2.Bölüm Av Mevsimi

65.6K 1K 60
                                    

Merhabalar❤️

Kış Masalı hikayemizin 2. bölümü sizlerle. Multimedyada Teoman Çoban Yıldızı var dinleyerek okumanızı tavsiye ediyorum.❤️

Yarım bıraktığı çayını, yanan yerin üzerine döküp söndürdü. Az önce oturduğu koltukta haberi izlemenin heyecanıyla unuttuğu sigara, yanıp küllükten düşünce için için koltuğu yakmıştı. Sesini sonuna kadar açtığı televizyonu kapatıp ağlamaklı bir ifadeyle koltuğa baktı.


Bir bu eksikti! O Kerem denilen herifin haberini izlerken olmuştu! Hepsi onun yüzündendi! Kendine gelip ellerini beline koyarak derin bir nefes aldı. Bir şey olmamıştı sakin olacaktı, sakin... Sakarlığını başkasına mâl etmekten başka bir şey değildi yaptığı!

Koltuğu tekrar kontrol edip yanığın üzerindeki çay lekesini görünce deterjan ve bez getirip koltuğu silmeye başladı. Sakardı işte! Hem sakar hem unutkan hem dalgın. Ve sonuç olarak cezasını böyle çekiyordu!

Bezi ve deterjanı götürüp salona tekrar geldiğinde kaçamak gözlerle koltuğa bakıp tekrar masaya geçti. Laptop'ı açıp az önce araştırdığı adam hakkında yazılanları okumaya başladı. Bu adamın dışarı yansıttığı dışında nasıl biri olduğunu merak ediyordu. Hakkındaki yazılanları okurken, Kerem Sarper'in bir röportajı olduğunu görünce dikkatini oraya verdi. Geçen yıl aldığı bir ödül sonrası ayaküstü mini röportajdı ve hemen okumaya başladı.



Onun ağzından kendisiyle ilgili şeyleri okurken sıkıldığı yüzünden belli oluyordu. Aldığı ödülün ekip çalışmasından dolayı olduğundan, geceleri tek başına dolaşmayı sevdiğinden, spor yaptığından ve en çok sevdiği, dinlendiği ânın, tek başına sakin bir yerde, yemek yemek olduğunu söylemişti.

Röportajı okuduktan sonra hayal kırıklığına uğramış bir halde ekrana bakıp kaldı. Bu okuduklarından bir şey çıkmazdı ki. Elini alnına koyup ekrana bakarken röportajı yapan gazetecinin adını görünce yerinde doğruldu. Röportajı yapan kişi en yakın arkadaşlarından biriydi. Okuduğu röportaj bir işe yaramasa da en azından bir adım atmıştı.


Laptop'ı kapatıp odasına çıkarken rahatladığını hissetti. En azından avını kesin belirlemişti. Çok olmasa da elinde bir şeyler vardı. Gerisi artık tamamen kendi tecrübesine kalmıştı. Geceliğini giyip yatağına uzandı. Ellerini ensesinin altına koyup tavana bakarken nereden başlayacağını düşünüyordu. Düşündükçe, dönüp dolaşıp aynı yere geliyordu ve en güzeli akışına bırakmak olacaktı. Sağ tarafına dönüp gözlerini kapatırken her gece söylediği o söz döküldü dudaklarından.

"İyi geceler Hande."


***

Sonbahar güneşi, feri sönmüş ışıklarını yaymaya çalışıyordu İstanbul'un üzerine. Güneş, bulutların arasından bir görünüp bir kayboluyor, baharın sonunun yaşandığı artık belli oluyordu. Hande, derin uykusundan telefonunun çalmasıyla kıpırdanıp uyandı. Hâlâ açılmamış puslu gözlerle ekrana bakarken arayan kişiyi görünce gözlerini kapattı. Dün uyanmasa da o uyandıracaktı. Bugün uyumuştu ama o dünkü yaptığı göreviymiş gibi bugün de uyandırıyordu! Telefon ısrarla çalarken sinirleri de ısrarla taşıyordu! Bugün onun randevusu vardı ve kesin bir aksilik çıkmıştı! İçinden sabır dileyerek telefonu açtı.


"Geçerli bir mazeretin vardır umarım. Çünkü bugün öğleye kadar uyumayı düşünüyordum!"


Damla'nın sesini duyunca sırtüstü yatıp gözlerini kıstı, çünkü, Damla bu konuşmasına karşılık sitem edeceği yerde o kadar güzel konuşuyordu ki...


"KIŞ MASALI Yeniden yazılıyor!" "8. Baskısıyla raflarda" Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin