Uyandım ve yanımdaki kocaman boşluğu farkettim. Tabi, ne bekliyordum ki? Gitmişti. Dolmaması için gözlerimle bir savaşa girip tekrar uyumaya çalıştım. Lanet olası bir şekilde, bunun olacağını bildiğim halde hayal kırıklığına uğramıştım.
Kapının açılma sesini duyduğumda uyuyormuş gibi yaptım. Yatağın çöküşü ve o mükemmel koku. Gelmiş miydi? "Bana ne yapıyorsun sen?" diye fısıldadı ve nefesi boynumu gıdıkladı. "Kızları dalga konusu, kullan at tarzı gören birine nasıl yapıyorsun bunları? Neden umursuyorum ki seni? Lanet olsun Hande, bu histen nefret ediyorum." Sesi öfkeliydi ama benden çok kendine gibiydi.
Gideceğini düşünmüştüm ama beni şaşırtarak kollarını belime dolayarak başını saçıma gömdü. Kalbimin 9892858 kilometre hızla attığını duymaması için dua ediyordum. Şimdi uyanık olduğumu anlayacak ve bana kızacaktı. Role devam edip bir şeyler mırıldandım ve diğer tarafa döndüm. Başı saçımdan boynuma düştü ve nefesı boynumda dans etmeye başladı. Beni resmen delirtiyordu resmen.
Göz kapaklarıma oturan öküzler sayesinde ona sarılı bir şekilde uykuya çekildim.
-DAMLA'NIN AĞZINDAN-
Sabah yatağımda mutlu bir şekilde uyandım ve bugünün güzel geçeceğine dair sevinç nidaları attıktan sonra kahvaltı hazırlamak için aşağı indim. Gece uyuyakalanların bazıları gidiyordu. Kalanları da ben uyandırıp kahvaltıya kalıp kalmayacaklarını sordum ve nazikçe reddettiler. Onları uğurladıktan sonra mutfağa uçtum ve kahvaltıya giriştim. Şimdi; ben, Dila, Hande, Tuna ve Deniz miydik?
Gerçi Deniz ve Tuna'yı göremedim ama.. Belki de gitmişlerdir. Hazırladığım cupcake hamurunu kalıplara döküp fırına attım ve kızları uyandırmak için yukarı çıktım. Koridorun ortasında "KIZLARĞ!" diye böğürerek Hande'nin odasına daldım ve "Uyan! Kalk! Çabuk! Lan!" diye bağırıp ona baktım. Hala uyuyordu! Pes edip odadan çıktığımda aklıma gelen şeyle kaskatı kesildim. Koşarak odaya geri girdim ve çığlığı bastım.
İkisi de -dikkatinizi çekiyorum ikisi de çünkü Deniz hödüğü de burada- yerlerinden fırladığında bana şaşkınlıkla baktılar. Hande şoka girer gibi oldu ve bir anda hıçkırmaya başladı. Deniz de onu öyle görünce şoka girdi ve ona sarıldı. Sonra bana sinirle bakıp "Ne bok yemeye çığlık attın! diye bağırdı.
Ona meydan okuyarak ellerimi belime yerleştirdim ve tek kaşımı kaldırdım. " Asıl SİZ ne bok yemeye birlikte uyudunuz?" diye homurdandım ve aklıma ilişen şeyle gözlerimi kocaman açtım. " Arkadaşım hala bakire değil mi!!!!" diye ciyakladım. Deniz gözlerini devirdi. "Hayır, o aslında hamile. Sizden sakladık." Dehşetle çığlık attım ve üstüne atlayıp onu yumruklamaya başladım.
"Irz düşmanı! Ahlaksız herif! Yontulmamış odun!"
-HANDE'NİN AĞZINDAN-
Deniz'in "Hayır, o aslında hamile." demesinden sonra hıçkırığım kendiliğinden kesildi. Damla onu yumruklarken aralarına girmeye çalıştım ama ne derece başarılı oldum Allah bilir. "Damla vurmasana çocuğa'" diye homurdandığımda kaşlarını çattı ve parmağını bana doğru salladı. " Sen kes sesini!" Deniz üstünü düzeltip ona ters ters baktı. "Gerçekten hamile olsaydı bile sana ne? Babası buradayken sana ne Damla?" Dudağımı ısırdım çünkü Damla'yı çileden çıkarmayı başarıyordu.
Ve bir an bunun gerçek olduğunu hayal ettim. Ağzımdan bir kıkırdama kaçarken Damla bana deliymişim gibi baktı ama Deniz kaçamak bir sırıtışla bana bakıyordu. Yüzünü mıncırma isteğimi bastırmaya çalıştım. Damla homurdanarak odadan çıkınca ben de yataktan kalktım. Başım dönünce dolaba yaslandım ama Deniz fırlayarak yanıma geldi. "İyi misin?" "İyiyim."
Koridora çıktığımda " Siz proglamlandınız mı lan!" bağırtısı üzerine Dila'nın odasına koştum. Damla burnundan soluyarak Dila ve Tuna'ya bakıyordu. "Yine niye bağırıyorsun Damla?" dedim bıkkınca ve anında bana döndü. "Sarılarak uyumak yeni moda herhalde? Hadi bunlar sevgili. Siz?" Dila "NE!" diye bağırınca Damla ona başını salladı. "Odaya bir girdim bunlar sarmaş dolaş bir de o odun, Hande hamile diye şaka yaptı. Beyin fakiri." Ofladım. "Adı üstüne şaka."
Tuna ortamı yumuşatmak için "Kahvaltı mı etsek?" diye ortaya bir öneri atınca herkes başını salladı ama arkadan " Biz Hande'yle dışarıda yapacağız." diye bir ses duyunca başımı arkaya çevirdim. Deniz siyah pantolonu, siyah tişörtü, siyah ceketi ve siyah botlarıyla pervaza yaslanmıştı. Noluyor lan? "Benim niye haberim yok?" diye sordum tek kaşımı kaldırarak. İfadesizce "Şimdi oldu. Git giyin." diye kestirip attı ve ve odadan çıktı.
Tuna şaşkınlıkla "Ne oldu şimdi buna?" dedi. Omuz silkerek odadan çıkıp kendi odama gittim ve Deniz'i yatağımda uzanırken buldum. "Çıkarsan üstümü değiştireceğim." dedim iğneleyici bir tonda. Bana bakmadan "Çıkmazsam da değiştirebilirsin. Elin ayağın çalışıyor." dedi ve ıslık çalmaya başladı. Yumruklarımı sıkarak derin bir nefes aldım. Bu ani ruh hali değişikliğinin nedeni neydi şimdi?
"Komik değil, çıkar mısın odamdan?" dedim sertçe. Başını iki yana salladı. "Ben böyle iyiyim sağol." Kaşlarım sinirle çatıldı. "Seninle hiç bir yere gelmiyorum. Hemen odamdan çık. Hemen." Yerinden hızla kalkarak üstüme doğru geldi ve beni duvarla arasına aldı.
"Aşağıda bekliyorum."
Bu gerizekalı okul hayatı dışında kötü çocukluk mu yapıyor? Homurdanarak üstümü değiştirdim ve saçımı topladım.Telefonumu cebime atarak aşağı indiğimde Deniz beni beklemeden kapıdan çıktı ve arabaya bindi. Ocak doğumlu olduğu için 18 yaşını doldurmuştu ama ben eylülde doğduğum için daha reşit değildim!
Ön koltuğa sinirle binip kapıyı çarptığımda "Yavaş lan yavaş." diye kızdı. "Şu kötü çocuk hallerini bırakıp normale döner misin Deniz, böyle olmanı sevmiyorum." diyerek yüzümü buruşturdum. Ağlayacak gibiydim. "Harika. Bu halimi sevmediysen iyi çünkü sana beni sevme derken ciddiydim ve sen benden vazgeçene kadar böyle." Bu sefer engel olamadan gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamıştı. "Ağlama!" diye bağırdı. Başımı ondan tarafa çevirmedim.
"Hande, sana ağlama dedim." Sesi daha sakindi ama sinirliydi. Gözlerimi sildim. "Sen gerçekten aşkın ne olduğunu bilmiyorsun Deniz. Sırf böylesin diye seni sevmeyi bırakacağımı nasıl düşünürsün?" dedim çatlayan sesimle."Bırakacaksın, bırakmak zorundasın." "Neden hep ben bir şeyleri yapmak zorundayım! Ben sana beni sevmek zorundasın diyor muyum? Sen bana beni sevmeyi bırakmak zorundasın diyemezsin!" diye bağırdım. Hem sinirden hem üzüntüden kuduruyordum artık.
Ani bir frenle öne doğru uçtum. "Sen de gerçek Deniz'i bilmiyorsun. Seni sevsem ne olacağını sanıyorsun? Bu kadar iğrenç bir heriften ne bekliyorsun? Neden ben, daha masum birini bulamadın mı sevecek!" diye gürledi.
Gözyaşlarım yine bana savaş açmıştı. "Seni sevmeyi istemedim ben! Daha tanıştığımız ilk gün anlamıştım asla bana bakmayacağını, beni sevmeyeceğini.Senden uzak durmaya çalıştım ama bu lanet olası kalbim seni görmediğim her an acıyordu.isteyerek aşık olunmaz Deniz!" Kemerimi hızlıca çözerek arabadan indim ve yürümeye başladım.
Tabi o gerizekalı durur mu? Arkamdan geldi ve kolumu sertçe tutup kendine çevirdi. "Sadece sıradan bir kız olsaydın bunlara gerek olmayacaktı." diye fısıldadı. "Diğer kızlar gibi umrumda olmasaydın olmaz mıydı?" diye devam etti.
Ne demeye çalışıyordu? "Deniz sen ne diyorsun?" sesim ağlamaktan kısılmıştı. "Hiç hissetmediğim şeyleri bana hissettirmenden nefret ediyorum diyorum!" diye bağırdı. Ağlasam mı gülsem mi şaşırmıştım. "Gördün mü? İstemediğin şeyler hissettiriyor sana." diye fısıldadım ve elimi kalbinin üstüne koydum.
Bakışları yumuşadı ve dudakları yukarı kıvrıldı. "Bende kalp yok Hande. Bunu en iyi sen bilirsin." Kaşlarımı çattım. "Kıçından mı hissediyorsun o zaman?" Kahkahayı patlatarak başını salladı. "Aynen öyle." Aptal.
Selaam, duygusal olmayı amaçlayan ama beceremeyen yazarınız is here. Deniz gerçekte de bu kadar kalpsiz belirteyim. Beni delirtiyor -.- Neysee iyi okumalaar <3

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz Problemi
ЮморHavuz problemlerini de çözemiyordu Deniz'i de.Öyleyse, o bir Deniz Problemi miydi?