Haunted Boy (Charlie Puth FanFic)
#P1#
Dışarıdan bir silah sesi daha yükseldiğinde artık tamamen yalnız olduğumu anlamıştım. Babamın peşindeki adamlar sırayla tüm ailemi öldürmüştü. Beni de karanlık bir odada tek başıma rehin tutuyorlardı.de karanlık bir odada tek başıma rehin tutuyorlardı. Kapının açılmasıyla irkildim ve daha da fazla ağlamaya başladım.
"Aç mısın?"
Kafamı iki yana salladım. Sadece su içiyordum.
Onlara güvenmiyordum. Biri hariç. O. O bana diğerleri gibi davranmıyordu. Kim olduğunu bilmiyordum.
Ismini bilmiyordum. Ama beni önemsiyordu, bunun farkındaydım. Bana yardım etmeye çalışıyor, fakat diğer adamlardan çekiniyordu. Ki haklıydı, isteseler onu tek seferde öldürürlerdi. Tam onu düşünürken içeri girdi ve ellerimi çözmeye başladı. Korkumdan ses çıkarmaya çalışıyordum.
"Şşş, sessiz ol. Yoksa senin de benim de sonumuz gelir."
Daha da korkarak onu başımla onayladım ve sakinleşmeye çalıştım. Beni çözdükten sonra elime birkaç kağıt verdi.
" Dışarıda araba var. Seni havaalnaına bırakacak. Boston'a, verdiğim adrese git. Orada kimse sana dokunamaz."dedi fısıltıyla. Koşarak arabaya ilerlerken kapı kapandı ve içerden önce bağrışmalar, sonra da bir el silah sesi geldi. Kendimi arabaya attıktan sonra hiçbir şey hatırlamıyorum.
Boston Havalimanı'ndan çıkıp ismimin yazılı olduğu kâğıda yöneldim. Victoria Campbell. Arabaya atladım ve konuşmadan yolu izlemeye başladım.atladım ve konuşmadan yolu izlemeye başladım.
Bir malikanenin önünde durduğumuzda adama baktım. Beni gözleriyle onayladıktan sonra arabadan indim. Henüz bahçeye yeni girmiştim ki kapı açıldı. Ağlamaktan gözleri morarmış bir kadın
"Hoşgeldin Victoria." dediğinde bir hafta sonunda konuşabilmiştim.
"Merhaba."
Kadın eliyle beni eve çağırdı. Peşinden eve girdim. Kadın koltuğa oturdu. Sırtını yaslayıp derin bir nefes aldı.
"Sen de otur. Konuşmamız gereken konular var." Yavaşça koltuğa oturdum. Korkuyordum. Sonuçta tanımadığım adamlar tüm ailemi öldürmüştü ve ben o adamlardan birinin verdiği adrese gelmiş oturuyordum.
"Sakin ol. Ben..."
Kadın hıçkırarak ağlamaya başladı.
"İyi mısınız?"
"Evet, tatlım. Ne diyordum? Ha, şey, evet, ben Chris'in annesiyim."
"Daha önce Chris isimli biriyle tanıştığımı hatırlamıyorum?" dedim. Burukça gülümsedi.
"Doğru." Derin bir nefes aldı ve koltukta arkasına"Doğru." Derin bir nefes aldı ve koltukta arkasına yaslandı.
"Sen onu tanımıyordun ama o sana aşıktı. Şu an da öyle mi, artık hiç birimiz bilemeyiz."
"Bir dakika." Olayları az çok idrak etmeye başlamıştım.
"Chris... O... öldü mü?"
Kadının bir depremi andıran hıçkırığıyla bu soruyu sorduğuma pişman olmuştum. Yaklaşık bir dakika sonra cevap verdi, fakat pek de anlaşıldığı söylenemezdi.
"Evet." Daha sonra aklına bir şey gelmiş gibi söze başladı.
"Bak, eminim ki Chris'i tanıyordun. Eminim. Sana uçak biletlerini verdikten hemen sonra vurulan çocuk. Senin için ölen ve seni bize bırakan çocuk."
Olamaz.
"O... o muydu?"
"Evet, o senin için her şeyi bırakan çocuk. Bak o seni bize gönderdi ve bizden seni korumamızı istedi. Oğlumun son isteğini yerine getirmeyi her şeyden çok isterim. Bir dakika bekle, hemen geleceğim."
Kadını başımla onayladıktan sonra anlatılan her şeyi düşündüm. Nasıl olabilirdi? Beni seven, hiç tanımadığım bir adam, sadece benim için çalıştığıtanımadığım bir adam, sadece benim için çalıştığı insanlar tarafından öldürülmüştü. Giderken de beni ailesine emanet etmişti. Kadının yanımdan gelen sesiyle sıçradım.
"Bunlar senin için."
Bana bir telefon bir ev anahtarı ve bir araba anahtarı vardı.
"Ha-hayır bunları kabul edemem." dedim tek nefeste.
"Victoria, al şunları."
Yavaşça elimi kadına doğru uzattım. Evet şu an elimde yaklaşık 2.5 milyon dolar tutuyordum. 2.5 MİLYON DOLAR.
"Kapının önündeki kahve Jeep'in anahtarı." dedi araba anahtarını göstererek.
"Telefonda numaram kayıtlı. Hepimizinki kayıtlı. Yani Chris'in ailesi olarak. Ha, bu arada, biraz geç oldu ama, ben Carol, Chris'in annesi." dedi yine yüzündeki o buruk gülüşle.
"Memnun oldum. Ben de Victoria, yani zaten tanıyorsunuz ama, kısaca Vic de diyebilirsiniz."
"Ah, tabii ki tanıyorum Vic. Ama yine de, ben
de memnun oldum." dedi. Uzattığı elini sıktım. Gülümseyerek konuşamaya başladım.
"Ha, bu arada unutmadan" Sehpaya uzanıp bir çift göz"Ha, bu arada unutmadan" Sehpaya uzanıp bir çift göz resmi aldı. "Ne olursa olsun, bu gözlere yaklaşma."
Tanrım, bunlar göz mü? Hayır bunlar gerçek olamaz. Olmamalı. Tamam, ben de renkli gözlüyüm ama bunlar hayatımda gördüğüm en güzel şeyler. Sağ kaşı çizik bir çift yeşil göz. Ama normal bir yeşil değil. Olamaz da zaten.
"B-bunlar kimin gözleri. Aman Tanrım."
"Çok güzeller değil mi?"
"Daha önce hiç görmediğim kadar."
Gülümsedi. "Sen de hepsi gibi düşünüyorsun. Gerçi ben de öyle düşünmüştüm."
"Hepsi? Ve... Ne?""Dinle, bu çocuk tehlikeli. Onunla takılan her kızın başına bir şey gelir. Okulda veya sokakta, onu nerede görürsen gör ona yaklaşma. O sana iyi gelmez. Kimseye gelmez. O çocuk lanetli."
Lanetli."Tamam ama, bu kim?"
"Bunu sana söyleyemem, ama heyecanlanma, büyük ihtimalle yarın tanışacaksın."
"Peki, anladım. Şey, sanırım artık gitmeliyim?" dedim sorarcasına.
"Eğer istersen tabii ki. Yoksa burada da kalabilirsin. Evine gitmek istersen de arabada konumu tanımlı zaten."
"Bir dakika, ev sadece benim mi? Yani ben birileriyle kalırım diye düşünmüştüm."
"Yani, o ev senin için tutuldu ama istersen burada da kalabilirsin."
"Çok teşekkür ederim ama sanırım evime gideceğim. Biraz dinlenmem gerekiyor."
"Evet evine." Gülümsedi. "Nasıl istersen. Hatta, evin yerini sana gösterebilirim, yani, seni götürmemi ister misin?""Çok sağolun. Navigasyonla bulurum." dedim ve gülümsedim. "O zaman, iyi akşamlar, Carol."
"Iyi akşamlar Victoria. Bir ihtiyacın olursa mutlaka ara." "Anlaştık, görüşürüz."
Eve vardığımda saat 18.54'tü. Aslında ev 15 dakikalık mesafedeydi, ama hem navigasyonun mükemmel yol tarifi, hem benim harika ilk navigasyon tecrübem hem de ilk defa yalnız başıma araba kullanmam aynı anda olunca bir saati geçen bir süre sonunda evime ulaşmayı başarmıştım.
Eve girer girmez kendimi koltuğa bıraktım. Telefonun internete bağlanmasıyla WhatsApp'tan 6 bildirim geldi.
Carol: Hey Victoria
Carol: Sana söylemeyi unuttum ama okula kaydın
çoktan yapıldı
Carol: Berklee College of Music
Carol: Google'dan aratırsan konum çıkar zaten
Carol: Sanırım çok konuştum, neyse sen dinlenemene bak
Carol: İyi akşamlar tatlımCarol: İyi akşamlar tatlım
Victoria: Çok sağol Carol, sana ne kadar teşekkür
etsem az
Victoria: Okulu da dert etme ben hallederim Victoria: İyi akşamlar
TANRIM NASIL BU KADAR SAKİNİM. KAYDIM BİR MÜZİK KOLEJİNE YAPILMIŞ. HEM DE EN ÜNLÜSÜNE. BERKLEE COLLEGE'E. BERKLEE. COLLEGE. OF. MUSIC'E. Evet sakinim.
Saate baktım. Henüz 19.28 olmasına rağmen çok yorgundum. Malikanemin içinde bir yatak odası buldum ve asıl odamı sonra aramaya karar vererek yatağa uzandım.
Saat 06.30'a alarm kurdum ve okulumu düşündüm. Pek de düşündüğüm söylenemez aslında. Uyku beni içine çekivermiş, ve düşünmeme izin vermemişti. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haunted Boy (Charlie Puth FanFic)
Fiksi PenggemarO sana iyi gelmez. Kimseye gelmez. O çocuk lanetli.