Leon, göğsüne yaslanmış uyuyan Hilal'in saçlarını okşarken gülümsüyordu. Bugün çok özel bir gündü. Hilal'in ve oğlunun en sevdiği gündü. Leon uyandırmamaya çalışarak Hilal'in başını yastığa koydu, yataktan kalkıp Leandros'un odasına gitti. Çoktan uyanmış, kollarını oynatıyordu. Leon güldü, onu biraz izledi. Mavi gözleri, sarı saçlarıyla tıpkı annesine benziyordu. Sesler çıkartmaya başlayınca Leon odanın kapısını kapattı, oğlunu kucağına aldı.
"Şşş miteranı utandıracaksın."
Leandros'un sırtını okşarken odadaki sallanan sandalyeye oturdu. Hilal burada çok zaman geçirdiği için Leon onu salondan buraya getirmişti.
"Bak şimdi ben seni giydiriyorum, miterana sürpriz yapacağız. Huysuzlanmak, ağlamak yok."
Leandros başını göğsüne yaslayınca güldü. Gerçekten Hilal'e çok benziyordu ya da bu Leon, Hilal'i bir kız çocuğunu sever gibi sevdiği için benzetiyordu. Kalkıp odadaki sandığı açtı. Hâlâ Leandros'a bir dolap almamışlardı. Sandıktan kıyafetlerini çıkarttı, yere oturup Leandros'u dizlerine yatırdıktan sonra giydirmeye başladı.
"Henüz şapkan yok ama olsun. Büyüdüğünde çok güzel şeyler alacağım sana."
Sandıktan en şık bulduğu üstü ve altı giydirdi. Onu yeniden kucağına alıp yerden kalktı. Odaya girdiğinde Hilal'in hâlâ uyuduğunu gördü, gülümsedi. Yavaşça yatağa oturdu, Leandros'u aralarına koydu. Küçük elini Hilal'in yüzünde gezdirişini izledi. Bunu yapacağını biliyordu ve Hilal'in böyle uyanınca tüm gün mutlu oluyordu. Hilal yüzünü buruşturdu, dudaklarını yalayıp gözlerini araladı. Leandros'u görür görmez gülümsemişti.
"Oğlum?"
Doğrulurken Leon'a baktı. Leon gülümsedi.
"Uyanmış ben de üstünü değiştirip getirdim. Sana söyleyeceği şeyler varmış."
Hilal gülerek Agâh'a baktı.
"Ne diyecekmiş benim güzel oğlum?"
Bir şey söylemek yerine Hilal'in geceliğini çekiştiriyordu. Hilal yanaklarından öpüp kokusunu içine çektikten sonra Leon, Agâh'ı geri aldı. Yüzünün hizasında kaldırdı.
"Bugün çok önemli bir gün Mitera unuttun mu?"
Hilal, Leon'un bebek gibi konuşmasına gülerek, "O bana anne diyor" dedi. İlk kelimesi anne olduğundan beri Leon pes etmiş, baba demesi için çalışmalara başlamış, Agâh'da kısa sürede söylemişti. Leon boğazını temizledi. Leandros'un kollarını oynatarak konuşmaya devam etti.
"Anne, her neyse. Sen hatırladın mı bu günün önemini!"
Hilal dudaklarını büküp düşündü. Kendi doğum günü değildi, Leon'un doğum günü de değildi. Agâh'ın doğum gününe daha çok vardı. Evlendikleri güne de değildi. İzmir'in kurtuluşuna yaklaşık bir ay vardı. Ne kadar kendini zorlasa da bulamadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saye
Fanfiction1923 yılında imzalanan Lozan antlaşması yüzünden Selanik'ten göç etmek zorunda kalan Hilal ve Üsteğmenliğe yeni atanan Leon'un şans eseri karşılaşması sonucunda gelişen olaylar ikisini de birbirine bağlar. Basit bir tren yolculuğu sonrasında Leon'a...