" söz veriyorum sana bir mezar taşı bile yapmayanlardan intikamını alacağım ! O adamı hakkettiği yere sokacağım... Sen rahat uyu sevgilim "Bu sözler Dila' nın Bedirhan'a son sözleri olmuştu. Genç kadının sözlerine devam edememesinin sebebi ise Boran Ağa'nın mezarlığı inleten sesi olmuştu.
" Dila ! "
---
" İnsanı diri tutan yaşadığı acılardır "
Bu sözü, yetimhane sorumlusu vicdansız müdüreden sık sık duyardı. Öyle çok söylerdi ki bu kelimeleri artık bir zaman sonra anlamsız olmaya başlamıştı. Özellikle genç kadın için... Bu söze hiç katılmıyordu. Hatta öyle ki bu sözü dünya üzerindeki en saçma söylenmiş söz kabul ediyordu. Ona göre ; hiçbir acı insanı ayakta tutmazdı. Zira acılar bu hayatta insanı yıkmak için vardı...Ama bir zamanlar kendisine anlamsız ve boş gelen bu söz şu an kendisi için evrende ki en anlamlı söz oluvermişti. Gerçekten acılar insanı ayakta tutarmış...
Boş ve ıssız mezarlıkta karşı karşıya gelen karı koca konuşmuyor öylece birbirlerine bakıyorlardı. Hava sanki durumu anlamışcasına soğuk ve pusluydu. Tıpkı şu an Boran Ağa'nın gözleri gibi...
Boran ağa, işlerini hallettikten sonra kuzeni Emir'i aramıştı. Dila ile birlikte mezarlıkta olduklarını öğrendiğinde ise adeta deliye dönmüştü. Çünkü kendisi, genç kadının artık Bedirhan'ın ölümünü kabullendiğini zannediyordu. İçini kaplayan bir umut ise gerçekten karı koca olma hayaliydi. Ama şu an tüm o hayaller, umutlar bitmişti. Büsbütün yanıldığını Dila'nın ağlamaktan kızarmış gözlerini gördüğünde anladı. O Bedirhan'ı unutmamıştı...
" Neden burdasın Dila ! "
Genç kadın, elleri ile yüzünü ovuştururken sıkıntı ve korku ile derin ama titrek bir nefes aldı. Buraya neden tam olarak geldiğini kendiside bilmiyordu.Sadece çok özlemişti ve gelmek istemişti. Bunu karşısında duran adama haykırmak istiyordu. Ama yine yapamazdı. Artık ' son' çok yaklaşmıştı...
" Onun kimsesi yoktu. Gelip son bir kez dua etmek istedim "
Bu sözlerine Boran'ın inanması için dua ediyordu. Gözlerini ondan hiç ayırmadan ne diyeceğini bekledi... İşte tam o sırada esen ani soğuk rüzgar vucüduna çarpmıştı. Bu soğuk iyi gelmişti. Zira artık düşünemiyordu.
Başlarda hafifçe yağan yağmur artık hızını daha fazla artırmıştı. Bir yandan şiddetli yağmur bir yandan ise gök gürültüsü aynı anda bastırmıştı. Boran ağa Dilaya biraz daha yaklaştı. Ağlamaktan kızarmış gözlerini gördükçe daha fazla sinirleniyordu. Gözünden akan yaşların Bedirhan şerefsizi için olduğu zaman ise adeta deliye dönüyordu. Öfke ile yağmurdan ıslanmış saçlarını çekti. Dila' nın kolunu tek seferde tuttuğunda sanki gök ikiye bölünmüşcesine gürledi...
" Niye ağladın Dila niye !"
Boran Ağa'nın sesi bağırmasına rağmen öyle çaresiz çıkmıştı. Bu durum genç kadının daha da korkmasına sebep oluyordu.O an için aklında gelen en mantıklı şeyi söyledi. Hızlanan yağmurdan sesini duyurmak için fazlaca bağırıyordu.
" Mezarlıkta herkes ağlar ! "
İkiside bağırmaktan nefes nefese kalmıştı. Boran, genç kadının kolunu bırakıp, yağmurdan önüne yapışmış saçları yavaşça düzeltti. Ardından ellerini genç kadının yüzüne sabitledi. Tam gözlerinin içine bakarken ona o an burada her şeyi anlatmak istedi. Bedirhan'ın tam bir pislik olduğunu anlatmak istedi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bİ'ÇARE
Tiểu Thuyết Chung" Ben ruhumu kaybettim. Düşünemiyorum. Kimseye iyi davranmak istemiyorum... Sadece susup kendi ellerimle mahvettiğim hayatımı seyretmek istiyorum..." Dila KARADEMİR