"Bu nasıl?"
"Hayır. Çok sade"
"Peki ya bu??" umutla Deniz'in gözlerine bakarken artık elime aldığım şeyi beğenmesini umuyordum. Ama nerdeee...
"Hayır ya o da çok genç işi" deyip kafasını salladığında artık sabrımın son demlerine geldiğimi fark ettim.
"Deniz aklında herhangi birşey varmı? Hayır yani varsa söyle ona bakalım. Mesela annen neleri beğenir?" diye sabırsızca sordum.
Bir süre düşünüp sonra kafasını sallayarak bana baktı."aslında aklımda birşey var ama....."
"Ama ne?"
"Alacağım hediye buradan bayağı uzakta ve senin zamanın kısıtlı mı diye merak ediyorum."
"Ne kadar uzaklıkta ve ne?"
"Yaklaşık iki saat kadar uzaklıkta bir yerde ve uzun bir hikayesi var bu hediyenin. Eğer zamanın varsa gidelim ve sana yolda anlatayım."
Aslında annemde uzun sürelik bir zaman için izin almıştı sonuçta işimiz uzun sürecek demişti. Ama daha tam olarak tanımadığım bir kişiyle uzun bir yola çıkabileceğimden emin değildim.'şimdi tatlı çocuk Allah var. Hem bakarsın yolculuk sırasında sana bir şeyler anlatır.bence kabul et 'diyen iç sesimi dinledim ve kafamı sallayarak onayladım. Deniz'de sanki bunu bekliyormuş gibi sırıtarak bana baktı ve ;
"Hadi o zaman yemek yeyip te arabaya gidelim" dedi
"A yok ben aç değilim. Sen ye ben bekleyeyim"
"Yok o zaman istediğin başka bir şey yoksa gidelim?"
Kafamı sallayarak kabul ettiğimi belli eden sesler çıkattım.
Birlikte otoparka doğru yürürken aklıma takılan soruyla başımı Deniz'e çevirdim. "Annen gelecek haftaya geliyorsa ne zaman ev ve misafirlerle ilgileneceksin?"
"Hafta içi bana yetecek kadar süre var ama seni nasıl ayarlarız bilmiyorum."
"Güneşle aynı okuldayız biliyorsan, ve 3 den sonra boş oluyorum belki birkaç saatimi sana yani işlerine ayırabilirim sanırım....". Otoparkta siyah bir maserati'ın yanına yaklaşan Deniz benim yanıma gelerek kapımı açtı. Sonra da kendi tarafına geçip koltuğa oturdu. Açıkcası şaşırdım. Ama fazla takmadan onu dinlemeye koyuldum.
"Peki o halde. Önce hediye işini halledelim sonrasına bakarız" dedi.
Kafamı salladım ve önüme döndüm.
Yaklaşık on dakika kadar boyunca sessizce yol aldık. Ama onuncu dakikadan sonra ben dayanamadım ve Deniz'e dönüp:
"Hediyenin hikayesini anlatmayacak mısın?" diye sordum. O da bunu bekliyormuş gibi kafasını salladı ve anlatmaya başladı:
"Aslında pek önemli bir şey değil ama yine de anlatayım." bir kaç saniye bana baktıktan sonra tekrar yola döndü konuşmaya başladı "küçükken annemler anlatır çok yaramazmışım ben. Böyle hiç yerimde durmazmışım. Hatta abim şimdi bile söyler. 'Deniz sen küçükken hergün kapımız çalınırdı. Bir gün gelir oğlunuz kızımın oyuncaklarını kırmış, diğer gün yine biri gelip oğlunuz oğlumu dövmüş falan derlerdi'diye dalga geçer benle. Ama hakikatten çok yaramazmışım"yüzümde hafif bir tebessümle dinliyordum onu. Birazda şaşkınım aslında. Kim bekler böyle sakin birinin çocukken çok yaramaz olduğunu.
"Neyse işte bir gün yine bakıcılarımdan birinden kaçıyordum. Evde top oynamama izin vermiyorlar ya. Bende hiç sevmezdim yasakları. Tabana kuvvet kaçıyorum derken bir yandan da bakıcımdan uzaklaşınca topu ayağımla fırlatıyorum. O zamanlarda annemin çok değerli, dedelerinden kalma bir gramafonu var. Yine işte kaçarken annemin değerli eşyalarının bulunduğu odaya daldım. Tabi bakıcı hanımda arkamdan koşuyor bir yandan da bana sesleniyor işte 'annene söylerim ceza verir sana' falan diyor. Tabi ben takmadan koşuşturuyorum odada. Tam böyle annemin değerli gramafonunun yanından geçerken topu ayağımla fırlatayım derken sen git gramafona çarp tabi eski de bir şey olduğundan düşer düşmez parçalara ayrıldı. Bakıcım kolumdan tuttuğu gibi beni odama kilitledi. Ama aklım anneme ne söyleyeceğimde benim.' Ne dersem annem beni affeder' diye düşünüyorum. Çocuk aklı işte.
Akşam annem eve geliyor tabi değerli gramafonu yerlerde. Önce bakıcım Esra ablaya bakıyor. O herşeyi anlatınca annem bu sefer bana bakıyor. Bende ne yapayım kadının üstüne suç atacak halim yok ya başım yerde ağlıyorum. Annem bana çok kızacak diye. Annem beni şaşırtıyor ve 'olsun senden değerli mi oğluşum, sana bir şey olmadı ya?' diye beni inceliyor. Sonrada bana sarılıyor.sonra ben kendime söz veriyorum büyüyünce anneme en az kırdığı kadar değerli bir gramafon alacağım diye. Ama sonra okul falan derken bunu erteliyorum. Sonrasında da annem yurtdışına gidiyor ve benim fikir yine yatıyor. Şimdi de annem yurtdışından döndüğüne göre hediyemi alabilirim daha doğrusu sözümü tutabilirim."
Bir süre bekledikten sonra Deniz bana baktı sanki ne düşündüğümü merak etmiş gibiydi. Bense dalmış küçük Deniz'i ve yaramazlıklarını hayal ediyordum. Sonra yaptığım şeyi düşününce bir anda kafamı salladım ve ona döndüm. "O halde şimdi annene yeni yani eski bir gramafon almaya gidiyoruz" dedim gülümseyerek. Kafamı yola çevirdim ve yolu izlemeye koyuldum....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENİZDEN GELEN AŞK
Fiksi RemajaBir tatille basladı herşey sonrası ise asla eskisi gibi olamayacak Duru tatilde tesadüfen gördügü biri yüzünden hayatı değişti . Ama iyi yöndemi yoksa kötü yöndemi orası biraz meçhul . "Senin gözlerin denizin bulanmamış mavisi" dedim en son .sonraa...