9.BÖLÜM

14 4 9
                                    

Multimedia -  Duru
*******

Bu gün annemin isteği üzerine arkadaşım Nida'yı annemle tanıştırmaya getirdim. İlk söylediğimde kız yanlış anladı doğal olarak. Ama sonra sebebini söyleyince o da anlayışla karşıladı, ve kabul etti. Şimdide kısır günündeymiş gibi oturmuş hem kısır yiyoruz hemde sohbet ediyoruz.
"tekrardan hoşgeldin Nidacığım" 
"Hoş bulduk Şirin hanım."
"aaa hakaret sayarım. Hanım da neymiş teyze diyebilirsin sen."
"peki Şirin teyze.  Nasılsın?"
"iyiyim güzel kızım sen nasılsın?"
Evet evet doğru. Kızım dedi hemde ilk tanışmada. Annem böyledir işte. Canayakın, samimi.
"teşekkürler bende iyiyim"
"annen babanlar nasıl kızım" bu soru üzerine nida ve ben sessizliğe gömülürken annem de pot kırdığını anlamış olacak ki elinin içini başına vurup derin bir nefes aldı.
"özür dilerim kızım. Galiba burda pot kırdım." Nida'da hemen toparlanıp gülümsedi.
"önemli değil şirin teyze alıştım ben"
"noldu peki onlara"
"aslında bende tam bilmiyorum. Yurtta büyüdüm. Bana oradaki annem bir yangında kaldıklarını ve ordan bir tek beni kurtarabildiklerini söylediler. Orada kaldım uzun süre  6 ay kadar öncede 18 yaşıma girdiğim için ben yurttan mecbur çıktım. Dönem ortasında da bursla falan o okula kaydoldum. Yani okulda bende yeni sayılırım."
"anladım kızım. Tekrar özür dilerim. Allah rahmet eylesin. Çok üzüldüm. Ama artık bir annen var bende senin annen olurum kızım gibi olursun benim. Tamam mı? Canın birşey falan isterse sakın utanma gel söyle bana "
"tamam şirin teyze"
"ay ben sizin sohbetiniz dışında kaldım ama. Olmazki.  Tüm gün kedere mi bağlıcaz?" bunu gülerek söylemiştim ve ikiside aslında kederli ortamı dağıtmak için söylediğimi biliyorlardı. Ve üzerinde pek durmadan normal sohbetimize geri dönmüştük. Günün geri kalanında ise derslerden, okuldan, öğretmenlerden bahsettik.  Ha birde annemin 'okuyun kızlar, okuyun kendinizi kurtarın, erkek eline kalmayın sakın'  adı altında yapılan nasihatlerini dinledik.  Annem böyle dedikçe içim bir fena oluyordu. Sanki Deniz ile annemin hoş karşılamayacağı şeyler yapıyormuşuz gibi. Ama Güneş de benim sınıf arkadaşım sonuçta, ve ben bir nevi ona da yardım ediyordum. Böyle düşünerek içimi rahatlamaya çalışıyordum. Galiba başarıyordum da.
~~~~~~~
Telefonumun çalma sesiyle onu aramaya başladım.  Artık nereye düştüyse ses var görüntü yoktu. Sonunda koltuğun yan tarafanına düştüğünü görüp oradan aldım. Gözlerimi devirmeyi de ihmal etmemiştim.
"sen nasıl girdin oraya? İki saattir seni arıyorum."diye telefonun ekranına baktım.
Kayıtlı olmayan bir numara arıyordu.
hayırdır inşallah." Alo"
"şükür. bende tam kapatıyordum.  Neyse yarın bize gelmen gerekiyor. "
"pardon. Siz kimsiniz?"
"Ben Güneş Güneş.... "
"hımm tamam da numaramı nereden buldun?"
"abimin telefonda kayıtlıydı. Ordan aldım. Aslında o arayacaktı ama işi çıktı şirkette arayamadı. Ben aradım. Abimler çok yardımı dokundu bize o da annemin yapacağı davete kesin katılmalı dedi. Gelir misin diye sormak için aradım Her neyse sen yarın gelebilir misin?"
"ta-tam bi-bir anneme sormam lazım"
"kekeme gibi konuşacağına sorsana be"
"tamam ben sorar seni ararım"
"tamam hadi"
Ve yüzüme kapatır.....
"e görüşürüz canım. Sende kendine iyi bak...." son bölümü kendi kendime söylemiştim. Güneş hanım telefonu yüzüme kapattığı için pot kırmaya gerek görmedim..
"neyse anneme bir soralım bakalım"
deyip yatak odasının kapısını tıkladım. Annem bugün ve yarın gece vardiyasında olacağı için gün içinde uyuyordu. Aslında rahatsız etmek istememe rağmen yinede içiri girdim. Çünkü şimdi sormazsam kesin unuturdum. Yarında işinde rahatsız etmek istemezdim.
"anne uyuyor musun?"
"yok kuzum... Noldu?"
"bişey sorabilir miyim?"
"tabi gel. akşam olmak üzere zaten. Bugün benle uyu hemde."
"hakikaten mi?" uyku mahmuruyla hafifçe güldüğünü duydum. Ve hemen yanına koşup yatağa attım kendimi.
"hakikatten koca sıpa. Yatağı hoplattın"
"anneeeee. Ben o kadar şişko muyum?"
"her neyse Duru bunu tartışmayalım. Sen ne soracaktın bana?"
"yok çok önemli değil am ısrar ettin sorayım bari, şimdi benim bir arkadaşım var ismi Güneş ama çok samimi değiliz. Annesi yurtdışından gelecek. Tedavi olduğu için arkadaşları için bir davet hazırladı, benide çağırdılar. Bende anneme....." ben daha ne olduğunu anlayamadan annem ağzımı kapattı. Ağzımın üstünde eliyle ben konuşmaya devam ediyordum.
"kızım boğulacaksın bir yavaş konuş."
"anne böyle mi susturulur bir insan yaaaa" hafif sitemle konuşmuştum.
"sen sus deyince susmazsın bende böyle susturdum. Şimdi sakince anlatmaya devam et"
"bendeee annemeee birrr sorayımmmm dedimm. Neee dersinn gideyimmm miii?
"bu da çok yavaş oldu ama neyse. Ne davetiymiş bu?"
"işte kadınlar buluşup konuşacak. Kuran'ı Kerim falan okuyacaklar."
"ayyy Duru gerçekten mi?" bir anda yataktan bana sarıldı.
"evet anne gerçekten"
"bende ne zaman bunlara merak duyacaksın diye düşünüyordum. Tamam gidebilirsin. Yalnız arkadaşının numarasını bir yere yaz. Ne olur ne olmaz" annem kapalı ve dinine düşkün biri olduğu için benim de böyle olmamı bekliyordu haliyle. Aslında ben şuan bunu düşündüğüm için izin istememiştim ama annemin bunu bilmesine gerek yoktu.
"saol anne. Sen uyu sabah erken kalkacaksın."
~~~~~~~
Siyah ve koyu kahverengi arasında kalmış saçları, masmavi gözleri uzun siyah-kahve arası kirpikleri ve bembeyaz teni vardı. Dişleri ise işinde usta bir sanatçının eseriymiş gibi dümdüz ve beyazdı. Yüzünde sadece gözünün altında bir ben olmak üzere hiç bir iz yoktu. Sakalları yeni yeni çıkmaya başlamıştı. Konuşmadığı zamanlarda ince görünen ama normalde orta kalınlıkta olan pembe dudakları vardı. Gülümsediğinde ve çenesini kastığında ortaya çıkan dudağının hemen altında belirgin bir gamzesi vardı. Kendisine baktığımı görünce başını hafifçe bana döndürdü. Ama fazla oyalanmadan geri yola odaklandı.
Galiba şuan ilk kez Deniz'i tam anlamıyla inceliyordum. Neden mi daha önce hiç incelemedim?
Aslında sebebini bende tam olarak bilmiyorum. Bir erkekle göz teması kurmam nadir ve gerektiği zamanlarda olurdu. Hatta insanların en küçük ayrıntıları ile karşısındakini incelemesine çok şaşırırdım. Ben bunu hiç bir zaman yapamazdım.
"noldu? Uzun uzun baktın?"
"hiç..." bir anda yakalanmanın heyecanıyla ağzımda geveledim harfleri.
"heyecanlı mısın sen biraz?"
"yoo niye heyecanlı olayım ki? Yani altı üstü annele tanışacağım. Sonra beraber bir davete katılacağız bu kadar canım niye heyecanlanayım ki?"
"hımm" diye bir ses çıktı ince dudaklarından.
"ya Deniz annen bizi yanlış anlamaz değilmi? Yani sonuçta sen benim emanetimsin. Hı?"
"keşke yanlış anlasa" bir anda yanlış duyduğumu düşünerek hızlıca ona döndüm.
"ney?"
"yok yani niye yanlış anlayacak. Ortada yanlış anlaşılacak bir durum yok diyorum."
"peki."
"sen herşeyi boşver bizim Nergis ablanın kısırları çok güzel olur. Onu düşün sen. Hem annem gelecek diye bayağı özenmiştir de... Bana yazık sıcağı sıcağına yiyemeyeceğim"
"o kimki?"
"yıllardır bizim evin aşçısıdır. Ben çocukken bile bizim evdeydi. Yemeklerinden hatırlıyorum. Parmaklarını yiyeceksin." hiç bir şey söylemeden tekrar önüme döndüm.
"ben sana getiririm. Bizar aşırıp yukarı aktarabilirim sanırım."
"ben evde olmayacağım ki. O yüzden dedim sıcağı sıcağına yiyemeyeceğim diye"
"ne demek olmayacağım?  Ben tek mi olacağım?"
"Güneş'de orada olacak merak etme. O sana arkadaşlık eder. Hem annemler ve arkadaşları insan yemiyor." aman ne arkadaş....
"tamam" ne kadar sesime yansıtmamaya çalışsam da canım sıkılmıştı. İlk okula yeni başlayan bir öğrencinin annesinde ayrılamaması gibi bende tek kalamıyordum. İlla yanımda tanıdık biri olacaktı.
"asma yüzünü... Ben Güneş'i tembihledim bugün senle uğraşmayacak. Annem gelincede bir kaç saat yanında abimle bende olacağız zaten. Sonuçta annemi yıllardır birkaç kez görebildik. Biraz özlem giderip gideceğiz. Çünkü annem türkiyeye gelince ilk olarak dua edip Kuran-ı Kerim okumak ister. O süre zarfında sende annemi sever alışırsınız birbirinize... "
"peki"

~~~~~~~~
Şu anda kendimi aşırı özlemli, ağlamaklı, trajik bir filmde gibi hissediyorum. Biz eve geçtikten sonra son hazırlıklar yapılmış ve herşey gerçekten mükemmel bir hale getirilmişti. Daha sonra da Deniz'lerin aşırı lüks evlerinin salonuna geçmiş Güneş ve Toprak abinin- abi demememi söylediği halde içimde ona abi demem gereken bir dürtü vardı- gelmesini bekliyorduk. Deniz ne kadar belli etmemeye çalışsada uzun süre sonra annesini göreceği için o da heyecanlıydı. L koltukta otururken bir yandan da etrafı incelemek istemiştim ama sadece göz ucuyla biraz bakabilmiştim. Tavan bayağı yüksekti ve pahalı olduğu aşırı belli bir avize vardı, Taşlı tuşlu birşeydi. Kapıdan girince direk karşıdan geniş salon vardı. Salona iki basamak ile iniliyordu. Yanlarda üst kata çıkan iki tarafta merdivenler vardı. Üst katı hala görememiştim. Salonun etrafında da - birinin mutfağa gittiğini bildiğim -  koridorlar vardı.
İncelemem bittikten sonra gözlerim koltuğun neredeyse karşısında oturan Deniz'e kaydı. O da bana bakıyordu. Mavi gözlerinden sadece heyecanı görebiliyordum. Gerisi üzerine mavi bir çarşaf örtülmüşcesine gizliydi...
Kapı zilinin çalma sesiyle kendimize geldik. Deniz hemen kapının oraya koştu. Bir an ne yapacağını bilemez halde etrafa bakındı sonrasında tam karşısında benim bulunduğum kapıyı açtı.........

~~~~~~~~
Bir bölüm daha bitti. Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.
*sizce denizin annesi nasıl biri?
*anneleri Duruyla anlaşabilecek mi?
*davetleri nasıl gidecek?

DENİZDEN GELEN AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin