Koray'ın anlatımından:
- Koray?
Arkamı dönüp bana seslenen Zehra'ya baktım. Yavaş adımlarla gelip yanıma oturdu. İçeride ağlayan ve bağıran onlarca insanın yanında o da durmak istemiyordu.
- Annem nasıl oldu? - diye sordum
- Doktor ona sakinleştirici yaptı, biraz daha iyi. Akın teyzeye de yaptılar, ama bir faydası olmadı. En sonunda baygın düştü ve uyuyor yukarıda.
- Onlara bir şey olmasından çok korkuyorum Zehra.
- Olmayacak. Polisler onları en kısa zamanda bulacak.
Polisler tek tek herkesin ifadesini alıyordu, ama herkesin şüphelendiği ve söylediği tek bir isim vardı. Cenk . O psikopatı tanımasamda onu ilk gördüğüm yerde öldürecektim. Sadece, onu bir elime geçirsem.
- Sakin ol!
Zehra yumruk yaptığım elimi tuttuğunda parmağındaki yüzüğe baktım.
- Bu bizim gecemiz olacaktı. Üzgünüm. - diye fısıldadım
- Yapma Koray, sen suçlu değilsin.
- Evet. - dedim sessizce
- Onlar eve sağ salim döndüklerinde yaparız nişanı.
- Onlar eve dönecek değil mi? İkiside hayattalar ve gelecekler?
- Gelecekler hayatım. Gelecekler ve hayatlarına devam edecekler. Bebekleri doğacak. Onu büyütecekler. Her şey normal olacak. Söz veriyorum sana!
Birden Mustafa'nın önümüzde belirmesi ile sustuk.
- Çabuk gel polisler bir şey buldu! - dedi bana bakarak
Hızla kalkıp arkasından yürümeye başladım.
- Ne buldular Mustafa?
- Cenk'in sahil kenarında bir evi olduğunu buldular. Alina ve Kerem orada olabilir. Şimdi de oraya gidecekler.
Adımlarımı hızlandırıp hemen arabaların yanına gittim. Az önce ifademi alan amiri görünce onun yanına gittim.
- Amirim ne oluyor? Gerçekten buldunuz mu abimle Alina'yı?
- Koray bey, onları bulduk mu bilemem. Sadece Cenk'in sahilde bir evi olduğunu bulduk. Abinizin ve yengenizin orada olma ihtimali yüksek, o yüzden oraya gideceğiz.
- E daha ne bekliyoruz, hemen gidelim!
- Ekibimin hazırlanmasını bekliyoruz Koray bey. Lütfen siz de sakin olun!
- Sakin mi olayım? Onlar yaşıyor mu ben daha onu bilmeden nasıl sakin olayım memur bey?
- Koray lütfen! - dedi Zehra beni geri çekerek
Derin bir nefes alıp memura baktım. Elindeki bilgisayara dönmüş bir şeyler yapıyordu.
- Ben de sizinle geliyorum! - dedim
Adam kafasını kaldırıp baktı bana. Bir süre düşündükten sonra konuşmaya başladı:
- Çatışma çıkabilir.
- Biliyorum! - dedim kafamı sallayarak
- Aslında sizin hayatınızı tehlikeye atmak istemiyorum, ama eğer Kerem bey ve Alina hanım o evdeyse onları kurtardığımızda aileden birine ihtiyaçları olabilir. Gelebilirsiniz.
- Ben de geliyorum. - dedi Mustafa oturduğu yerden kalkarak
- O zaman ben de geleyim. - dedi Zehra arkamdan
- Hayır! - dedim sert bir ses tonuyla
- Ama Koray belki Alina'ya yardım edebilirim.
- Hayır dedim Zehra!
- Peki. - dedi sessizce
Yeniden amire döndüm. Arabasından iki çelik yelek çıkarıp bana ve Mustafa'ya verdi.
- Bunlar sizin güvenliğiniz için. Onları giyin, ve eğer çatışma çıkarsa hiç bir şekilde müdahale etmiyorsunuz. Anlaşıldı mı?
- Evet.
- O zaman hazır olun bir iki dakikaya gidiyoruz!Alina'nın anlatımından:
Başımda hisettiğim ağrıyla gözlerimi aralamaya çalıştım. Aslında her yerim ağrıyordu. Ellerimi karnıma götürmeye çalıştım, ama bir şey beni durdurdu. En sonunda gözlerimi açtığımda ışığa alışmam vakit aldı. Bir yatakta olduğumu anladığımda kaşlarımı çattım. En son hatırladığım evimizin basılması, silah sesleri, Kerem. O nerede?
- Kerem? - diye bağırmaya çalıştım, ama sesim bir fısıltı gibi çıkıyordu
Yatakta oturur pozisyona gelmeye çalıştığımda sağ elimin yatağa bağlı olduğunu gördüm. Sol elimden destek alarak oturdum ve nerede olduğumu anlamaya çalıştım. Dört duvar arasında sadece benim olduğumu düşünürken karşımda duvara zincirlenmiş Kerem'i gördüğümde küçük bir çığlık attım. Üzerindeki giysileri yırtık, her yeri kan baygın bir şekilde öylece duruyordu. Ayağa kalktım, ama bağlı olmam onun yanına gitmemi önlüyordu.
- Kerem! Kerem sevgilim lütfen cevap ver! Kerem, lütfen!
Zor da olsa sol elimle düğümü çözmeye çalıştım ve biraz uğraştan sonra kurtuldum. Hemen Kerem'in yanına koştum. Yüzünü ellerimin arasına alıp uyandırmaya çalıştım. Sol kaşı ve dudağı patlamıştı. Tüm yüzü kan olmuştu.
- Kerem! Lütfen uyan sevgilim, lütfen!-
Ne olmuştu ona? Kim yaptı? Neden yaptı? Sorularım cevabı ortadaydı işte. Her şeyi Cenk yapmıştı. Sinirle soluyup etrafta göz gezdirdim. Yanımdaki sehpanın üzerinde bir bardak su vardı. Uzanıp bardağı aldım ve suyu elime döküp dikkatlı bir şekilde Kerem'in yüzünü temizlemeye çalıştım. Soğuk suyun etkisiyle ağzından bir inilti çıktı. Gözlerini araladı yavaşça.
- Kerem? İyi misin? - dedim
Biraz kendine geldiğinde ona biraz su içirdim. O çok kötü bir durumdaydı.
- İyi misin?
- Evet. Sen iyi misin? - dedi sessiz bir şekilde
- Evet. Ben de iyiyim, bebeğimizde. Ne oldu Kerem? Benim son hatırladığım şey evi basmaları. Sonra ne oldu?
- Çok fazlaydılar, dayanamadım. Seni bayılttılar, beniyse yaraladılar. Buraya getirip zincirlediler ve bu hale soktular.
- Cenk miydi?
- Evet.
- Üzgünüm Kerem. Sana daha önce söyleseydim şimdi bu durumda olmazdık.
- Olmayacaktık haklısın. Ama iş işten geçti. Şimdi bu zincirleri açabilir misin bak bakalım.
Kerem'in duvara bağlı eline baktım, hiç şansım yoktu onu kurtarmaya.
- Açılmaz bunlar, anahtar lazım. - dedim
Kerem sinirle derin bir nefes alıp verdi. Şu an ikimizinde hayatı benim yüzümden tehlikedeydi. En önemlisi de, bebeğimizide tehlikeye atmıştım. Keşke Kerem'e vaktinde söyleseydim, şimdi burada olmazdık. Çatışma olmazdı, Kerem bu halde olmazdı. Bir sandalye çekip yanına oturdum.
- Ne yapacağız şimdi?
- Bilmiyorum. Birinin gelip bizi kurtarmasını beklemekten başka ne yapabiliriz?
Demir kapının açıldığını duyduğumda kalktım oturduğum yerden. Takım elbiseli bir adam girdi içeriye elinde bir tepsiyle. Arkasından kapıyı kapatıp odanın içine ilerledi. Beni gördüğünde kaşlarını çattı.
- Alina hanım sizi yatakta bağlı bıraktığımızı hatırlıyorum. Nasıl kurtuldunuz?
- Alina hanım deme bana! Kurtuldum işte, ne yapacaksın yine mi bağlamayı düşünüyorsun? - dedim sinirle
- Tabiki hayır. Zaten çözmeye geliyordum, size yemek getirdim.
- Yemek falan istemiyoruz biz! Bana Cenk'i çağır hemen!
- Üzgünüm, çağıramam. Kendisi şu an meşgül.
- Umrumda değil! Hemen çağır şu pisliği! - diye bağırdım
- Lütfen sakin olun.
Kapıya yöneldiğimde adam önüme geçti. Anlaşılan o deli buradaydı.
- Cenk! Orada olduğunu biliyorum! Madem o kadar cesursun buraya gel pislik! - bağırdım var gücümle
- Alina hanım lütfen bağırmayın. Sakin olun.
- Alina bağırarak kendine zarar veriyorsun. Sakin kalmaya çalış! - dedi Kerem kısık sesle
- O pisliği bulmadan ben sakin kalamam Kerem!
- Buldun işte Alina bağırmana gerek yok! Ne oldu söyle bakalım asi kadınım?
Cenk'in kapıdan girdiğini gördüğümde üzerine yürümeye başladım, ama az önceki adam beni belimden sıkı bir şekilde tuttu.
- Bırak beni! Seni öldüreceğim Cenk. Senin hayatını mahvedeceğim pislik herif ne istiyorsun bizden?
- A-a, hiç oldu mu öyle şimdi. Ben sana daha başta ne istediğimi söyledim Alina. Seni! - dedi karşımda pişkin pişkin sırıtarak
- Kapat çeneni! - diye gürledi Kerem
- Bu köpeği nasıl eğitemedin Alina? Baksana her şeye havlıyor.
- Sus! Sen nasıl bir delisin? Sen bizim evimizi basıp bizi buraya kaçırmaya nasıl cürret edersin? Sen ne yaptığının farkında mısın? Kerem Soylu'yu ve karısını kaçırdın lan. Gerçekten bizi bulmayacaklarını mı düşünüyorsun? - dedim sakin kalmaya çalışarak
Bu sözlerim karşısında Cenk'in korktuğunu biliyordum. Kaşlarını çatmış düşünüyordu.
- Akşama kalmaz bizi bulurlar Cenk! Şimdi akıllı ol ve bizi bırak! - diye devam ettim
- Hayır! Kimse sizin burada olduğunuzu bulamaz! Asıl sen şimdi o güzel çeneni kapat ve yemeğini ye! - dedi arkasını dönerek
- Tamam. Madem bizi serbest bırakmıyorsun, o zaman bari Kerem'i çözün!
- Biraz daha dursun öyle!
- Cenk sana kocamı çöz dedim! - diye tısladım dişlerimin arasından
- Çözün şunu. - dedi Cenk ve hızlı adımlarla çıktı odadan
Koşarak Kerem'in yanına gittim ve adamın onu çözmesini bekledim. Ellerini çözdükten sonra Kerem güçsüzce yere yığıldı. Diğer adamın yardımıyla onu yatağa kadar taşıdık. Onu yatırdıktan sonra adam odadan çıktı ve ardından kapıyı kilitledi.
- İyi misin sevgilim? - dedim yanına oturup saçlarını okşayarak
- Kollarım ağrıdı orada. Bir de kaşım bayağa kötü. - dedi sessizce
- Biliyorum. Dikiş atılması lazım, çok derin yaran. Çok canın acıyor mu?
- Hayır.
Yatağın alt kısmında duran battaniyeyi alıp üzerine örttüm. Elini uzatıp karnıma koyunca bende onun elini tuttum.
- Sana söz veriyorum ikinizide buradan sapasağlam çıkaracağım.
- Biliyorum sevgilim. Üçümüzde buradan kurtulacağız. - dedim ve boşta kalan elimle saçlarını okşamaya devam ettim
- Beni böyle uyutmaya çalışmıyorsun değil mi? - dedi hafif bir tebessüm ederek
- Hayır, ama uyuman lazım. Dinlen biraz Kerem.
- İstemiyorum, seni gözümün önünden ayırmamam gerek!
Elini bırakıp yatağa yanına çıkıp oturdum. Sırtımı duvara yasladım ve ayaklarımı battaniyeyle örttüm. Kerem kafasını zorla kaldırıp ayaklarımın üzerine koydu ve sarıldı.
- Her zaman gözünün önündeyim ben, korkma.
Buradada saçlarını okşamaya devam ettim. Bir süre nasıl uykuya daldığını izledim. Buradan kurtulacağız. Üçümüzde buradan kurtulacağız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baş Belası Karıcığım
Teen FictionGülerek uzandım ve dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum. - Seni seviyorum. - diye fısıldadım - Ben de seni seviyorum sevgilim. Hemde deliler gibi. - dedi saçlarımı öperek Sonra yine Kerem'in göğsüne yatıp sarıldım ona. Kokusu, dokunuşu, sesi, var...