Bölüm 18

19.4K 756 72
                                    

Gelen asrın ağaydı. Mutfaktan geçerken kulak vermişti telefonuna istemsiz. Neyden bahsediyordu bu kız diye düşününce aklına gelen saçma fikirleri savuşturdu. O bahsettiği zenan olamazdı. Olamazdı. Yoksa olabilir miydi ? "Kimi selvi ?" Selvi sakin kalmaya çalışarak "teyzem, ağam. Köyde hastalanmıştı iyileşince bende kuzenimle konuşuyordum." Selvi yalan söylüyordu. Onun ailesi akrabası falan yoktu ki ? Buna rağmen Asrın başını sallayarak odasına çıkmıştı kıyafetlerini değiştirdiği gibi odadan çıkmıştı. Zenandan sonra hiç odaya girmiyordu. Ev ahalisi hayatına dönmüştü. Asrın avluda kurulmuş sofraya oturduğunda babası
"Oğul aşiret çocuk istiyor senden ağaları olarak. Evlen kendine yuva kur" asrın ağa elinde tuttuğu çatalı sıkarak kafasını çıtlatmış yemeğine geri dönmüştü. Ailesi bunun Ne anlama geldiğini biliyordu. Buna rağmen asrının annesi Ümran hanım " oğul bak rojbin en uygun gelindir" rojbin de hindi gibi kabararak asrın ağaya bakıyordu. Kadın dediğin biraz gururlu olmalıydı. Asrın ağa sofradan kalkarak dış kapıya yürümüştü. İki lokmayı haram etmişlerdi. Asrın ağa olanlardan sonra daha da sinirlenmiş. Buz dağından farksız hale gelmişti. Hiddeti görenleri Korkutur haldeydi. Herkesi görmezden geliyor işlerine yoğunlaşmış bir şekilde tüm ihaleleri alarak yolunda rakip bırakmıyordu. Güçlenmişti. Bu gücü vicdanından almıştı. Onu hafifletmek ve hatırlamamak pahasına deli gibi çalışır olmuştu.


Zenan'dan
Eskişehir'de yanlız başıma, kafamı dinledikten sonra İstanbul'a minelin yanına geçmiştim. Onunla olmak bana çok iyi geliyordu. Kendi eski benliğime dönmüş gibiydim ama bir tarafım hep eksikti. Nedensiz boşluk hissi veriyordu bu eksiklik. Ama herşey güzel olacaktı. Daha şimdiden iyi olmuştu bile. O ağadan kurtulmuştum. Ne zaman onu hatırlasam yanağımda onun tokat attığı yer sızlıyordu.
"Kalk artık uykucu. İyi uyudun yine bak" yastıkla kafama vuran minelin saçına atlayarak
"Bak uykumdan uyandırılınca deliririm biliyorsun neden boş boşuna kendini dövdürüyorsun kızım sen ?" Minelle birbirimizi biraz hırpaladıktan kahkahalarla yatağa serilmiştik. Minelin evi büyük bir apartmandaydı. Çok hırslıydı. Çalışıp kazanmış ev araba almıştı. Benim öyle bir fırsatım olmamıştı o yüzden imreniyordum.
"Kalk kız kahvaltı hazırlayalım benim sonra mahkemeye yetişmem lazım. Davadan sonra gelir seni alırım gezeriz olur mu ?" Başımı sallamıştım güzel bir kahvaltıdan sonra mineli uğurlamış evi temizlemeye başlamıştım. Kendimi oyalıyordum bir nebze. Evi temizledikten sonra uzunca bir duş almış minelin dolabının önüne geçmiştim. Malum bana dair Hiçbirşey yoktu, hepsi o konaktaydı.
Pileli deri diz kapağında olan düz bir etek bulmuştum. Boyu en ideal olan buydu. Beyaz gömleği de geçirmiştim üstüne. Mardin'de olmadığımdan şal takma gereği duymuyordum. Zor bela bulduğum siyah stilettoları da giymiştim. Saçlarım olduğu gibi kalsın istemiştim. Zaten dalgalıydı. Elime siyah çantayı da aldığım da oturma odasına geçmiş mineli bekliyordum. Telefonumun çalmasıyla minele hızla cevap vermiştim.
"Aşağıda bekliyorum seni " tamam demiş aşağı inmiştim. Minelin beyaz arabasına yaklaşırken arkasında gördüğüm siyah arabayla şaşkına dönmüştüm. Bi terslik olduğunu gören Minel arabadan indi. Bana doğru geliyordu
"Kızım ne oluyor Ne bu donakalmış bakışlar ? Bin de gidelim artık" kolunu tutmuş durdurmuştum mineli "azat gelmiş buraya arkada bak" Minel hızla dediğim yere baktığında görmüştü onu. Azat arabandan inmiş bize doğru geliyordu. Uzundu. Bakışları deliciydi. Kumraldı. Minelin gördükleriyle şaşkına uğraması beş yılın ona çok daha fazla yakışıklılık katmasındandı . Canım arkadaşım tabi ki hemen sert haline bürünmüştü. Azat bana sıkıca sarılmıştı. "Çok özledim be. Yemin ediyorum ölmek üzereydim sensiz kardeşim" daha fazla dayanamamış bende sarılmıştım. Minel ise kollarını göğüsünde kavuşturmuş topuk sesiyle ritim tuttuğu kaldırımı inletiyordu. Azat abim benle ayrıldıktan sonra kafasını minele çevirmişti. Beğeni dolu bakışlarını hemen farketmiştim ben. Acaba bu ikili arasında neler olacaktı?
Minelin arabasında alışveriş merkezine gidiyorduk. Arkadan azat da bizi takip ediyordu. Düşünceli abim ihtiyaçlarımı karşılamak için gelmişti. Uzun bir alışveriş maratonundan sonra bana dünya kadar şey almıştı. "Hadi gelin size bir yemek ısmarlayayım" Minel ise reddetmiş bu sırada ikisi laf dalaşına girmişti. Arkadan bir erkeğin Minel diye seslenmesiyle hemen arkamıza dönmüştük. Karizmatik bir adam bize doğru geliyordu. Minelle birbirlerine sarılmışlardı. "Bak zenan bu benim avukat arkadaşım tekin." Bu sırada azat sinirlenmiş gibi görünüyordu. Tanışma Faslından sonra azat mineli belinden tutup kendine çekmişti. Çünkü tekin vedalaşmak adına mineli öpecekti. Kıkırdayarak azata dönmüş hayırdır bakışları atıyordum. Tüm dikkatini minele vermiş gibiydi. Tekin gittikten sonra "Kızım ne ayaksın sen o Ne sarılmalar öpüşmeler ha ?" Minel şaşırmıştı. Bende öyle. "Sanane ya Ne karışıyorsun sen" demişti Minel. "Aaay açlıktan ölüyorum bırakın kıskançlık triplerini de doyurun beni" demiş sitem etmiştim. Yemekten sonra abim bana yüklü bir miktar para ve bir kaç tane kredi kartı Bırakmıştı. Daha sonra ise işler için Mardin'e dönmüştü. Günlerim hep böyle güzel geçsin diye içimden Dualar ediyordum.

Asrından
Bir hafta geçmişti. Herşey yorucu bir şekilde devam ediyordu. Her gün kendimle savaşıyordum. Vicdanımla duygularımla.. bu güne kadar bir kaç kişinin daha canını almıştım. Sanırım zenanı öldürseydim daha az vicdan azabı çekerdim. Ama onun atlaması beni gerçekten sarsmıştı. Onun için değil vicdanım adına sarsılmıştım. Konağa geldiğimde yine kimseyle konuşmadan çalışma odasına çıkmıştım. "Selvi bana kahve getir " diye seslenmiştim. Selvi bu bir haftadır gözüme batan hareketlerde bulunuyordu. Sürekli telefon konuşuyordu. Sürekli Benden kaçıyordu suç işlemişçesine. Kahveyi getirirken bir elinin arkasında olduğunu gördüm. Aklıma zenanın kimliğini saklarken yaptığı hareket gelmişti. Ah lanet olsun! Yine nerden aklıma gelmişti? Selvinin elinde gördüğüm zarf beni şüphelendirmişti. Sahi bunca yıldır kimseyle iletişim dahi kurmayan kızın bu halleri de neydi "ağam iznin olursa b-ben iki saatlik izin istiyorum senden?"
"Akşamın 9 unda Ne yapacaksın sen iki saati ? Hayırdır, bi işin mi var?" Yine titremeye başlamıştı. Gözlerini sık sık kaçırıyordu.
"Şey ağam şey" aklıma gelen fikirle izin vermiştim ona. Odadan çıktığı gibi bende çıkmıştım ve onun Konak'tan çıkmasını beklemiştim. O çıktıktan sonra arabaya atlamış onu takip etmeye başlamıştım. Kargonun önünde durdu. Elindeki zarfı teslim edip çıkmıştı. İçeriye girerek görevliye doğru adımladım "ağam hoş geldiniz nasıl yardımcı olalım size?"
"Az önce gelen kız sana Ne verdi ve nereye teslim etmeni istedi ?" Adam bilgisayarda bir kaç şeye tuşladıktan sonra
"Ağam İstanbul'a Minel fercan diye bir adrese yollanmak üzere teslim etmiş."
Minel fercan ? Selvinin hiçbir akrabası yoktu. Peki içimdeki ses neden bu işi takip etmemi istiyordu ? Galiba ilk defa duygularıma göre hareket edecektim. Selvinin neler karıştırdığını ve İstanbul'da Minel denen şahısa Ne yolladığını bulacaktım.

Minel fercan kimsin sen ?


Ara verdiğimi biliyorum ama pek vakit bulduğum söylenemez. Her zaman ki sizden ne istediğimi biliyorsunuz. Bölüm hakkındaki düşünceleriniz :) hemen yorumlarınızı alta bırakın görüşmek üzere

ZORLU BERDEL (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin