Koray'ın anlatımından:
- Bakın bize bu haftaya gün lazım! Lütfen yeniden programınıza bakar mısınız? - dedim karşımdaki yaşlı adama
- Sizi anlıyorum beyfendi, ama malesef hiç boş günümüz yok! Sizin için verebileceğim en yakın tarih iki ay sonra. - dedi önündeki bilgisayara bakarak
- Şimdi ne olacak Koray? - dedi Zehra
- Memur bey lütfen bir daha kontrol eder misiniz? Bizim bu hafta evlenmemiz şart yoksa seneye bile zor evleniriz.
- Söylediğim gibi Koray bey, hiç boş günümüz yok. Üzgünüm.
Derin bir nefes verip durumu kabullenmeye çalıştım. Belli ki Zehra ile şimdi evlenemeyecektik.
- Peki, biz artık bir sene sonraya falan tarih alabilir miyiz? - dedim
- Elbette. Hangi ay için istiyorsunuz?
- Temmuz. - dedi Zehra gülümseyerek
- Çok güzel, Temmuz ayında boş günler var. 23 Temmuz nasıl?
- Ne dersin Koray? Senin için uygun mu? - dedi Zehra bana bakarak
- Eğer sen istersen benim için hiç bir sorun yok. - dedim
- Teşekkür ederim sevgilim.
- E o zaman kimliklerinizi alabilir miyim? - dedi adam gülerek
Cebimden cüzdanı çıkardım ve kimliği ona doğru uzattım. Zehra'nın elimi tutmasıyla ona baktım.
- Üzgünüm. - dedi dudağını büzerek
- Benimle evlendiğin için mi? - dedim gülerek
- Hayır, senin istediğin gibi olmadı diye.
- Önemli değil. Sen mutlu ol bana bu yeter.
Birden kapının açılmasıyla üçümüz birden şaşkınlıkla baktık. Bir kadın ve ardından koşarak bir adam girdi odaya. Kadının suratı öfkeden kıp kırmızı olmuştu.
- Böyle daldığım için çok özür diliyorum, ama ben düğünümü iptal etmek istiyorum! - dedi kadın sakin kalmaya çalışarak
- Hayır yok öyle şey! Beril ne demek düğünü iptal etmek? Bak göründüğü gibi değil bi anlatmama izin ver. - dedi arkadaki adam
- Lan seni kuzenimle yakaladığım yetmedi mi ne anlatacaksın? - diye bağırdı kadın
- Oha. - dedim sessizce
- Lütfen sakin olur musunuz? Sorununuzu dışarda çözün lütfen burada değil. - dedi memur onlara bakarak
- Bakın bizim sorunumuz falan yok. Sadece düğünü iptal edin ben gideyim. Bu şerefsiz umrumda değil.
- Hayır edemezsiniz. Ben buna izin vermiyorum! - diye bağırdı adam
- Sizden izin isteyen yok beyfendi. Taraflardan biri eğer düğünü iptal etmek istiyorsa edebilir. O yüzden size soruyorum hanımefendi, emin misiniz?
- Hayır değil.
- Evet eminim. Bu varlıktan Allah korudu resmen düğünden önce.
- Isim Soyisim?
- Beril Yılmaz.
- Sevgilim lütfen yapma bak o kadar insan çağırdık düğüne ne deriz?
- Kapat çeneni!
Memur bilgisayardan bir şeyler yaptıktan sonra gülerek kadına döndü.
- Hayırlı olsun, düğün iptal.
- Çok çok teşekkür ederim. Böyle daldığım için yeniden özür dilerim. Beni bu pislikten kurtardığınız için sağolun.
Kadın odadan çıkarken diğer adamda yalvararak arkasından gidiyordu. Zehra ile birbirimize bakıp sırıttık. Böyle bir şey her gün görülmez.
- Evet, nerede kalmıştık. Tarih seçiminde. Şimdi 23 Temmuz mu son kararınız, yoksa haftaya cumartesi mi? - dedi memur gülerek
- Haftaya cumartesi mi? - dedim kaşlarımı kaldırarak
- Evet. Şanlısınız ki şimdiki çiftin nikahı o zamandı. E artık seneye kadar beklemenize gerek yok.
- Cumartesi olsun. - dedik Zehrayla aynı anda
- Peki. O zaman cumartesi görüşürüz. Hayırlı olsun.
Zehrayla odadan çıkınca gülmeye başladık.
- Allah'ım hala inanamıyorum. Şansa bakar mısın aşkım? - dedi Zehra yerinde zıplayarak
- Evet güzelim, çok şanslıyız. - dedim onu kollarımın arasına alarak
- Düğünümüze dokuz gün kalıyor. Her şeyi halleder miyiz dokuz gün içinde?
- Hallederiz tabi. Şimdi sana gelinlik seçmeye gidiyoruz, ondan sonra da davettiye almaya. Onları hemen yollayalım ki akrabaları biliyorsun.
- Biliyorum. Ama ondan sonrada beni gelip istemen lazım. Babam bu konularda ne kadar ciddi olduğunu biliyorsun.
- Merak etme güzelim, o iş bende. Hadi şimdi gidip biraz eğlenelim, ne dersin?Kerem'in anlatımından:
- Hastanemizde daha bir kaç gün kalsaydınız iyi olurdu Kerem bey. - dedi doktorlardan biri bana bakarak
- Hayır, evime dönmek istiyorum. - dedim
- Rıfat Kerem bugün taburcu edilecek. Biliyorsun eşi de bir doktor ve ona çok iyi bakacağından eminim. - dedi Hamit bey
- Hatırladığım kadarıyla eşi çocuk doktoruydu. Ameliyatlı birine bakabilir mi?
- Korkmanıza gerek yok, kocama en iyi şekilde bakabilirim! - dedi Alina arkadan
- Iyi. Taburcu edin o zaman.
Rıfat denen doktor odadan çıkınca Hamit bey ikimizde göz gezdirdi.
- Rıfat'ın davranışı için özür dilerim. Bu sıralar zor bir dönemden geçiyor. - dedi
- Önemli değil. - dedim
- Peki. Çıkış işlemlerini yapınca gidebilirsiniz. Eğer bir şey olursa Alina beni ara tamam mı?
- Tamam.
- Artık haftayada dikişlerinizi alırız. Ikinizde dikkatli olun. Görüşürüz.
- Görüşürüz.
Hamit bey odadan çıkınca Alina yanıma gelip yatağa oturdu.
- Canım ben gidip işlemleri halledeyim, sende üzerini değiş istersen. - dedi
- Sen niye gideceksin? Bizimkiler burada değil mi onlar gitsin. - dedim elini tutarak
- Hakan ve Mustafa burdalar.
- Onlar halleder güzelim.
- Peki. - dedi sırıtarak
- Kalkmama yardım eder misin?
Alina kalkıp elimi tutup beni çekiştirmeye başladı. Oturur pozisyona gelince onu kendime doğru çekip bacaklarıma oturmasını sağladım.
- Sevgilim dikişlerin taze dikkat etmeliyiz! - dedi ellerini boynuma sararak
- Biliyorum, ama sana dokunmayı çok özledim. Kaç gündür rahatlıkla sana sarılamıyorum, öpemiyorum. Beraber zaten uyuyamıyoruz.
Ben boynunu öpmeye başlayınca gülümsedi.
- Evde yatağımız büyük beraber uyuyabiliriz bence.
- Sadece uyumak için mi kullanacağız o kocaman yatağı? - dedim sırıtarak
- Benim karnım burnumdaykem ve sen iki gün önce ameliyat olmuşken başka ne yapabiliriz Kerem? Çok merak ediyorum.
- Cevabımı biliyorsun.
Alina gülüp kafasını salladı.
- Belkide dikişlerin çekildikten sonra olabilir. - dedi kucağımda kalçalarını oynatmaya başladı
- Yapma!
- Neyi?
Dudaklarımı öpmeye başlayınca kalçasını sıkıp alt dudağını dişledim.
- Kerem! - diye bağırıp uzaklaşmaya çalıştı
Belinden tutup bunu önledim. Kaşlarını çatıp baktı bana.
- Yeni ameliyatlı olmam benim zayıf olduğum anlamına gelmiyor. O yüzden kocanı baştan çıkarmaya kalkma, yoksa akşama cezanı alırsın.
- Pis sapık.
- Ben de seni seviyorum sevgilim. - dedim ve az önce ısırdığım dudağına küçük bir öpücük kondurdum
Kapı açıldığında Alina yavaş bir şekilde kucağımdan kalktı. Mustafa odaya elinde kağıtlar ile girdi.
- Sen hala hazır değil misin Kerem? - dedi bana bakarak
- Neredeyse hazırım Musti. Işlemleri halletin mi?
- Evet. Sen hazırlanınca çıkabiliriz.
- Peki.
Kalkıp üzerimdeki tişörtü çıkardım ve Alina'nın yatağın üzerine koyduğu temiz gömleği giydim. Altımdaki eşofmanı çıkarıp bir de kot giyince hazırdım. Alina'nın hazırladığı küçük çantaya uzandığımda Mustafa elime vurup aldı çantayı.
- Oğlum düşündüğünüz kadar zayıf değilim o çantayı alabilirim. - dedim
- Alabileceğini biliyorum, ama bu ilk günler korunmalısın. Sonra istediğini yap. - dedi Mustafa ve çıktı odadan
- O haklı Kerem.
- Biliyorum sevgilim. Hadi artık evimize gidelim. Daha fazla burada kalmak istemiyorum. - dedim elini tutarak
- Hadi.
Beraber odadan çıkıp arabaya yöneldik. Mustafa ve Hakan arabada oturmuşlar bizi bekliyorlardı. Kapıyı açıp Alina'ya yardım ettim ve bende yanına arka koltuğa atladım.
- Sonunda eve gidiyoruz. - dedi Alina başını omzuma yaslayarak
Uzanıp saçlarına küçük bir öpücük kondurdum.
- Evet güzelim. Evimize gidiyoruz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baş Belası Karıcığım
Teen FictionGülerek uzandım ve dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum. - Seni seviyorum. - diye fısıldadım - Ben de seni seviyorum sevgilim. Hemde deliler gibi. - dedi saçlarımı öperek Sonra yine Kerem'in göğsüne yatıp sarıldım ona. Kokusu, dokunuşu, sesi, var...