5| Pabucumun Kötü Çocuğu

190 16 9
                                    

Attığı kahkahanın sebebi söylediğim şeyin komik olması değil az sonra sinirleneceğinin sinyalini veren bir kahkahaydı.

Ay mal.

Öyle oldu da.Saniyeler sonra ciddileşti. "Hadi gidiyoruz."  Olduğum yerde durmaya devam ettim. "İştahımı kaçır sonra 'hadi gidiyoruz' Sen istiyorsan git tıkın.Ben gelmiyorum."  Onun aksi yönünde ilerlemeye başladığımda bıkkın sesini duydum.

"Sana sorduğumu hatırlamıyorum ama? Bin şu arabaya."

Hah bu aptal kendini ne sanıyordu? Ona döndüm ve hızla üstüne ilerleyip onu göğsünden ittirdim. "Hiç iyi yapamıyorsun. Pabucumun kötü çocuğu." Havalı havalı yürümeye başladığımı söylemek isterdim ama maalesef başlamadım.

Çünkü, Deniz beni tuttuğu gibi arabaya fırlattı. Ciddiyim fırlattı. Fiyuu diye uçtum ön koltuğa. Sinsice sırıttı ve sürücü koltuğuna geçerek arabayı çalıştırdı. "Türk filmi çekmiyoruz burada bay ben kötü çocuğum ho ho ho." diye homurdandım ama o sadece daha fazla güldü.

Beni getirdiği yer, orman kenarında küçük bir restorandı. İçeri girdiğimizde orta yaşlarda şişko bir kadın gülerek bize doğru geldi. "Deniz! Ah oğlum ne zamandır gelmiyorsun, özlettin kendini."  diyerek Deniz'e sarıldı. 

Sakin ol Hande. O sadece şişko, kısa boylu bir KADIN. Ona sarılması önemli değ- NASIL DEĞİL. Deniz kaşlarımın çatıldığını görünce güldü. "Dilek teyze, bu Hande." diye beni gösterdi ve kadın gülümseyerek bana da sarıldı. "Merhaba canım." Sarılışına karşılık verdim ama şişko olduğu için aramızda boğaz köprüsü kadar mesafe kalmıştı. "Merhaba."  Benden ayrılıp bizi arkadaki masalardan birine götürdü.

Arka bahçedeki sulu alanı görüyordu. Ördekler, su içen kuşlar falan vardı. Deniz kahvaltılık bir şeyler istedi ve bana döndü. "Beğendin mi?" Sorusunu görmezden geldim. "Senden vazgeçmemi isteyip beni başbaşa kahvaltıya getirmek?" diye mırıldandım. "Sorumun cevabı bu değildi." dedi kaşlarını çatarak. Tam suratının ortasına bir yumruğu hakediyordu ama lanet olsun ki ben ona kıyamazdım. 

Ateş saçan gözlerimi ona diktim. "Beğendim evet. Ama bu tavırlarını beğenmedim. Kendimden vazgeçireyim derken iğrendirme de. Çünkü gerçekten iğrenmeye başladım Deniz." Bir şey demedi.  Televizyonda Teoman'dan bir şarkı çıktığında gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.

"Neden beni sevmiyorsun Deniz?" dedim bir anda. Sorum karşısında afallasa da toparladı. "Bunu cevaplamayacağım." Kadın masayı donattığında "Yemeğini ye." diye mırıldandı ve konuyu kapattı.      Neden bu kadar zordu? Ona ulaşmak neden bu kadar zordu? Hiçbir şey anlatmıyordu. Tuna'ya bile anlatmadığı şeyler olduğunu biliyorum.

İştahım olmasa da bir şeyler yedim ve kalktık. Deniz arabayı çalıştırırken ben de radyoyu açtım. Çıkan şarkıyı bilmiyordum ama Deniz eşlik etmeye başladığında şaşışarak ona baktım. Bir erkeğe göre ince olan sesi kalbimi hızlandırmıştı.

"Sesin çok güzel." diye fısıldadım ama duymuştu. "Bana hayran olmayı kesmelisin güzelim." dedi alayla. O çok kıymetli poposu yerçekimine meydan okumaya başlamıştı yine. Aptal. "Sesinin güzel olduğunu söylemenin neresi hayranlık Deniz?" Sabır diler gibi yukarı baktım. O ise başını iki yana sallayarak gülmeye devam etti. Sabah sabah sinirlerimi alt üst etmişti resmen. Bravo Kayhan. Bravo.

Araba evin önünde durduğunda bana dönmeden "Tuna evdeyse çağır." dedi. Bu muydu yani? Cidden mi? İnsan bir hoşçakal falan der. Tabi camış olmak bunu gerektirir. "İyi." dedim somurtarak ve arabadan inip kapıya yürüdüm.

Deniz ProblemiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin