Bölüm 7

25.3K 726 5
                                    

Zor geçirdiğim gecenin ardından sabah erken kalkmam gerektiğinin bilinciyle uzandığım kanepeden doğruldum tüm kaslarım birbirine girmiş vaziyetteydi bi bu eksikti diye söylenirken odada yanlız olduğumu farkettim kendime gelmek adına girdiğim Lavaboda yüzüme soğuk sular çarparak ayılmaya çalıştım. Bu evimden uzak kaldığım ilk günümdü. Sanki şimdi bi yerden annem çıkacak da hadi zenanım kahvaltı hazırla diye söylenecek gibi hissediyordum. Karşısında durduğum dolaptan üstüme uzun siyah renkli beli tokalı diz kapağımın bir karış altında olan bir elbise geçirdim düz aynı renk Babet giymenin daha doğru olacağını düşündüm. Başıma da attığım şalla kesinlikle yastayım havası veriyordum. Doğrusu işime geliyordu. Zaten pekte cenaze evinden farklı olduğu söylenemezdi. Salık bıraktığım Şaçlarımın üstüne attığım şalla odadan çıktım. Ara tara bulduğum mutfakta utana sıkıla bir sandalyeye oturdum. İçerde çalışan çoğu benim yaşıtım genç kız bana merakla bakıyordu. "Hanımım siz içeri geçseydiniz kahvaltıyı içeriye kurarız biz" dediğinde biliyordum diyemedim. Ümran hanımın sözlerinden sonra gidipte o masada onlarla oturup nefret ettikleri gelinleri (ben) ile kahvaltı etmelerini istemezdim "ben burda yerim siz şey etmeyin rahatsız olmayın" şaşırdıkları belliydi de devamı da elimden gelmiyordu. Haklı buluyordum kendimi. Hadi ama asrın ağa beni görüp kahvaltı edicek değildi ya? İçeriye mutfağı kontrole gelen Ümran hanım namıdeğer kaynanam tiksintiyle baktığı bana "burda ye bişeyler sonra da kalk git." Gözlerimi devirdikten sonra "kendi isteğimle burdayım zaten anladım aynı şeyleri tekrarlamanıza gerek yok." Bana doğru yaklaşırken içimde dün asrının dedikleriyle ürperti oluşmuştu. İstifimi bozmazken içeriye giren görümcem Ceylin bana gülümseyerek "günaydın yenge neden içeriye gelmiyorsun kahvaltı hazır olmak üzere" başımda dikilen Ümran hanım dünden meraklıymış gibi hemen benim yerime konuştu. Sağolsun yormuyordu beni tatlı kaynanam. " bana bak kız bi daha hiçbirinizin bunla konuştuğunuzu görmeyecem ede ki göreyim o zaman bende size dünya kaç bucak gösteririm ha" bu kadar ilk günden kin dolması canımı sıkıyordu yemeye niyetlendiğim kahvaltıyı da zaten laf niyetine afiyetle yemiştim. Yerimden sertçe kalkarak "çok pişman olacaksınız Ümran hanım. Haketmediğim halde böyle davranıyorsunuz ya çok pişman olacaksınız. " kapıdan çıktığım gibi sertçe burnumu bişeyle çarpmamla elim direk burnuma gitti. Kafamı kaldırdığımda karşılaştığım heybetli omuzlarla korkarak kapı pervazına sinmiştim. Asrın ağa ateş saçan gözlerle bakıyordu. Korktuğum halde yerimde dikleşerek gözlerimi ayırmadan siyah incilerine çevirdim. Kolumdan tuttuğu gibi üst kata odasına çıkaran asrın ağa belli ki yine ağzımın payını verecekti. Bıkkınlıkla verdiğim nefesle birlikte "bırak kolumu acıtıyorsun" dedim. Hassas olan vücudum için şu tutuş morarmanın 3. Derecesi bile olabilirdi. O derece güçlü sıkıyordu. dediklerimden sonra daha da sıklaşan eli kısık bi şekilde inlememe sebep oldu. Odaya geldiği gibi kapıyı açıp beni halıya doğru itti. Yere kapaklanmıştım. Anası neyse oğlu da oydu belli ki. Yere yapıştırma adetleri vardı. "Sen kendini ne zannediyorsun ha? Meraklısı gibi geldiğin evimde ilk günden anneme saygısızlık yapmaya utanmıyor musun ? Seni dün gece uyardım ben bu hareketlerine çeki düzen ver." Takıldığım nokta meraklısı gibi geldiğim ev kısmıydı. " ne meraklısı neden bahsediyorsun sen ?" Daha da sertleşen yüzü "isteseydin babana söyler engellerdin bu eve gelmeyi. Evlenmemek için elbet bulurdun bi sebep. Ama sen afran konağına gelmeye ağa karısı olmaya daha meraklıydın tabi" tepe doruklarıma ulaşan sinir katsayım arttıkça artmaya devam ediyordu. "Birincisi şu lanet konağa gelme sebebim abime zarar gelmesini istememem ikincisi senin karın olmaktansa ölmeyi yeğleyen benim için sen fazla basit bir etkensin asrın-" durakladıktan sonra arkama dönerek "ağa" diyerek lafımı tamamladım. Yüzümden tutarak parmaklarıyla yanaklarımı sıkıyordu hafif hafif akan gözyaşlarım kemikli elini ıslatıyordu. Kafamı geriye ittiği gibi odadan çıktı. Burda aldığım her nefes sanki birer zehirmiş gibi içime işliyordu. Eksik çok şey vardı. Mesela benliğim çağıran konağında yani evimde kalmıştı. Neşem,ailem abilerim herşeyim uzaktaydı. Gitmek istiyordum çünkü bu bana yaptıklarının daha birer başlangıç olduğunun bilincindeydim. Camın önündeki sedirde saatlerce oturmuş. Evlilik için eve doluşan ahalinin girip çıkmasını izlemiştim. Bu sırada hissettiğim açlık katlanılması zor bir hal almıştı. Tam o sırada çalan kapıyla yerimden kalktım ve şiş gözlerimle kapıyı açtım. Bu evin gelini mendi abinin karısı yonca idi. Elinde yemek dolu bir tepsi ile odama hızlıca geçmiş kapıyı ayağı ile kapatmıştı. "Aç olabileceğini düşündüm zenan. Sabah da kahvaltı edemedin zaten." Omunda bana kötü davranmasını beklerken yaptığı iyilik ve samimiyetiyle afallamıştım. "Sağol abla zahmet etmeseydin keşke sonra Ümran hanım sana da kızmasın." Şevkatle gülümseyip elimi tuttu. "Kızarsa kızsın gencecik kızı tek başına aç açına bırakacak değiliz herhal. Hadi soğutmadan ye yemeğini de kimseler görmeden götüreyim tepsiyi." Ben ise bu sırada kendime engel olamadan yemeğe başlamıştım. Yonca abla ise bana asrın ağadan bahsediyordu. "Asrın ağa aşırı soğuktur. Pek konuşmaz gülmez ama annesine babasına özellikle kardeşlerine aşırı değer verir. Öyle ki şirhat vefat ettiği zaman sanki tüm dünyayı yakıp kül edecek sanmıştım. Senin onu değiştireceğini biliyorum. Evet belki hiç aşık olmamış olabilir ama hissediyorum seni sevecek.kendini onun sözlerine kulak asarak üzme sakın. " konuşmasını durdurmak adına elini tuttum. " yonca abla o beni eşi değil düşmanı olarak görüyor. Umrumda da değil zaten nefret etsin Benden. Ben sadece ona da konağa da abim için katlanıyorum. Bırak aşkını ondan gelecek hiçbirşeyi istemiyorum ben. Hem bak yemeğim bitti aşağıdakiler şüphelenmeden götür istersen." Anlayışla başını sallayan yonca abla "bak bi isteğin bişeye ihtiyacın olursa hemen beni çağırıyorsun tamam mı?" Dedi. Bu kadını sevmiştim. Garip bi şekilde bu Konak için fazla iyiydi. Ya da annesi ve oğlu asrın fazla kötüydü bilemiyordum. Tamam anlamında başımı salladıktan sonra tepsiyi alan yonca abla odadan çıktı. Akşam çökmek üzereydi. Yapacak bişeyim kalmadığından uyumanın daha iyi olacağını düşünmüştüm. Kanepeme geçtikten sonra uyumak adına gözlerimi kapatmıştım. Bu sırada sertçe açılan kapıyla irkilerek yerimde doğruldum. Odaya girenin asrın ağa olduğunu gördüğümde tiksintiyle yüzüne bakmaya başladım. Donuk suratıyla yüzüme bakan asrın ağa. "Abilerin ilk günden senin için baya Haşim çıktı. Görüşmek falan istiyorlar. Basit abi nutukları çekiyorlar. Halbuki kardeşlerinin buraya adapte olduğunu hatta gitmek istemediğini bir bilseler hiç  şirketimi basmaya kalkmazlardı." Hızla yerimden doğrularak onun yakasına yapıştım. "Senden nefret ediyorum. Nefret ediyorum senden. Onlara bir zarar vermeyeceksin. Vermeyeceksin. " ellerimi tuttuğu yakasından ayırarak hızla beni yatağa itmişti. Aslan misali kükreyerek üstüme çıkmıştı. Yüzünü yaklaştırınca Korkudan farkında olmadan kafamı daha da geriye çekmiştim. Elleriyle tuttuğu bileklerimi kırarcasına sıkıyordu. boşalan gözyaşlarıma engel olamıyordum. " haddini bileceksin. Öğreneceksin ağana nasıl davranman gerektiğini. Eğer bir daha bir daha yanlış bir hareketini değil sözünü Bile duyarsam önce seni sonra abilerini öldürürüm şimdi defol yat."  Üstümden kalktıktan sonra lavaboya girmişti. Bende hızla kendimi toparlayarak kanepeye geçmiş oturuyordum. Duşa girdiğini anladığım su sesiyle hızlıca pijamalarımı üstüme geçirmiş kurduğum kanepeye uzanmıştım. Kilit sesini duymamla sırtımı yatağa dönmüştüm. Artık uyumam gerekiyordu. Peki ya yüzünü bile görmek istemediğim bir adamla aynı soluğu almaya nasıl devam edecektim ? İşte bunu zaman gösterecekti...

ZORLU BERDEL (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin