Matbaanın merdivenlerinden indikten sonra etrafına baktı. Sokağın başındaki Mehmet'i görünce yazılarını cebine koyup koşmaya başladı.
"Mehmet!"
Bağırsa da arkasını dönmüyordu. Sonunda ona yetişip kolundan tuttuğunda Mehmet sinirle "Handan'ın yanına gidecektin hani Hilal? Kim o adam?"dedi. Hilal yutkunup derin bir nefes verdi. Demek Leon'un yüzünü görmemişti.
"Anlatacağım lakin dinle beni nolur."
Mehmet kolunu Hilal'den kurtardı.
"Bugün baktığınız evi satan adamla konuştum. Handan'la beraber kalmıyorsun değil mi? Yalan söyledin bana en başından beri. Öpüşüyordun o adamla Hilal!"
O an aklına gelince ellerinin hâlâ titrediğini fark etti.
Dudaklarının üzerinde hissettiği baskıyla gözlerini kapattı, Leon omuzlarındaki ellerini yavaş yavaş kaydırırken Hilal titreyen ellerini yumruk haline getirdi. Kalbi göğüs kafesini parçalayabilecek bir güçle atıyordu. Dudakları alev almıştı sanki, Leon öptükçe körükleniyordu. Leon üst dudağını dudaklarının arasına alınca nefes almaya çalıştı ama izin vermeyip dilini alt dudağında gezdirmeye başlayınca yumruk haline getirdiği ellerini serbest bıraktı, Leon'un kabanını kavramak için kaldırdı ama hissettiği baskı yok olunca gözlerini açıp ona baktı. Kendisi gibi meftun olmuştu. Gözleri matbaanın kapısına doğru kayınca Mehmet'i gördü. Şok olmuş gibiydi. Eğer Leon'u geri çevirmezse Mehmet ailesini bulduğunda söyleyebilirdi her şeyi. Üstüne üstlük öpüştükleri vakit görmüştü. Pişman olacağını bile bile sağ elini kaldırdı, Leon gözlerini açtığı an tokat attı. Mehmet bunu görüp merdivenlerden inmeye başlamıştı. Sesini duyar umuduyla şok içinde kendisine bakan Leon'a "Bir daha sakın bana dokunma. Sakın!" derken aslında içinden 'Bir gün aynı yanağını avucumun içine alıp af dileyeceğim senden, izi geçmesi için elimden geleni yapacağım.' diyordu.
"Görmedin mi tokat attım ona, bağırdım."
Mehmet gözlerini sokakta gezdirdi. Kendisini kontrol edemiyordu Hilal'in kolumu sımsıkı kavradı, kendine doğru çekti.
"Ben de sana müjdeli haberi vermek için sabahı nasıl edeceğimi düşünüyordum! Matbaada çalışırsam belki vakit geçer diyordum. Aileni buldum Hilal."
Hilal'in nefesi kesildi. Mehmet'in bakışlarındaki değişiklik kendisini çok kötü hissettirmişti. Yanlış bir şey yapmış gibi bakıyordu kendisine, iğreniyordu. "B-buldun mu?"dedi titreyen sesiyle. Mehmet başını salladı, yola doğru itti.
"Derhal eve gidiyoruz, eşyalarını toplayıp ailenin yanına dönüyorsun Hilal. Onlara anlatırsın o herifle yaptıklarını!"
Hilal gözleri dolarken matbaanın kapısına baktı. Leon hâlâ içeride olmalıydı. Ondan önce eve gidip eşyalarını alsa iyi olacaktı. Yüzüne nasıl bakacağını bile bilmiyordu. Mehmet gene itip "Düş önüme haydi!" deyince hızlı adımlarla yürümeye başladı. Leon'a değil Mehmet'e karşı öfkeliydi. Arkasında yürüyen insanı kaç senedir dostu sayıyordu ama o nasıl ithamlarda bulunmuştu. Yüz yüze gelince sadece dış görünüş olarak değiştiğini zannetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saye
Fanfic1923 yılında imzalanan Lozan antlaşması yüzünden Selanik'ten göç etmek zorunda kalan Hilal ve Üsteğmenliğe yeni atanan Leon'un şans eseri karşılaşması sonucunda gelişen olaylar ikisini de birbirine bağlar. Basit bir tren yolculuğu sonrasında Leon'a...