Alina'nın anlatımından:
Araba evin önünde durduğunda kemerimi çekip atladım dışarıya. Puseti elime dikkatle alıp kızıma baktım. Hastaneden eve gelinceye kadar uyumuştu.
- Hadi hayatım.
Kerem'in sesini duyduğumda gözlerimi bebeğimden ayırdım. Eve doğru ilerleyip bizi kapıda bekleyen eşime baktım. Gülümsedi ve uzanıp alnıma buse kondurdu.
- Iki kişi çıktığımız evden üç kişi dönmemiz çok garip. - dedi
- Biz dokuz aydır üç kişiyiz sevgilim. - dedim gülüp içeri geçerek
- Önceden de söylediğim gibi, sen hamile kaldığında anneliği hissetin, ama ben baba olduğumu dün hissettim gerçekten. Kayra'yı ilk gördüğümde.
Ben kızımın odasına giderken Kerem'de peşimden geliyordu. Odaya girdiğimde puseti küçük sehpanın üzerine bıraktım. Bebeğimi kucağıma alıp dikkatle yatağa yerleştirdim. Üzerini pembe battanesiyle güzelce örttüm ve uzanıp saçlarına küçük bir öpücük bıraktım.
- Evine hoş geldin güzel kızım. - dedim sessizce
Doğrulup beşiğe yaslandım ve onu seyretmeye başladım. Kerem'in kollarını belimde hissettiğimde kafamı arkaya sert göğsüne yasladım.
Yüzünü boynuma gömdü ve derin bir nefes aldı.
- Iyi misin Kerem? - dedim ellerini tutup parmaklarımı onunkilerle kenetlerken
- Sana evlilik teklif ettiğimde önümüzdeki on yıl çocuk istemediğini söylemiştin, hatırlıyor musun?
- Kerem ben o zaman on sekiz yaşındaydım, o akılla çocuk istemediğimi söyledim. Tabi
sonra pişman oldum bu söylediğim için. Sadece iyi bir anne olamam diye korktum ben. Hala da korkuyorum.
- Sen benim gördüğim en güçlü kadın ve iyi annesin Alina.
- Sen de korkuna rağmen çok iyi bir babasın Kerem. Dün sabah sırf ben biraz daha uyuyayım diye Kayra'ya şarkı söyleyip onu sakinleştirdin. Teşekkür ederim. - dedim kafamı çevirip dudağını öperek
- Karnın aç mı? Sana kahvaltı hazırlamamı ister misin?
- Isterim. Hatta sana yardım bile edebilirim.
Kerem'in kollarından ayrılıp beyaz şifonyerin üzerinde duran bebek telsizini aldım. Kapıya yöneldiğimde Kerem elimi tutup beni yine beşiğin yanına çekti.
- Sevgilim gel. - dedi
- Ne oldu hayatım?
- Baksana kızımıza nasıl uyuyor.
Kafamı beşiğe çevirip sessizce uyumaya devam eden kızıma baktım. Gözlerim dudaklarına kaydığında arkada gülen Kerem'e döndüm.
- Hayır ya. Hiç adil değil bu. - dedim isyan ederek
- Üzgünüm sevgilim, ama belli ki Kayra babasını kızı olacak.
Kızımın şişirdiği küçük dudaklarına bakıp bende büzdüm benimkileri. Nasıl olurdu da bebeğim daha ikinci günden babası gibi uyuyordu ya? Her zaman Kerem uyurken dudaklarına bakıp ne kadar tatlı olduğunu düşünürdüm. Belli ki bebeğim babasından kaptığı ilk özellik buydu.
- Hadi gel kahvaltı edelim Kayra uyurken.
Kerem'le odadan beraber çıktığımızda kapıyı sessizce kapattım. Yatak odamıza girdiğimizde yatağa attım yorgun bedenimi. Gözlerimi kapatıp yapmam gerek işleri aklımdan geçirdiğimde artık kolay kolay dinlenemeyeceğimi anladım. Duş almalıydım, yemek yapmalıydım, kendimi sağmalıydım, Kayra'ya banyo yaptırmalıydım, daha geç gelecek misafirler için hazırlık yapmalıydım... Üzerimde ağırlık hissetiğimde gülümseyip gözlerimi araladım. Kerem burnumu öptüğünde kıkırdadım.
- Ne düşünüyorsun Alina?
- Artık asla eskisi gibi olmayacağını düşünüyordum. Uykusuz geceler başlıyor hayatım. - dedim yüzünü ellerimle sararak
- Asla yalnız olduğunu düşünme. Ben buradayım ve her şeyi yapmaya hazırım sizin için. Şimdi bana sadece ne yapmamız gerektiğini söyle.
- Ilk önce duş almam lazım, sonra yemek yapmayı düşünüyorum.
- Sen duş alırken ben yemek yaparım.
- Tamam.
- Ama yine de nezaketten soruyorum güzel bayan, duş alırken yardıma ihtiyacınız olacak mı? - dedi sırıtarak
- Ben de nezaketen cevaplıyorum bayım, bu sefer yardımınıza ihtiyacım olacak.
- Ne bekliyoruz o zaman?Kerem'in anlatımından:
Alina ile banyoda duş aldıktan sonra onu ne kadar istemese de dinlenmesi için yatakta bırakmıştım. Yatak odasından çıkıp Kayra'nın odasına girdim sessizce. Alina'nın bıraktığı gibi duruyordu. Beşiğin yanına sokulup daha yakından izlemeye başladım kızımı. Uzanıp pembe şapkasına uzun uzun öpücükler bırakıp çekildim. Yine sessizce odadan çıkıp mutfağa yöneldim. Kendime kavhe yaparken bir yandan da mırıldanıyordum. Ayaklarımın ucunda kıpırtı hissettiğimde oraya baktım. Alina'nın kedisi ayağıma sinmişti. Bir elime kahvemi, diğerine de Sütlaç'ı alıp salona geçtim. Kediyi okşamaya başladığmda kucağıma oturup gözlerini kapattı.
- Ben dedim sana kızımız geldiğinde senin pabuçun dama atılır diye. Inanmadın ki bana. Ama bak anlaşma yapalım Leo, bebeğimin odasına girmek yok. Yani bari iki üç yaşında olana kadar. Sonra zaten sen kendin kaçarsın ondan muhtemelen. Ama şimdilik orası sana yasak bölge, salonu keyfince kullanabilirsin Leo. - dedim kahvemi yudumlarken
- Kedimin adının Sütlaç olduğunu düşünüyordum.
Arkamı dönüp bana uykulu gözlerle bakan eşime baktım. Elimle yanıma çağırdığımda hiç tereddüt etmeden yanı başıma oturdu ve sindi göğsüme.
- Sütlaç diye kediyi çağırmak biraz garip değil mi sence? - dedim gülerek
- Haklısın biraz garip olabilir. Ama söylemeliyim ki Leo'yu beğendim. Ismini Leo olarak değiştirsek olur mu? - dedi
- Neden olmasın? Sen niye dinlenmiyorsun sevgilim? Ben seni yirmi dakika önce yatağa yatırmadım mı?
- Tam uyumuştum Kayra mızmızlanmaya başladı, onun yanına gittim hemen.
- Uyandı mı?
- Evet, biraz pış pışlayınca yine uyudu. Az daha uyusun. Sonra uyandığında ona banyo yaparız.
- Tamam.
Alina başını omzuma dayadığına saçlarını okşamaya başladım. Sehpanın üzerinde duran telefon çalmaya başladığında uzanıp aldım elime. Koray arıyordu.
- Efendim Koray? - dedim telefonu açınca
- Abi kapının önündeyiz biz. Açmanızı bekliyoruz. - dedi
- Tamam açıyorum şimdi.
Telefonu kapatıp ayağa kalktım. Kapıya yöneldiğimde Alina da arkamdan geliyordu. Kapıyı açtığımda Zehra ve Koray'a şaşkınlıkla baktım. Ikisinde de kucakları hediyeler doluydu.
- Tebrik ederiz! - dediler aynı anda içeri geçerek
- Teşekkür ederiz. - dedi Alina Zehra'ya sarılırken
- Bunlar nedir? - dedim Koray'ın kucağındaki kocaman pembe ayıya bakarak
- Kayra'ya hediye abi. - dedi Koray
- Senin gibi bir amcası varken bence o ayıya gerek yoktu. - dedim
- Ne de komiksin abi!
Ben gülmeye başlayınca gelip bana sıkı bir şekilde sarıldı.
- Şaka bi yana tebrik ederim abi. Sen tanıdığım en iyi baba olacaksın bundan eminim!
- Teşekkür ederim kardeşim.
- Ee, nerede bakalım minik kuşum?
- Uyuyor odasında. - dedi Alina
- Alina görebilir miyim? Valla ses çıkarmam sessizce girer bakarım sadece. Çok merak ediyorum onu.
- Tamam, hadi gelin. Ama sessiz!
Alina Kayra'nın odasına yöneldiğinde biz de arkasından yürümeye başladık. Kapıyı sessizce açıp girdiğinde gülmeye başladı.
- Kızım, uyandın mı sen? Hiç sesin de çıkmadı bebeğim. Ne zaman uyandın sen?
Odaya en son girdiğimde Alina kucağına Kayra'yı almış, Zehra ve Koray'sa merakla ona bakıyordu.
- Allah'ım sen güzel şeysin öyle? - dedi Zehra Kayra'nın ellerini tutarak
- Bak kim gelmiş seni görmeye Kayra. Amca ve yenge gelmiş. Sana bir sürü hediye getirmişler. Teşekkür edecek misin onlara kızım?
- Alina kucağıma alabilir miyim?
- Tabi.
Alina dikkatle verdi Kayra'yı Zehra'nın kucağına.
- Oy sen mis gibi kokuyorsun ama Kayra. Ben seni yerim kuzum. Sen ne şekersin öyle. - diye sevmeye başladı onu Zehra
- Ne diyeyim kucağına yakıştı arkadaşım. - diye güldü Alina
Sessizce onları seyreden Koray'a kaydı gözüm. Odaya girdiğimizden beri tek laf etmemişti.
- Koray sen bir şey demeyecek misin kardeşim? - dedim
- Ben çok pis aşık oldum bu bücüre. - dedi gülerek
- Ama çok güzel. Aşık olmamak elde değil. - dedi Zehra da
- Artık darısı sizin başınıza. Umarım en kısa sürede sizde kucağınıza bir bebek alırsınız. - dedi Alina tebessüm ederek
- Ha, endişlenme yenge. Biz dün gece denemelere başladık. - dedi Koray pişkin pişkin sırıtark
- Koray ya! - diye bağırdı Zehra
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baş Belası Karıcığım
Roman pour AdolescentsGülerek uzandım ve dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum. - Seni seviyorum. - diye fısıldadım - Ben de seni seviyorum sevgilim. Hemde deliler gibi. - dedi saçlarımı öperek Sonra yine Kerem'in göğsüne yatıp sarıldım ona. Kokusu, dokunuşu, sesi, var...