Arkadaşlar bölüm yazmamdan yardımcı olan yazar arkadaşıma teşekkür ediyorum Nida-Okur
%%%%%%%%%%%%%%%%%%%%
Zilin çalmasıyla kapıya doğru ilerledim ve kapıyı açtım. Dışarıda Güneş ve yanında yakışıklı denebilecek biri vardı. Bir adam, evet çünkü yaşının benden büyük olduğu çok belliydi. Gözünde simsiyah camlarıyla çok cıks duran bir gözlük, üzerinde mavi kot renginde bir gömlek onun altında da açık mavi taşlanmış -pahalı olduğu ilk bakışta anlaşılan- bir kot pantolon vardı. Bir bir süre o da beni inceledi sonra gözleri gözlerime kaydı ve bana gülümsedi. Güneş yalandan bir umursamazlıkla beni kenara ittirdi ve yanımdan geçip gitti. Hemen arkasında duran ve abileri olduğunu tahmin ettiğim adam elini uzattı ve kendini tanıttı.
"merhaba. Ben toprak. " bu kardeşlerinde ismi ayrı bir güzeldi.
Deniz ~Güneş ~Toprak.
" memnun oldum. Ben Duru" derken gülümsüyordum. Bana gülümsedi ve
"içeri geçebilir miyim artık? "diye sordu. Adamı resmen kendi evine almamıştım.
" aaa tabi tabi böyle de sizi kendi evinize almamış gibi oldum. Kusura bakmayın" tam yanımdan geçerken bir adım geri geldi ve "sen" dedi.
"efendim? "
" Siz demene gerek yok sen desen yeterli"
"peki "
" bu arada sen Güneşin arkadaşlarından birisin galiba? "tek kaşı kalkık benden cevap bekliyordu
tam cevap vereceğim sırada Deniz'in sesini duydum.
"oooo abi hoşgeldin. Sen uğrar mıydın buralara? "diye gülümseyerek sordu.
Abisi de şaka yaptığını anlamış bir şekilde gidip sarıldı.
" tabii oğlum. annem gelecek lan hafta sonu. Sonunda. "
birbirlerinin omuzlarına vurduktan sonra ayrıldılar. Deniz bana döndü ve" tanıştınız mı?" diye sordu.
Ben kafamı sallayarak onayladım.
"hadi ama gelin yardım edin" Güneş'in sesiyle kendimize geldik. Ve salona geçtik.
"abi hizmetliler ne zaman gelecek?"
"gelirler birazdan" hizmetliyi anlardım da hizmetliler ne ya? Bizde bir tane yokken onlarda birden fazla mı vardı? Allah artırsın. Maşallah.
İç sesime hak verdim. Resmen üç kardeş de evleri de 'biz zenginiz' diye bağırıyorlardı.Bir süre evin düzenini sağladık. Yerleri değişmiş eşyaları düzenledik. En sonunda Güneş dayanamamış olacak ki kendini koltuğun birine attı.
"Biraz dinlesek??"
"abi bende bir fena oldum nerde bu hizmetliler ya" dedi Toprak. Anlaşılan o ki bu yaşlarına kadar pek çalışma gereği duymamışlar. Bende tık olmadığını görünce Deniz bana baktı. Ve gülümsedi. "sen iyi dayandın. Maşallah." dedi.
Abiside bana baktı ve kafasını salladı.
"aynen dayanıklı kızmışsın."
"daha bir şey yapmadık ki"
Üçüde bana baktı şaşkınca. Tam o sırada kapı çaldı. Ben koşarak kapıya gittim ve kulbunu aşağı indirdim. Kapıyı aralayınca karşımda 3 tane beyaz giysili kadın, bir tane bahçıvan olduğunu tahmin ettiğim bir adam, bir tanede günlük giyinmiş bir kadın gördüm. Hepsi önce benim şaşkın suratıma baktı. Sonrada selam vererek içeri geçmeye başladılar. Bende kapıyı kapatıp arkalarından büyük salona geçtim.
"merhaba efendim. Geç kaldık kusura bakmayın. Yan taraftaki bölümde üzerimizi değiştirip geldik. Gelirken istediklerinizi alıp geldik. Hemen başlayalım mı?" günlük kıyafetleri ile duran kadın üçüne hitaben konuşuyordu.
Toprak göz gezdirdikten sonra tekrar aynı kadına döndü ve konuşmaya başladı.
"biz biraz dinlenmeye karar verdik. Siz üst katlarla ilgilenin. Elinizdeki tabloları annem buradaykenki yerlerine asın. Daha sonra o gün kullanılacak olan eşyalarla aşağıya inin."
"peki efendim." deyip dağıldılar. Bahçıvan görünüşlü olan tekrardan kapıyı açıp dışarı çıktı. Diğerleri de üst kata yöneldiler.
" Ben bir su alıp geleyim" deyip mutfağa doğru yürüdüm. Bu ihtişam beni susatmıştı. Biz ay sonu gelecek mi diye düşünürken bazı zengin aileler ihtişam içinde yüzüyorlardı,bunu asla kıskanmazdım ama hiç durumu olamayan ailelere üzülüyordum.
Elime aldığım bardağı su artıtıcı çeşmenin altına tuttum ve dolmasını bekledim. Dolduğunda kapattım,ve arkamı dönüp tezgaha yaslandım. Toprak beni izliyordu. Ona abi deyip dememe konusunda ikilemde kalmıştım.
Sonunda Deniz 'in bile ona abi dediğini düşünerek bende öyle hitap etmeye karar verdim.
"birşey mi istemiştin Toprak abi?"
Gür bir kahkaha atıp bana döndü.
"abi demene gerek yok. Banada bir su katar mısın?"
"peki ve peki" dolaptan bir bardak daha çıkardım ve ona da şu doldurdum. Sonrada uzattım.
"Güneşe göre çok safsın" anlamadığımı belli edecek şekilde kaşlarımı havalandırdım.
"Biz güneşle sadece-"
"tamam tamam anladım. Her neyse çok iyi birsin ve ben sana teşekkür etmek istedim". yine lafımı ağzıma tıkmıştı. Bende çok üzerinde durmadım. Bir süre beni inceledi, bende bu süre zarfında bir bardak daha su içtim. Suyum bitince onun elindeki bardağa uzandım. Anlamış olamalı, bardağını bana uzattı. Alıp duruladıktan sonra yerlerine koydum ve kapıya doğru hareket ettim. Deniz bizi bekliyormuş gibi kapıya bakıyordu. Benim geldiğimi görünce gülümsedi. Bende aynı şekilde karşılık verdim. Yanına gittim ve ne yapacağımızı sordum. Hemen ayağa kalktı ve yukarıya seslendi. Kızlar teker teker aşağı inerlerken ellerinde birkaç büyük poşet vardı ve onları gögüslerinden yukarı tutuyorlardı. Bir şey daha farkettim, hepsinin başında eşarp yada şal vardı. Ve eteklerinin altlarına da koyu renk tayt girmişlerdi. Ağzım bir karış açık "biz kan içmeye gidiyoruz Deniz bey" demişler gibi onlara bakıyordum.
Güneş yanlarına gidip bir şalda o aldı ve başını örttü. Şaşkınlığım bir kat daha arttı. Bugün neden bol bir kot giydiğini şimdi anlamıştım.Deniz yanlarına gitti ve ellerinden poşetlerin bir kaçını aldı, sonrada ilerideki masaya koydu. Ben şaşkınca olanları izlerken poşetlerin içinden Kuran-ı Kerim çıkarttı. Dışarıdan bakıldığında balık gibi göründüğüme emindim. Güneş bana döndü ve elindeki şalı uzattı.
"çarpılmak istemiyorsan al şu şalı tak"
Sesi düzdü. Ne ezikleme nede başka bir şey yoktu. Onun gibi süslü bir kızdan hiç beklemezdim. Bir süre elindeki şala baktım. Hardal sarısı bir renk şal uzatmıştı bana.
"istemiyorsan takmak zorunda değilsin." Toprak'ın sesiyle kendime geldim ve şala uzandım. Annemden biliyordum nasıl takılacagını. Hemen saçımın üstüne atıp arkadan dolaştırdım ve saçlarımı örttüm.
"arkadaşlarıyla toplanıp Kuran mı okuyacaklar? " artık salondaki herkez bana bakıyordu. Hizmetli ve yaşı benden büyük görünen kadın bana "melek hanım adı gibi melek gibidir. Türkiyeye çok uzun yıllardır gelmedi ama geldiği zamanlar hep iyilik yapar kuran okur, arkadaşları da kendisi gibi teseddürlüdür ve onlarla beraber bir araya gelip hatim indirirler."
Başımı anlayışla salladım. Şimdi davetiyenin üzerindeki kuran harflerinin nedenini anlamıştım. Yazısını okuyamamıştım ama dışını görmüştüm.
Hep beraber tüm dini tabloları eve astık. Sonra kuran-ı kerimleri masanın üzerine yerleştirdik. Uzun masanın üzerine 20 tane kuran-ı kerim koymuştuk. Her geçen gün beni biraz daha şaşırtan bu adamın, bir daha beni nasıl şaşırtabileceğini düşünüyordum. Aklımda tek bir soru vardı. Annesi nasıl biriydi acaba???))))))))(((((((((()))))))))))(((((((((())))))))(((((((
Evet arkadaşlar bir bölümü daha bitirdim. Bitirdik. Eminim çoğunuz şok oldunuz. Her neyse oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Görüşmek üzere 😘😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENİZDEN GELEN AŞK
Teen FictionBir tatille basladı herşey sonrası ise asla eskisi gibi olamayacak Duru tatilde tesadüfen gördügü biri yüzünden hayatı değişti . Ama iyi yöndemi yoksa kötü yöndemi orası biraz meçhul . "Senin gözlerin denizin bulanmamış mavisi" dedim en son .sonraa...