Masal'ın Ağzından
Hayır yani normal ajanlar Ateş bölgesine şehirden girer, ormandan girer, hatta bazıları kapıdan bile girer, fakat ben tarladan giriyorum! Bu ne biçim ajanlık yahu? Bir de Su lideri benim eniştem! Hah! Enişteye bak, tarlaya atadı beni bildiğin!
Bir kaç çiftçi bana dik dik bakmıştı. Evet bende çiftçi gibi giyinmiştim. Paçalı don ve uzun hani yukarıya baksan sapını göreceğiniz şapkadan takmıştım. Ama yaşları benden büyüktü ve bundan sebep bana baktıklarına emindim. Ha birde iş yapmıyor sadece elime kakalanan poşete ara sıra domates, biber filan atıyordum. Üstüne yumurta kırsam melemen yapılacak bir poşetti.
Sınıra gelince karşıma çıkan duvarla biraz bekledim. Etrafta kimsecikler yoktu çünkü tam duvarın önündeydim işte şimdi macera başlıyordu. Paçalı donum ile!
Kollarımı sıvayıp çuvalı tutturacak bir yer aradım. Çıkık bir demir parçasına geçirip sağlamlığını test ettim. Sağ elimle çuvalı tutarken sol elimle duvarın çıkık demirlerinden birine tutundum. Bir kaç metre yukarı çıkmam yeterliydi. Tarlanın duvarı yüksek değildi. Bu benim oldukça işime yarardı.
Duvarın en üstüne gelince etrafa bakındım. Bingo! Etrafta kimse gözükmüyordu. Zaten ağaçlarda beni gizliyordu. En yakın ağacın dalına tutundum. Kesinlikle ağaçtan inmek duvardan atlamaktan iyiydi.
Bir kaç dal kesiği ile aşağı inmiş ve Ateş bölgesine giriş yapmıştım. Etrafta çok kişi olmamasıyla birlikte uzaktan sesler geliyordu. Bir kaç bölge arabasının renkleri patlıyordu uzaktan. " Yoksa... " Düşünmeme fırsat bulmadan bir bölge arabası daha geçti uzaktan. Evet çiftliklerin kontrol gününde ajanlık yapıyordum!
Geri gitmeyi düşünmedim değil. Ama elim kolum boş gitmek bana göre değildi. İlk önce arabaların en uzak olduğu bölgeyi gözümde kestirdim. Ardından uzun ağaçların olduğu bölge ile aklımdan bir harita çıkardım. Koşmak dikkat çekecekti. Bundan sebep yavaş ve emin adımlarla yürümeyi tercih ettim. Fakat işe yaramadı.
Ben bir beceriksizim! Daha 3. adımımı atmadan yakalandım mı?!
" Çiftçiler için fazla uzak bölgedesiniz. Ne işiniz var burada. " Sesi tok ve kendinden emin olan adamın yakışıklılığında kaybolacaktım. Ateş'te böyleler var mıydı be?!
" Sadece gereksinimi tamamlamak için uzaklaştım. " Ezberlediğim bahane cümlelerinden birini attım ortaya.
" Hangi gereksinim? Tuvalet gibi bir şey mi, yoksa bilgi mi? " Kalbimin atışını dışarı yansıtmamaya çalıştım. Sanırım bugün öleceğim.
" Dediğinizi anlamadım efendim. Sadece tuvaletimi yapmak için uzaklaştım. "
" Çuvalınızla mı? "
" Bilirsiniz, diğer çiftçiler kendi marifeti gibi çuvalları çalarlar. Küçük bir parça daha toplamıştım. Yanımda almanın iyi olacağını düşü- "
" Daha fazla bahanenizi dinlemeyeceğim. Lütfen kendi bölgenize dönün. Yakalanmanız üzerine işkenceden ölüme dair her şiddeti görebilirsiniz. " dediklerini kafamın içinde tartıp ağzımdan "Hıh?" diye bir ses çıkardım.
" Zaten şuan yakalanmadım mı? "
" Şanslısın. Güzel kızlara zaafı olan bir asker ile karşılaştın. " dediği ile kahkaha attım. Ve şaşkınlığımı tek bir cümle ile açıklayabildim.
" Deli misin? "
" Belki. Kaçmak için iyi bir fırsat. Ölmek istemiyorsan kaç. " etrafına baktı ve birilerinin olup olmadığına baktı.
" Bilgi almadan kaçmak benim felsefeme uymaz. "
" Pekala küçük hanım. Size bir bilgi vereyim. Ateş berbat bir yer. Buraya düşersen ya ölürsün ya da köpek olursun. " dediği ile bu yakışıklı çocuğun buranın köpeği olduğunu anladım.
" Bunu zaten biliyorum. Bana düzgün bir bilgi verin. "
" İnatçısın. Tamam o zaman. Bir silah yapılıyor. Bu ülkeyi yıkıp dışarı açılmayı planlıyorlar. Tarih gibi bir bilgi bilmiyorum. " Arkadan birinin sesi gelince kolumdan tutup bir ağaca yasladı bedenimi. Şaşkınca ona bakıyordum. Ateş'te olmayı istemediği her halinden belliydi. " Kaçsan iyi olur küçük hanım. Bu kadar bilgi yetmezse bir daha ki seferde burada buluşabiliriz. "
" Bilgi verecekseniz ve bunlar işime yarayacaksa bana uyar. "
" Güzel. İsmim Ayaz. "
" Masal. "
Adamlardan bir ses daha duyuldu. Toplanma vakti gibi bir şey dediler.
" Güzel isim. Masal Hanım 10 dakika burada bekle ve sonra atladığın o duvardan tekrar atla. Ve Berk'e şunu ilet. Ölüm Oyunu'nda Almira'nın işi zor olacak. "
" Ne olacak Almira'ya?! " Yükselen sesimle ağzımı kapadı. Bedenlerimiz oldukça yakındı.
" Demek tanıyorsun. "
" En yakınım sayılır. "
" Pekala, abisi ile karşı karşıya çıkacak. Ona bol şans dilerim. Gitmem gerek Masal Hanım. " dedi ve koşarak uzaklaştı yanımdan.
Almira abisini mi öldürecek? Ya da tam tersi. Abisi onu öldürecek. 10 dakika beklemeyi geç 2 dakika bile olduğum yerde duramayıp hızla duvarların olduğu bölüme koştum. Çuvalı siktir edip kendi başıma tırmandım ve direk yere atladım. Güvendeydim. Fakat Almira için aynısını söyleyemezdim.
Ölüm Oyunu her yıl yaşları 20 olan kişiler arasında gerçekleşir. Su ve Ateş katılacak kişileri 3'er gruba ayırır ardından o gruplar birbirleri ile ölümüne savaşırlar. Gerçekten ölümden söz ediyorum. Takımlardan birinin tüm yarışmacıları ölene kadar oyun devam eder.
Su, bu saçma oyunu oynamamak için elinden geleni yapıyordu. Fakat Ateş'in tehditleri durmak bilmiyordu.
Ve şimdi Almira ile abisi karşı karşıya olacaktı.
∆∆∆∆
Üsse geldiğimde hızla yatakhaneye çıktım. Bizim odanın boş olduğunu görünce hızla Berk'in odasına koştum. Kapıyı çalmadan girilmesini hiç sevmezdi fakat umursamadan odaya daldım.
" Hey, kapıyı ça- "
" Berk! Ateş Almira ile Arda'yı karşı karşıya getirmeyi planlıyor! "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Oyunu
Rastgele3. Dünya Savaşından sonra dünya yaşınılmayacak hale gelmişti. Atalarımız en azından yaşayanların hayatına devam etmesi için Türkiye'yi dört duvar haline getirdi. Eskisi gibi teknoloji yok hayatımızda. Ama hala yeterince var olduğunu düşünüyorum. Ata...