Yavaşça benden ayrılırken ne yapacağımı bilememiştim. Gerçekten bu an benim için çok önemliydi. Belki de onunda öyledir.Benden tamamen ayrıldıktan sonra elimi tutup yürümeye başladı. Jimin'in kapısının önüne geldiğimizde elimi yavaşça ondan çektim. Ve içeri girdim. Neyseki yüzünde bir şey yoktu. Ama kolu. Kolu çok kötüydü. Pençe izi vardı. Hemde iki tane. Hemen koşarak yatağın kenarına oturdum. Elimle çenesini tutup yüzünü sağa sola çevirdim. Yüzünde bir şey varmı öğrenmek için tabiki. O güzelim yüzü mahvetselerdi. Ben de onları mahvederdim.
"Iyiyim ben endişelenmen gerekmiyor. Hem Tae gelip beni kurtardı o olmasaydı..." Bunu derken elimi çenesinden çekip tuttu. Neyse ki biz saf vampirler kolayca iyileşebiliyorduk. Sözünü tamamlamadan konuşmaya başladım.
"O olmasaydı sen hala yaşayacaktın." Bunu söyledim çünkü kesin ölümden bahsedecekti. Abimi tanıyorum. Kapının açılmasıyla birlikte annem ve babamı gördüm. Kesinlikle çok korkmuşlardı.
"Jimin iyi misin? Sana kim yaptı bunu?" Yataktan yavaşça kalktım. Benim yerimi annem ve babam almıştı. Ben de bunu fırsat bilip dışarı çıktım. Kolüdorda gezmeye başladım birden aklıma Jungkook geldi. Etrafa bakındım ama kimse yoktu bazı kişiler dışında.
Dışarı çıktım. Etrafa bakınırken bir el belime dolandı. Bu Jungkook'du. Kokusu etrafı sarıyordu. Alışmışız artık napalım.
"Jungkook."
"Efendim."
"Napıyorsun?"
"Sana sarılıyorum."
"Neden sarılıyorsun?"
"Sevgilime neden sarılmayayım ki!"
"Ben senin sevgilin değilim. Bana çıkma teklifi etmedin hem ben de kabul etmedim."
"Hadi ama Mika. Tamam..." Beni kendisine döndürüp konuşmaya başlıyordu ki. Ben konuştum. Bu kadar kolay beklemiyorum Jungkook. Işin zor.
"Burada mı yapacaksın teklifi? Kabul etmem ona göre!" Diyip onun kollarından uzaklaştım. O ise bana 'ne yapacağım ki' diye bakıyordu. Yani şaşırmış gibi.
"Nerede yapmamı bekliyorsunuz prenses? Ben öyle bir erkek değilim prenses. Ve şu an yapmazsam sen kaybedersin prenses."
"Başka bir yerde yapabilirsin uyuz. Sen öyle bir erkek olabilirsin uyuz. Ve ben kaybetmem sen kaybedersin uyuz." Yüzü gerçekten değişikti. Sırıtmaya başladı.
"Hmm...Uyuz... Aslında bana cevap vermen hoşuma gitmedi. Ama bana bir şey söylersem belki yapabilirim teklifi.!" Hmm ne söylesem Buldum!
"Yakışıklı uyuzum benim!" Hah tam ona göre bir söz onu bilmem ama benim hoşuma gitmedi değil.
Bana yaklaşıp belimi tutup kendine yakınlaştırdı."Yakışıklı kısmı güzel de uyuz olmamış. Şimdi bir cezayı hakettin." Yavaşça yaklaşmaya başladı. Kesin öpecekti. Ama tabiki de ben öptürmeyecektim. Dudağıma tam dudaklarını değdirecekti ki ona yanağımı döndürdüm.
Yanağımı öpüp geri çekildi."Bu da olur... Ama dudağı tercih ederim."
Birkaç gün sonra
Jimin iyileşmişti. Kolunda izler olsada artık iyiydi. Onun için çok endişelenmiştim. Jungkook ve benim durumuma gelirsekte bana hala çıkma teklifi etmemişti. Ama her akşam benim penceremden içeri giriyordu. Ve beni uyurken izliyordu. Birçok kez yakalamıştım.
Okula gitmek için hazırlanırken bir yandan da şarkı dinliyordum. En sonunda karar verdim. Sonunda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARADAKİ MESAFE (JEON JUNGKOOK)
FanfictionMİKA Herkesin bir kusuru vardır. Benim kusurum seni ölümüne sevmek.İnsan ve vampir öldürmek. Ne kadar sahip çıkmaya çalışsam da aşkıma sahip çıkamamak. JUNGKOOK Herkesin bir kusuru vardır. Benim kusurum sana sırılsıklam aşık olmak. Sana zarar vere...