-DAMLA'NIN AĞZINDAN-
Sabah sabah bu zombi tipimle yine okula gidiyordum.Yine. Dila ve Hande erkenden kalkıp gitmişler ulan insan bizi de uyandırır be.The Walking Dead havasında yürürken birine çarptım. Biri olduğundan emin değilim çünkü duvar gibi mübarek. Kolumun acısıyla yüzümü buruşturarak "Özür dilerim." dedim ve başımı kaldırıp karşımdaki afete baktım.
"Önüne baksana sen. Allah iki göz vermiş." dedi sinirle. Kaşlarımı çattım. "Ne uzatıyorsun be." Yanından sıyrılıp sınıfa ilerledim. Dila'nın yanında Hande değil de Tuna oturuyordu. Sırıtarak Dila'ya göz kırptım. "Satışa geçmişsin." Bana dudağını büzerek başıyla Tuna'yı işaret etti. Aha anladım. Tuna eniştemiz ısrar etmiş.
Gülerek yerime oturdum. Ben hep tek otururdum. prensip meselesi. Deniz sülalesi raad bir şekilde sınıfa girdi ve yerine oturup Tuna'ya doğru döndü. "Sattın mı lan beni? Defol gözüm görmesin Tuna. Hiiç bana öyle bakma.Sie ordan." Tuna gözlerini devirdi ve önüne döndü. Elindeki kahveyle Hande yavaş adımlarla sınıfa girdiğinde Deniz'le göz göze geldiler ama bakışlarını kaçırıp yanıma oturdu. Dün eve geldiklerinde yani Deniz onu getirdiğinde dağılmıştı.
Deniz'in adını sayıklayarak ağladı sonra güldü. Anlayacağınız sarhoştu. Deniz odunu da onu bırakıp hemen gitmişti zaten. Neyse. Gözlerinin altı ağlamaktan ve uykusuzluktan şişmişti. "Beni niye sıramdan attınız ki?" diye kızmaya çalıştı ama sesi çok yorgun geliyordu.Tuna yarım ağız sırıtarak "Damla da prensip olarak tek oturduğuna göre Deniz'le oturacaksın güzelim." dediğinde sinirle kaşlarını çattı. "Hayatta olmaz." Dila onu kışkırtınca Hande küfrederek yanımdan kalktı ve öfkeyle Deniz'in yanına oturdu. O, Deniz'e bakmıyordu ama Deniz'in gözleri onda sabitlenmişti. Zil çaldığında hoca sınıfa bir çocuk- HEY BU O! "Evet çocuklar yeni arkadaşınızla tanışın." Çocuk " Ben Ulaş Aras, İzmir'den buraya taşındık." dedi ve gözleri beni buldu.
Hoca boş bir yere oturmasını söyleyince yanıma yürüdü. "Oturabilir miyim?" dediğinde ben "Hayır." dedim ama aynı anda Hande ve Dila "Evet eveeet." diye cırladılar. "Ama-" diyecek oldum ama Dila kolumu cimcikledi. Pes ederek "Pekala." dedim ve çantamı çektim. Sınıfın uyuzu Tuğçe "Yaa benim yanıma otursaydın yaa." diyince Ulaş "Yok burası iyi." dedi ve hızla yanıma oturdu. Ona bakmadım ve defterime bir şeyler karalamaya devam ettim. "Asi kızımızın adı ne?" diye sırıtınca sinirlerim tepeme çıktı.
"Sanane." diye tersledim onu. Dila arkadan cıkladı. "Damla, iyi davransana çocuğa." Ulaş kaşlarını kaldırdı. "Demek adın Damla. Memnun oldum Damla." Öylesine başımı salladım. "Ben de." "Hani ben yeniyim ya okulu gezdirirsin artık?" dediğinde kaşlarımı çattım. "Bak oğlum, belanı arama git gez işte." Tuğçe yine arkadan atlayınca Ulaş onu geçiştirdi. Allahım neydi günahım?
-HANDE'NİN AĞZINDAN-
Biyoloji hocası performans ödevlerini dağıttı ve SIRA arkadaşlarımızla yapacağımızı söyledi. Yok artık. Damla anında itiraz etti ben ise sadece kaşlarımı çattım. Ders anlatmaya geçtiğinde de dinlemedim. Zil çalınca hızla tuvalete gitmek için sınıftan çıktım. Bütün ders Deniz'in parfümü yüzünden kendimden geçecek gibi olmuştum. Bu kadar harika kokmak zorunda mıydı? Bir kızın kolumu tutmasıyla olduğum yerde durdum. "Şey, ben yeniyim de müdürün odasını bulamıyorum. Yardım eder misin?" dedi utangaçça. Gülümsedim. "Tabii ki." Beraber yürürken biraz konuştuk. Adının Feyza olduğunu öğrendim. Çok güzel ve bu benim kıskanmama yol açtı. O da sayısal ve son sınıfmış yani aynı sınıftayız.
Müdürün kapısını tıklattım ve kapıyı araladım. "Gelin bakalım." Feyza'yı göstererek "Hocam arkadaş yeniymiş de." dedim ve Feyza içeri girince kapıyı kapattım. Dil sınıfından Kaan alayla gülerek bana doğru geldi. "O kız kimdi?" "Sanane Kaan, işine bak." Başını iki yana salladı ve sırıtıı. "İstediğimi alana kadar burada bekleyeceğimi biliyorsun. " Piç. "Adı Feyza, oldu mu?" Kahkaha attı. "Oldu güzelim.Tanışmak isterim." "İşine bak dediğimi hatırlıyorum." Ellerini iki yana açarak sırıttı. "Uu. Tamam sakin bebek gidiyorum." Siktir ol git. Feyza'yla sınıfa girdiğimizde o Can'ın yanına oturdu ben de yerime. Deniz önündeki kağıda bir şeyler yazdı ve kağıdı sertçe önüme koydu.
"O Kaan denen göt lalesi niye yanına geldi?"
Kaşlarımı çatarak tekrar okudum. Puhaha. Göt lalesi mi? Puhahaha. Kağıdın arkasını çevirip " Sanane. İyice kötü çocuk moduna girdin he." yazdım ve önüne ittirdim. Elini yumruk yaptı ve sinirle bana baktı. "Onun boynunu kırarım. Yavşak yavşak sırıtıyor bir de lan.Bütün dilciler böyle yavşaksa işimiz var ohoo."
"Kıskanç" diye homurdandım ve bana dehşetle baktı.
"Ne kıskancı lan, sie."
"Kıskançsın Kayhan."
"Değilim."
"Öylesin."
"Sana bir şey derdim de dua et kızsın."
" K-I-S-K-A-N-Ç."
"Hande. Ses tellerini sikerim.Sus."
"OHA CAMIŞ."
Sinsice sırıtıp önüne döndü. Ay hayvan ya.Iyk. Homurdanarak Tuna'ya döndüm. "Ben bu iğrenç sapığın yanında oturmak zorunda mıyım ya?" diye sızlandım ama Tuna sırıtmaktan başka bir halt yapmadı. "Aynen öyle canım." Dişlerimi sıkarak sıradan kalktım. Ben sınıftan çıkarken nöbetçi öğrenci müzik yarışmasının duyurusunu yapıyordu.
Arka bahçeye çıkıp denize bakan banklardan birine oturdum. Hayır abi, ses tellerimden ne istiyor? Töbe yav. Telefonumu çıkarıp O'nun resimlerine bakmaya başladım. Dışarıdan bakıldığında çok masum çok saf görünse de tam bir şerefsizdi. PUHAHA. Ben hep okulun en havalı en yakışıklı en tehlikeli çocuğuna aşık olmak isterdim çünkü I LOVE EKŞIN. Ama gidip seve seve bir zalımın oğlunu sevdim. Heyt bee.
Normalde böyle sessizce oturup manzarayı izleyerek tribe giren kezolardan değilim ama götün birine aşık olunca tabi. KENDİMİ BEST KEZO EVER İLAN EDİYORUM. Arkamda gelen öksürük sesiyle arkama döndüm. "He kötü çocuk bozuntusu. Ne var yine?" "Gülmedim." dedi ama sonra hunharca kahkaha attı. "Konu neydi?" diye sorduğumda "Hala keman çalıyor musun?" dedi. Ne alaka la? "Uzun zamandır çalmıyorum niye sordun?" "Şey, müzik yarışmasına adımızı yazdılar." diye dudağını ısırdı. "Bana sormadan? Deşerim lan onları." deyip ayağa kalktım ve yürümeye baş-LAMADIM. Yine kolumdan tuttu. "Sildiririz problem değil. " "Konu o değil Deniz. İnsan olan bir sorar. Kİ bence insan olan soracağı için bu fikir kesinlikle senden çıktı."
Deniz'in gözleri kocaman oldu. "Ne? Hay- Yok ya valla." Ona 'inanmadım seni bitch' bakışımdan atınca sustu. "Neyse ne. Sen ne çalacaksın? Yoksa odun niyetine mi durmayı planlıyorsun orada?" "Sınıfta ses tellerinle ilgili söylediğim şeyi hatırlıyor musun? Şuanda çok cazip geldi."
Çığlık atıp ondan kaçtım. "Ay host!" Sırıtarak üstüme gelmeye başladı. Sırtım duvara çarpınca kalakaldım."Piyano çalacağım. Böyle." dedi ve parmaklarını koluma koyarak piyano çalarmış gibi yaptı. Eriyom ha. "O piyano senin göt-" sözümü kesen şey boynumda gezinen dudakları oldu. Kalbim atmayı durdurmakla fazla atmak arasında sıkışmış gibiydi. "İkimizin de bel altı planları olduğuna göre.Imm.." Köprücük kemiğimin üstünden öptüğünde dudaklarımı dişledim.
Geri çekildi ve sırıttı. "Hadi yürü sınıfa.Hemen." Sonra beni taklit etti. "Yoksa odun niyetine mi durmayı planlıyorsun orada?" Kıkırdadım çünkü çok tatlıydı. Ama odundu.
Ders müzik! Sınıfça müzik odasına gittik ve hocamız yarışmaya katılacakları yanına çağırdı. Ulaş da gelince şaşırdım. O da mı katılıyordu? Selim hoca bize çalacağımız şarkıyı sorunca "Oxford Suit 1st Movement?" diye bir öneride bulundum ve Deniz olur anlamında başını salladı. Lan. Bu kültürsüz keko bu şarkıyı nereden biliyordu? Hoca bizi çalışmamız için odanın sonundaki piyanonun ve kemanın olduğu yere yolladı. Deniz ellerini piyanonun tuşlarında gezdirirken bana bir bakış attı. "Ed Alleyne Johson sever misin?"
Mutlulukla başımı salladım. O adam muhteşemdi. "Çok severim.Çok." Başını salladı ve kendi kendine bir şeyler mırıldanmaya başladı. Tabi ki duyabiliyordum. " Beni daha çok seviyorsun ama değil mi?"
Merhabalaaaar! Oxford Suit 1st Movement benim en sevdiğim şarkılardan biri diyebilirim ama sözsüz :) Herneysee. Çok uzun olmadı bölüm ama bitmesi gereken yerde bittiii. İyi okumalaar xx
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz Problemi
HumorHavuz problemlerini de çözemiyordu Deniz'i de.Öyleyse, o bir Deniz Problemi miydi?