Ölüm ; sadece bir bedenin toprağa gömülmesimidir ? Hayır değil. Bir insanın ölmesi için bedenini toprağa gömmek şart değildir.Bu o kadar can yakıcı olmaz... En acısı ruhun paramparça olmuş iken yaşamaya çalışmaktır. Kim ne derse desin Bence bu dünyada var olan en acı ölüm hikayesinden bile daha can yakıcı...
***
Dila, sonunda saatlerdir oturduğu yerden kalktı. Tüm gece boyunca stresten gözünü uyku tutmazken, tüm geceyi balkonda geçirmişti. Üşümüştü. Aşağı inip biraz ısınmalıydı. Zaten saat daha dört olduğundan herkes uyuyordur diye düşündü.Ahşap ve eski merdivenleri yavaş adımlarla inen genç kadın sonunda ses çıkarmadan inmeyi başarmıştı. Tahmin ettiği gibi kimse uyanmıştı. Rahat bir nefes alıp adımlarını şömine olan odaya doğru yönlendirdi. İçerinin sıcak olması ile vücudu gevşerken başını yeni yeni aydınlanmakta olan gökyüzüne çevirdi. Bugün evlenecek olmasına rağmen fazla sakindi. İçinde hiçbir duygu barınmaz iken birden aklına oradan da kalbine ' Bedirhan ' düştü. 'Eğer o şu an hayatta olsaydı. Onunla evli ve çok mutlu olacaktık ' diye geçirdi içinden . Ama az sonra oyun da olsa -onun katili olan- o adamla evlenecekti...
Başını sağ sola sallayarak içini saran bu duygudan kurtulmak istedi. Eğer biraz daha düşünürse her an hazırda bekleyen gözyaşları o ela gözlerinden bir bir akacaktı. Buna izin veremezdi. Zira az sonra herkes tek tek kalkmaya başlayacaktı. Kimsenin ağlamasını görmesini istemiyordu. Hızla yerinden kalktı. Tam açtığı perdeyi kapatacak iken avluda sigarasını içen Boran Ağa'yı gördü. ' meymenetsiz ' diye söylenirken Boran ağa sanki kendisine söyleneni hissetmiş gibi kafasını çevirdiğinde göz göze geldiler. Dila ona bakarken yakalanmanın utancı ile sinirlenirken hızla odadan çıktı. Bir an önce gitse iyi olacaktı.Tam merdivenleri çıkacak iken Boran'ın sert sesi ile adını haykırmasıyla durdu.
" Dila ! Niye ayaktasın bu saatte "
" Uyku tutmadı. " Dila bunu der demez tekrar merdivenlere yöneldiği sırada Boran'ın kolunu tutması ile yine durmak zorunda kaldı. Genç kadın artık sıkılmıştı !
" Yine ne var ! " Diye sinirle solurken . Boran gergindi. Şu an belki hiç uygun bir zaman değildi ama söylemeliydi. Derin bir nefes aldı.
" Bak Dila . Anlaşmanın il- "
" Oo gençler erkenciyiz. Günaydın " Boran Ağa'nın za zor toparladığı kelimeleri , arayan giren Emir bir anda bozmuştu. Boran bu duruma fazlaca sinirlenmişti. O sırada Dila ise karşısında konuşan adamın ne dediğini anlamaya çalışıyordu. Birden Emir'in gelmesiyle ona döndü. Genç kadın içinden ' bu adam Sabah sabah enerjiyi nerden buluyor ' diye düşündü. Tam tekrar Boran'a döneceği sırada Emir tekrar sözü ele aldı.
" Valla Boran ağa Karademir hanımları yavaş yavaş uyanıyor. Şimdi etraf savaş alanı gibi olur. Sen de kaç istersen " Emir'in yüzünde ki tebessüm ile söylediği sözler Boran'ın öldürücü bakışları ile havada kalırken Emir ters bir şey olduğunu anlamıştı. Anında ciddi halini takınırken Boran ağaya' anladım ' dercesine kafasını salladı ve oradan uzaklaştı. Dila Emir'in bir anda gitmesiyle şaşırmıştı. Ama bozuntuya vermeden tekrar Boran'a döndü.
" Ne diyeceksin de artık da gideyim"
Boran bir süre daha öylece karşısında ki kadına baktı. Eğer bu gece birlikte olmak zorundayız derse kadın hiç düşünmeden giderdi. Ama eğer söylemezse de her şey daha kötü olurdu. ' Hiç değilse gitmez ' diyen iç sesine bu sefer hak verdi. Nedenini bilmese de Dila nın bu konaktan gitmesini istemiyordu. Belki ölene kadar kendisinden nefret edecekti ama bu bile gitmesinden iyidir diye düşündü..." Boşver. Kahvaltı hazırdır hadi içeri girelim " Dila ani ruh değişiklikleri olan adama şaşkınlıkla baktı. Bu adam gerçekten ruh hastası diye geçirdi içinden. Hiç bir şey söylemeden yanından geçti. İçeriye girdiği an hemen hemen herkesin kalkmış olduğunu gördü. Her yerden bir insan çıkıyordu. Her memleketten akrabaları gelmiş ve hâlâ gelmeye devam ediyorlardı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bİ'ÇARE
Ficción General" Ben ruhumu kaybettim. Düşünemiyorum. Kimseye iyi davranmak istemiyorum... Sadece susup kendi ellerimle mahvettiğim hayatımı seyretmek istiyorum..." Dila KARADEMİR