7| Çok Aşık.

179 18 2
                                    

Bölüm Şarkıları: Oxford Suite Part 1 - Ed Alleyne Johnson

                               Çok Aşık - Pinhani (Multimedya)

-Yarışma Günü-

-DAMLA'NIN AĞZINDAN-

Hande ve Deniz hıyarı sahneye çıktılar ve mükemmel bir performans ortaya çıkardılar. Hande'nin bu kadar güzel keman çaldığını biliyordum ama Deniz hödüğü nasıl bu kadar iyi piyano çalıyordu? Demek ki kekolar da piyano çalabiliyormuş. Yaklaşık beş dakika sonra şarkı bitti ve ikisi de derin bir nefes alıp gülümseyerek bize baktılar. 

Onları deli gibi alkışlarken sunucu kız Ulaş'ın adını anons etti ve benim ağzım açık kaldı. Neden bu kadar çok gerildiğime anlam veremiyordum.  Elinde gitarıyla ve suratında gülümsemesiyle sahneye çıktı. Sandalyeye oturup gitarını kucağına yerleştirdi ve mikrofonu hizaladı. Bir an sonra gözleri gözlerime kilitlendi ve başladı.

"Her şeyi silip atmak, yok saymak, unutmak var.

İntikam çok sinsice, aşkın kucağında saklanır yakar.

İçimdeki kötü fısıldar, acıt acıtabildiğin kadar.

Acıt acıtabildiğin kadar.

Ben insan değilmişim, mutlu edemezmişim seni.

Zamansız gidermişim, yarım bırakırmışım.

Sonları hiç sevmezmişim.

Ama ben çok, çok, çok aşığım aşığım sana."

Biraz durdu ve parmakları son kez gitarın tellerinde gezindi.

"Ama ben çok aşığım sana."

Şarkıyı bitirdiğinde gözleri hala benimkilerdeydi. Herkes delicesine alkışlarken ben hareket dahi edemiyordum.

-DENİZ'İN AĞZINDAN-

Vay amına koyayım ya, Ulaş'a bak sen. Resmen Damla'ya ilan-ı aşk etti. Aşka bak aşka. Tabi Hande'nin gözleri doldu, iç çekip durdu. Benim de böyle bir şey yaptığımın hayalini kurduğuna kalıbımı basarım. Normal Deniz yavaş yavaş değişiyordu. Normal dediğim de 'amaaan koy göte gitsin yalan dünyaağ' diyen Deniz yani. Çıkan yarışmacılardan birinin söylediği şarkı Hande'yi gülümsetmişti ve onu izleyerek gülümsediğime inanamıyordum.

Tam yanımda oturuyordu ve içimdeki aşk çocuğu Peeta ona sarılmamı söylüyordu. İç geçirerek kolumu omzuna doladım ve kendime çektim. Gözleri pörtledi ama bir şey söylemeden başını omzuma yasladı. Bir süre sonra nefes alışverişi düzene girince eğilip yüzüne baktım. Uyumuştu. Yüzüme aptal bir gülümseme yayıldı. Performanslar bitip oylamaya geçildiğinde Hande'yi uyandırmaya çalıştım. "Hm-mm" diye mızmızlandı ama yanağını okşadığımda yerinden fırladı.

Kaşlarını çattığında çok tatlı olduğunu söylemiş miydim? Ulaş'la başa baş gidiyorduk ve samimi söylüyorum onun kazanmasını istiyorum. Sonuçta çocuk ilan-ı aşk etti yahu. Ve kazandı da !

Damla bir anda çığlık atıp el çırptığında Hande'yle gülmeye başladık. Ulaş sahneye çıkıp teşekkür etti bla bla. Sonra ikinci olarak bizi çağırdılar. Hande uykusuzluktan ölüyordu.

"Ayy, şey çok özür dilerim. Zombi gibi görünüyorum değil mi? İyi uyuyamadım da. Neyse hepinize teşekkür ederiiiz." Herkes onun bu ciddi olmasını umduğu ama aslında olmaya konuşmasına kıkırdadı. Sahneden inerken Hande esnedi ve tökezledi.  Onu yakaladım ama bu sefer bana sarılıp uyumaya çalıştı. Anlaşıldı.

Çocukları bulup Hande'yi eve götüreceğimi söyledim ve onu kucağıma alıp okuldan çıktım ve otoparka ilerleyip arabama bıraktım. Çantasından evin anahtarını alıp elimde tutarak arabayı çalıştırdım.

Eve geldiğimizde kapımı yavaşça açtım ve önden dolanarak Hande'nin kapısını da açarak onu tekrar kucağıma alıp eve yürüdüm. Zar zor kapıyı açıp içeri girdikten sonra uçan tekmeyle kapattım ve hunharca güldüm. 

Hande'yi yatağına yatırmış gidiyordum ki "Gitme." diye mırıldandığını duydum. Ulan ses qes ve uyu be kadın. Bırakıp gidemiyorum da zaten. Duygularıma söverek ceketimi çıkarıp sandalyeye bıraktım ve yanına uzandım.  Şu salak elbiseyle nasıl uyumayı düşünüyordu acaba? 

"Hande kalk üstünü değiştir hadi. Bunlarla uyuyamazsın." dedim ama beni duyduğundan şüphe ediyorum. Yavaşça doğrulup pijamalarını alarak banyoya girince şaşırdım.

Çıktığında saçı dağınık topuzdu ve pijamaları üstündeydi. Gözleri kapalı bir şekilde yürüdü ve yanıma yığılıp kollarımın arasında kıvrıldı. Yorganı üstümüze doğru çekerek başımı saçlarına gömdüm ve yoğun elma kokusuyla gözlerimi kırpıştırdım. Bu kız beni değiştiriyordu.  Uykumun olmaması beni Hande'nin telefonunu karıştırmaya iterken komodinden hızlıca elime aldım ve kilit denemelerime başladım.

1907? Klasik.

1453? Ne alaka lan.

1919? He Atatürk'le beraber Samsun'a çıktılar zaten.

Aklıma kendi doğum tarihim gelince hızlıca girdim ve ana ekran açıldı. Ne yani? Doğum günüm müydü şifresi? Ahey ahey. Resimlerden başladım ilk başlarda Dila ve Damla'yla çektikleri vardı. Aşağı doğru inince kendi resimlerimle karşılaştım.

6.sınıftaki boğaz turu.

7.sınıftaki basketbol turnuvası.

8.sınıftaki tiyatro gösterim. 

Lisenin başından bugüne kadar olan bir sürü resmim.

Bunları hangi ara çekmişti? ve NEDEN?

Neden beni bu kadar çok seviyordu ki?  En aşağı indiğimde komik surat ifadeleri yaptığı resimleri gördüm ve gülmeye başladım. Böyle delidolu bir kızı ne hale getiriyordum ben? Aptal Deniz. Aptal.

Telefonu yerine bırakıp ona biraz daha sarıldım ve uykunun gelip beni almasını bekledim.

Sikerim bu ne ya romantik erkek oldum iyice. BEN DENİZ KAYHAN'IM BEN ODUNLUĞUMLA ÜN SALMIŞ BİR ADAMIM ULAN. SİKERİM ROMANTİZMİNİZİ. Ben gidiyorum hadi eyv.

Merhabalaaar xx Saçma bir Deniz Problemi bölümüyle karşınızdayım :( Lafı uzatmıyoruum ve kendi kıçıma tekmeyi basıp gidiyorum :D İyi okumalaar!

Deniz ProblemiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin