Muzlu Pasta

22.7K 512 35
                                    

Kerem'in anlatımından:

Gözlerimi yavaşça aralamaya çalıştım, ama her sabahki gibi Alina'nın dağınık saçları sakallarıma dolaşmıştı ve tüm yüzümü kaplıyordu. Dikkatli bir şekilde saçlarını toplayıp diğer yastığın üzerine atıverdim. Komodinin üzerinden telefonumu aldım ve karıma sıkıca sarıldım. Saat neredeyse yedi olmuştu ve ikimizde işe gitmeliydik.
- Sevgilim. - dedim nazikçe onu dürterek
- Hı? - diye mırıldandı
- Güzelim hadi uyan artık.
- Hayır.
- Ama işe gitmeliyiz.
- Kerem bugün cumartesi ya! - dedi kafasını kaldırarak
- Öyle mi? Of, gerçekten cumartesiymiş. Özür dilerim sevgilim, seni uyandırdım. - dedim alnına öpücükler bırakarak
- Bizi uyandırdığın için miniğimiz sana çok kızgın. Affettir bakalım kendini. - dedi oturur pozisyona gelip yastıklara yaslanarak
Giydiği tişörtümü yukarı sıyırıp  karnına baktım. Bebeğimiz yedi aylıktı ve Alina'nın karnı iyice belirginleşmişti. Karnına öpücükler bırakıp mırıldanmaya başladım.
- Seni ve anneni uyandırdığım için üzgünüm bebeğim. Baban yine günleri karıştırdı. Kendimi affetirmek için sizi kahvaltıya götüreceğim. Ne istersiniz acaba?
- Muzlu pasta. - dedi Alina
- Pasta mı? Sevgilim kahvaltıda muzlu pasta yenir mi? Onu kahvaltıdan sonra yeriz. - dedim kafamı kaldırıp ona bakarak
- Sen benim ne istediğimi sorgulayamazsın canım. Hamileyim ben, istediğimi yerim.
- Artık şu hamilelik bitse de normale dönsen.
- Normale mi dönsem? Neyim varmış benim? - dedi ve kaşlarını çattı
- Gece yarısı beni erik almak için yolladın unuttuysan hatırlatayım sevgilim. - dedim
- Karnıma yerleştirdiğin bir minik var unuttuysan hatırlatayım kocacığım. İster istemez aşertiyor.
- Şimdi de ben suçlu oldum, sanki yalnız yaptım ben çocuğu. Allah'ım sen sabır ver ya!
- Kerem sabah sabah beni sinirlendirme git bana muzlu pasta bul. Yoksa bak bütün gün çocuk gibi ağlarım. - dedi bana kısık gözlerle bakarak
- Ama ne güzel sevgi gösterisi yapıyorduk.
- Lütfen kocacığım git bana pasta al. - dedi dudaklarını büzerek
- Ben sana neden kıyamıyorum ki?
- Kocam benim be. - dedi ve yüzümü avuçlayıp dudaklarımı öptü
Ellerimi beline dolayıp onu kendime doğru çektim, ama karnından dolayı pek olmadı. Zar zor dudaklarından ayrıldığımda sırıtmaya başladım.
- Sen böyle yaparsan ben hiç gidemem ki! - dedim
- Sen bir eve gel bak seni neler bekliyor.
Tam yine öpeceğim sırada telefon çalmaya başladı. Evli olmamıza rağmen halâ bölüyorlar. İçimden küfürler savururken kalkıp komodinin üzerinden telefonunu aldım.
- Alperen arıyor. - dedim telefonu ona uzatarak
Telefonu elimden alıp cevap verdi, bense yine karşısına oturup boynuna öpücükler kondurmaya başladım.
- Evet abi müsaitiz, tamam, elbette geliriz abi. Bir şey lâzım mı? Peki  geliriz birazdan. - diyerek kapattı telefonu
- Ne oldu sevgilim? - dedim yüzüne bakarak
- Annemler evde mangal keyfi yapacakmış. Oraya gideceğiz şimdi sevgilim.
- Hı, öyle mi? Demek vaktimiz var. - dedim dudağına küçük bir öpücük kondurarak
- Ne için? - dedi gülümseyerek
- Yarım kalan işimizi bitirmeye tabiki.
- Yarım kalan iş mi?
- Sen beni delirtmeye mi çalışıyorsun?
- Hayır. Ama vaktimiz yok sevgilim.
- Nasıl vaktimiz yok ya? Hamilesin sen, kahvaltıyı evde yaptık deriz, yalan söyleriz.
- Sen çok sapıklaştın ama! - dedi gülerek
- Ama sana doyamıyorum ki. - dedim boynunu öperek
- Hadi gidelim artık Kerem. Yardıma ihtiyaçları vardır.
- Ama Alina.
- Aması yok Kerem. Banyo yapıp çıkalım evden.
- Ben yapmayacağım. - dedim ondan uzaklaşıp yatağa yatarak
- Ama beraber yaparız diye düşündüm. - dedi yataktan kalkınca
Buna karşılık tişörtümü çıkardım ve arkasından banyoya girdim.

Alina'nın anlatımından:

Oturduğum yerden hem çocuklarla maç oynayan abim ve Kerem'e bakıyordum, hem de çilek yiyip karnımı okşuyordum. Babam ve eniştem mangal başındaydılar, annem Masal ile çekirdek çitliyordu, ablam da Hazal'la uğraşıyordu.
- Ama anne ben de oynamak istiyorum!
Hazal'ın sesiyle yemeyi bırakıp baktım onlara. Hazal iki hafta önce kolunu kırmıştı ve alçılıydı. Bu yüzden ablam oynamasına izin vermiyordu.
- Yapma, kuzum. Bak böyle yapınca kardeşini üzüyorsun.
Gülüp onlara bakmaya devam ettim. Ablam da bizden gaza gelip hamile kalmıştı ve beş aylık bebeği bunun gibi olaylar için çok kullanıyordu.
- Ben kardeşimi üzmek istemiyorum ama. - dedi Hazal
- Biliyorum.
- Hazal, sen benim yanıma gelsene teyzem. - diye seslendim ona
Ablamı bırakıp yanıma koştu ve kocaman karnıma sarıldı.
- Ne yapıyorsun bakalım küçük fare? - dedi karnıma bakarak
Bir süre bekledi, sonra kaşlarını çatıp bana baktı.
- Teyze bu senin bebek konuşmuyor! - dedi
Ben gülmeye başlayınca ablamda bana katıldı. Ya bu masum çocuklar yok mu, ölüyorum ben Hazal'ıma.
- Benim güzel prensesim, bebek nasıl konuşsun teyzenin karnından? - dedi ablam onu kucağına alarak
- Ama siz sürekli kardeşlerine konuş, onlar seni duyuyor diyorsunuz. Onlarda benimle konuşsun. Ben artık onları görmek istiyorum! - diye sitem etti
- Ya kuzum biraz daha dayan. Bak iki ay sonra kardeşin gelecek. Sen tam dört tane bebeğin ablası olacaksın. - dedim
- Bir de üçüzlerin ablasıyım. Benim yedi kardeşim mi var şimdi?
- Evet. - dedi ablam
- Evet be, ben en büyüğüm.
Biz Hazal'a gülerken Kerem geldi yanımıza. Terlemişti ve beyaz tişörtü üzerine yapışmıştı adeta. O kadar seksiydi ki... Kafamı sallayıp bu düşüncelerden arınmaya çalıştım. Bu hormonlar beni çok bozuyordu.
Kerem masanın üzerinden soğuk su alınca kaşlarımı çattım.
- Terlisin, soğuk su içme! - diye seslendim
- Bir şey olmaz sevgilim bana. - dedi ve şişeyi dikti kafaya
- Sen hastalan da gör bakalım.
- Benim karım bakar bana. - dedi yanıma gelip yanağımı öperek
- Hayır.
- Güzel karım bana bakmayacak mı?
- Kuzum mangaldan istediğiniz bir şey var mı? Biz Masal'la yemeye başladıkta. - dedi annem yanımıza gelerek
- Ben istemiyorum ya. - dedim
- Ben vallaha açım anne, Hazal sen aç mısın kızım? - dedi ablam
- Açım. - diye cevap verdi Hazal ablamın kucağından inerek
- Hadi gidip yemek yiyelim o zaman.-
Ablam ve Hazal büyük masaya doğru gitti.
- Kerem sen aç değil misin oğlum? - dedi annem ona bakarak
- Yok anne. İlk önce bi üzerimi değiştireyim.
- Peki. - diyerek annem de diğerlerin yanına gitti
- Alina burada hiç giysilerimiz var mı bizim? - diye sordu Kerem
- Var hayatım benim odamda. - dedim
- Ben üzerimi değiştirmeye gidiyorum o zaman.
- Dur bekle, ben de geleceğim. -
Kerem elimi tutup yardım etti ve beraber eve girdik.
Üst kattaki odama girince Kerem tişörtünü çıkarıp kendini benim eski yatağıma attı.
- Çok mu yoruldun? - dedim ona temiz tişört ararken
- Evet. Üçüzler beni çok yordu. İyi ki bizim bebeğimiz tek ve kız. -
Kaşlarımı çatıp ona döndüm. Bebeğimizin cinsiyetini bilmiyorduk, yani vakti gelmesine rağmen öğrenmek istemiyorduk. İkimiz de doğumda sürpriz olmasını istiyorduk. Tabi o zamana kadar Kerem'le cinsiyeti hakkında tartışmalar olacaktı. Hem de çok fazla.
- Neden bu kadar eminsin? - dedim
- Çünkü hissediyorum. Bir kızımız olacak, kabullen artık. - dedi
- Ama baksana Ryan ve Masal'ın bebekleri erkek. Bizimki de erkektir, neticede bir akşamda oldular değil mi?
Kerem gülerek yataktan kalktı ve yanıma gelip belime sarıldı.
- Bak, onların bebekleri erkek, ama bu bizim de bebeğimizin erkek olacağı anlamına gelmiyor. İstersen gidip daha şimdi cinsiyetini öğrenebiliriz sevgilim. - dedi
- Biliyorum sevgilim. Ama iki ay sonra sürpriz olmasını istiyorum. - dedim onun çenesine öpücük kondurarak
- Peki güzelim. Bana tişört buldun mu?
- Buldum, ama sanki böyle kalsan daha iyi olur. - dedim ellerimi göğsüne yerleştirerek
- Öyle mi? Az önce ben sana yalvarıyordum. Biraz da sen yalvar! - dedi elbisemin altından kalçama dokunarak
- Hamileyim ben, hormonlarım seni böyle görünce durmuyor ki! - dedim ve onun eşofmanına uzandım
- Sen ciddisin?! Sevgilim ailen dışarıda ve etrafta dört tane meraklı çocuk var. - dedi sırıtarak
- Ya bana ne ben seni istiyorum.
- Sevgilim yakalanırız.
- Kocamsın sen benim, istediğimi yaparım seninle. Şimdi git kapıyı kilitle ve hemen yanıma gel! -
Kerem itiraz etmeden gidip kapıyı kilitledi ve yine yanıma gelip sarıldı bana.
- Sen gerçekten benim karım mısın? - dedi ben onu öpünce
- Kerem konuşmayı kes artık! - dedim elbisemi askılarından çekiştirerek
- Sustum tamam. - dedi ve tek çırpıda çıkardı elbisemi
Ben yine onu öpünce o beni dikkatle kucağına aldı ve yatağa yerleştirdi. Eşofmanını çekiştirmeye başlayınca beni öpmeyi bırakıp gülmeye başladı.
- Bunu yaptığımıza inanamıyorum. - dedi
- Kapat şu çeneni artık! - diye tısladım

Baş Belası KarıcığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin