Hilal sallandığını hissettiğinde gözlerini açtı. Etrafını net bir şekilde görebildiğinde Başını trenin camına yaslayıp uyuyakaldığını anladı. Gözlerini birkaç defa daha kırpıştırdığında Leon'u zar zor seçebildi. Düşünceli bakışları tam olarak kendisine bakıyordu. Başını çevirip camdan dışarı baktı. Gece olmuştu. Leon, Hilal'in düzensiz nefeslerini dinlerken,"Uyandınız mı?"dedi. Karanlıktan korkabileceğini düşünüp aceleyle ekledi.
"Birazdan şem getirecekler sakin olun."
Hilal başını salladı. Uyuduğu için miydi bilmiyordu ama içerisi çok soğuktu. Dakikalar sonra vagonun kapısı açıldı, ellerinde iki tane şem olan adam içeriye girdi.
"Özür dilerim beyim beklettim."
Mumların birini Leon'a birini Hilal'in önüne koydu adam. Ardından yeniden özür dileyerek dışarı çıktı. Hilal buz kesmiş ellerini mumun küçük ateşine tuttu. Hissettiği ısıyla gülümsedi. Leon onun tahmin ettiğinden daha fazla üşümüş olduğunu fark etti, önündeki mumu ona doğru itti. Hilal'in sorgulayan bakışlarını görünce yarı aydınlık, yarı karanlık yüzünü inceledi.
"Uyurken titriyordunuz, alın lütfen."
Hilal'in mum ışığında gördüğü sıcacık kahveler yüzünden içerisi artık sıcak gibiydi. Eşarbının önünü açtı.
"Siz üşümediniz mi?"
Leon başını iki yana salladı. Hilal o sırada yanına bir şeyin düştüğünü fark ettiğinde başını çevirdi. Leon'un beyaz ceketini gördü. Leon onun sormasına fırsat vermedi.
"Ah şey aslında üzerinize örtmeyi düşünüyordum lakin boynunuzun tutulacağını tahmin ettiğim için..."
Leon cümlesine devam edemezken Hilal gülümsedi, ceketi katlayıp ona verdi.
"Gerek yoktu lakin teşekkür ederim. Çok incesiniz."
Leon onun çok incesiniz derken ki imasını anlamıştı. Biraz daha onun için birşey yaparsa ağzının payını alacaktı. Ceketi dizlerinin üstüne koyup okşadı.
Leon bir horlama sesi duyduğunda gözlerini araladı. Hilal başını cama yaslamış, uyuyakalmıştı. Üşüdüğü için giydiği ceketi çıkartıp katladı, dikkatle ayağa kalktı. Tren sallandığından ayakta durmakta zorlanıyordu. Gözlerini kısıp elini Hilal'in yanağına koydu. Yanağı bütün avucunu doldurmuştu. Leon tebessüm ederek ceketini cama yasladı. Elini çekeceği sırada yanağında bir sıvı hissetti. Diğer elini tereddütle yanağına koyduğunda ağladığını fark etti. İçi burkuldu bir an. Küçük Hanım gerçekten zor bir dönemden geçiyor olmalıydı. Her an uyanabileceği aklına geldiğinde
Hilal'in başını ceketine yasladı. Hem yüzü üşümeyecekti, hem de daha rahat uyuyacaktı. Hilal mırıldandığında ellerini soğuk yanaklardan ayırıp yerine oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saye
Fanfiction1923 yılında imzalanan Lozan antlaşması yüzünden Selanik'ten göç etmek zorunda kalan Hilal ve Üsteğmenliğe yeni atanan Leon'un şans eseri karşılaşması sonucunda gelişen olaylar ikisini de birbirine bağlar. Basit bir tren yolculuğu sonrasında Leon'a...