Çaresiz

2.2K 131 6
                                    

Kerem'in anlatımından:

- Ben anlamadım. - dedi Alina sessizce
Derin bir nefes aldım. Bu verdiğim haberi kötü karşılayacağını biliyordum ve sakin kalması için dua ediyordum içimden.
- İngiltere'ye gitmem lazım iş için. - diye tekrarladım
- Orasını anladım. Ne kadar süreliğine dedin onu bi tekrarlar mısın?
- Üç aylığına. - dedim sessizce
- Üç aylığına öyle mi? Sen benimle dalga mı geçiyorsun Kerem? Lütfen bunun bir şaka olduğunu söyle kızmayacağım bak. - dedi tedirgin bir gülüşle
- Keşke şaka olsa sevgilim, ama malesef değil.
Alina'nın gülüşü yavaşça soldu yüzünden.
- Üç ay sürecek işin nedir bana söyler misin? - dedi sessizce
- İnşaatı bitmek üzere olan banka için. İngiltere'de ortaklık yapacağımız adam müdür olarak benim orada olmamı istiyor. Hem hisseler devredilecek hem açılış için büyük bir hazırlama yapılacak. - dedim
- Bunların hepsi üç ay mı sürüyor Kerem?
- Sevgilim o kadar sürmese bile ben her boş zamanımda yanınıza geleceğim.
- En son gittiğinde ne oldu hatırlıyorsun değil mi? Niye bunu bile bile yine gitmek istiyorsun? - diye sordu Alina ağlamaklı sesiyle
Uzanıp elini tuttum hemen.
- Sevgilim lütfen böyle düşünme. Oraya iş için gittiğimi biliyorsun.
- Ya neden sen? Başka kimse gidemez mi?
- Alina ya ben, ya da benim yardımcım ve kardeşim gibi Koray gidecek. Onun gitmesine izin veremem Zehra bu haldeyken.
Alina gözünden akan tek yaşı silip elimi bıraktı. Sırtını sandalyeye yasladı ve gözlerini benden kaçırarak sessizce ağlamaya devam etti.
- Niye her zaman başkaları için düşünüyorsun? Niye beni ve Kayra'yı düşünmüyorsun bazen? - dedi kaşlarını kaldırarak
- Sen ve Kayra benim için en değerlisiniz Alina. Neden böyle konuşuyorsun?
- Hayır, öyle olsaydı beni ve üç aylık bebeğimizi yalnız bırakıp gitmezdin.
- Sevgilim lütfen sakin ol. Biliyorum bana kızıyorsun, ama benim işim bu. Hem temelli gitmiyorum boş zamanlarımda geleceğim. Bu kadar abartmana gerek yok.
Alina dudaklarını dişleyip sessiz kaldı biraz süre. Sonra yüzüme bakıp sakin kalarak konuşmaya başladı:
- Haklısın, ne gerek var ki abartmama? Zaten daha baştan anlamalıydım sırf böyle bir şey için o kadar hazırlık yaptığını. Bir dahaki sefere böyle şeyler yapmana gerek yok. Gel ne varsa yüzüme söyle. Ha bu arada istediğin zaman gidebilirsin İngiltere'ye, neticede seni burada tutan bir şey yok değil mi?
- Alina...
- Yemek için de teşekkür ederim, ama benim iştahım kaçtı. Sana afiyet olsun.
Alina sandalyeden kalkıp hızlı adımlarla eve yöneldi.
- Alina lütfen böyle yapma.
Ona seslenmeme rağmen ne durdu ne de arkasını dönüp bana baktı. Başı eğik bir şekilde eve girdiğinde derin bir nefes verip kendime küfürler savurdum. Bu kadar kızacağını düşünmemiştim. Bir de salak gibi üzerine gitmiştim. Of. Şimdi ne yapacağım ben? Sakinleşmesi için ona biraz süre vermeliyim. Ellerimi saçlarımın arasından geçirdim sinirle. Benim için bu dünyadaki en değerli iki kişiyi yüz üstü bırakıp nasıl giderdim? Ne olurdu sanki başka çaresi olsa?

Zehra'nın anlatımından:

Ayten annenin yanında koltukta otururken karşımda Koray ve Kayra'nın eğlenmesini izliyordum. Amcası onun karnına öpücükler kondururken Kayra kikir kikir gülüyordu. Kontrolden sonra herkesi arayıp ikizlerimizin biri kız biri erkek olduğunu söylemiştik, ve herkes çok sevinmişti. En çok galiba Ayten annem sevinmişti. Torunlarıyla vakit geçirmeye bayılıyordu. Hatta Kerem ve Alina küçük bir tatildeyken Kayra'ya seve seve bakıyordu. Bir gün çocuklarımı ona bırakırsam eğer gözüm asla arkada kalmazdı, çünkü kendisi çok iyi bir babanneydi.
- E kızım, ne konuştunuz başka doktor hanımla? - dedi annem çayını yudumlarken
- İşte artık kontrollerimizim daha sık olacağını söyledi Leyla hanım. Bana bir sürü ilaç yazdı, daha çok dinlenmem gerektiğini söyledi. - dedim omuzlarımı kaldırarak
- Doğru söylemiş doktor. Ne zaman işe ara vermeyi düşünüyorsun?
- En kısa zamanda. - diye bağırdı Koray halıda Kayra ile yuvarlanırken
- Aslında kendimi iyi hissediyorum ve çalışabilecek gücü kendimde buluyorum. - dedim
- Ama yine de sen bunu bi düşün Zehra, hem senin hen çocukların iyiliği için.
- Tamam anne. Endişelenmene gerek yok.
- Doğum için konuştunuz mu peki? Nasıl olmasını istiyorsun?
- Muhtemelen sezeryan olacak. Yani ben de korkuyorum açıkçası ikizlerde normal doğum oranı biraz tehlikeli olduğundan. Kimseyi tehlikeye atmadan sakin ve çabuk geçmesini istiyorum.
- Sen nasıl istersen kuzum. Hiç korkma ama tamam mı? Bak ben buradayım, aynı çatı altındayız yalnız olmayacaksın asla. İstersen annen de gelir bir süre bizimle kalır sen alışıncaya kadar. İki bebek geliyorsa biz de az değiliz yani. - dedi gülerek
- Teşekkür ederim anne.
- Daha çok erken biliyorum, ama isim düşündünüz mü hiç?
- Koray hastaneden çıktığımızdan beri isim öneriyor ve her saat başı değişiyor çocukların isimleri.
- Ya ama ne yapayım ikizler için uyumlu isimler istiyorum. - dedi Koray
- Biliyorum, ama daha kaç ay var doğuma. Ve zaten ben oğlumuz için bir isim buldum bile. - dedim elimi karnıma koyarak
- Nedir o? - diye sordu annem merakla
- Yani ismi söylemem için daha erken. Ama siz kız ismi düşünebilirsiniz, çünkü oğlumun ismini ben koyacağım.
Koray yerden kalktı ve Kayra'yı kucağına alıp benim yanıma oturdu.
- Aşkım bana bari söyle. Oğlumuzun ismine uyumlu kız ismi düşüneyim.
- Niye uyumlu olmaları lazım ya? İsimlerinin güzel anlamı olması daha önemli benim için. - dedim Koray'a
- Tamam ya.
Koray önüne dönüp ofladığında Kayra yine kikirdedi ve elini uzatıp Koray'ın yanağına dokundu.
- Kıskanıyorum ama küçük hanım. - dedim ve uzanıp Kayra'nın yanağını öptüm
- Baksana ne kadar tatlılar ya. Nasıl da gülüyor amcasına. - dedi Ayten annem gülerek
- Evet, bayılıyorum onların bu hallerine.
- Hiç anne babasının yokluğunu anlamıyor. Varsa yoksa amcası ona.
- Evet. Hiç konuştun mu sen anne onlarla? Ne yapıyorlarmış?
- Bir iki saat önce konuştuk abinle. Beraber İzmir'i geziyorlardı, daha geç te yemeğe gideceklermiş.
- Söylemiş mi abim Alina'ya? - dedi Koray annesine bakarak
- Hayır, daha söylememişti. Yemekte söylemeyi düşünüyormuş.
- Neyi söylüyor Kerem? - dedim merakla ikisine bakarak
- Sen bilmiyor musun? - dedi annem şaşkınlıkla
- Neyi?
- Abim iş için üç aylığına Londra'ya gidecek. - dedi Koray
- Üç aylık mı? Çok uzun süre değil mi üç ay? Alina ne yapacak yalnız küçücük bebekle? Hem geçen sefer bir günlük gittiği seyahatten nasıl döndü Allah aşkına? Onun yerine başka kimse gidemiyor mu?
- Aslında ben gidecektim. Her şey hazırdı, sana söyleyecektim, ama sonra ikizlerimiz olacağını öğrendik ve ben bunu abime söylediğimde benim gitmemi istemedi. Ben seni yalnız bırakmayayım diye abim eşini ve bebeğini yalnız bırakacak bir süre.- dedi Koray Kayra'yı göğüsüne yatırarak
- Alina asla yalnız kalmayacak Koray. Biz buradayız! - dedi annem
- Anne Alina'nın daha duygusal olduğunu biliyorsun. Muhtemelen yine kızacak abime ve haklı olarak kızacak. Ben gitmeliydim İngiltere'ye. Zehra'nın doğumu için daha çok var ve ben o zamana kadar dönecektim. Boş zamanlarımda yine gelecektim. Abim yine düşünmeden kendini ateşe attı. Bu sefer ya yine bir şey olursa. Kim kurtaracak evliliklerini?
Annem ve ben sessizce birbirimize baktık. Koray haklıydı. Kerem yine hiç düşünmeden kendini ateşe atmıştı bizim için.

Baş Belası KarıcığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin