Hayatta herkes eder intiharını kimi bileklerini keser kimi de umutlarını, hayallerini.Bence en acısa da buydu ; hayalleri öldürmek... Düşünsenize artık hayatınız boyunca hayal kuramayacaksınız. Ne acı değil mi ...
Dila da Bedirhan'ın ölümünden sonra astı hayallerini, umutlarını. Umut yoktu hayal kurmak yoktu. Çünkü o Bedirhan ile onlarında gömmüştü... Ve bu saatten sonra içinde artık tek bir duyguya yer vardı. Kalbi tek bir şey için atıcaktı. ' İntikam ' ... Belki bu sonu belli olmayan yolda tek başına olmak onun için çok zor olabilirdi ama sonunda bu savaşı inandığı sürece kendisinin kazanacağını biliyordu.O buna inanıyordu...
Genç kadın ,karşısında duran koca binaya baktı. Gerçekten de çok büyüktü. Bunun yanı sıra da harika bir dış tasarımı vardı. Dila, bir yandan şirketi süzerken, diğer yandan da Boran'a ayak uydurmaya çalışıyordu. Büyük cam kapıdan içeri girdiklerinde. Tüm çalışanlar tek tek hazır ola geçmişti. Daha sonra Boran'ın ufak bir el hareketiyle herkes işine tekrar geri dönmüştü... Gelen asansöre bindiklerinde Dila içinden geçenleri dile getirdi .
" Şirket güzelmiş " Boran ,Dila'nın beğeni sözlerinden sonra Dila' ya dönmüştü. Biraz umursamaz bir tavır ile
" Öyledir. " Dedi. Dila her ne kadar geri cevap vermek istesede asansör sonunda durmuştu. İlk inen ise Dilaydı. Biraz etrafı incelediğinde burasının daha sessiz sakin bir yere benziyor olduğunu gördü. Galiba burası toplantı odalarının ve şirket sahiplerinin yeriydi...
" Boran, keşke önce beni çalışacağım yere bıraksıydın. Burası mimar çalışma yeri değil. " Boran ağa, durumu Dila' ya açıklamaya karar vermişti.
" Sen mimar bölümünde değil, benim yanımda çalışacaksın " Dila, bir an öylece kaldı. Bunu asla kabul edemezdi. Eğer onun odasına geçerse rahat bir araştırma yapamazdı. O yüzden de sonuna kadar direnmek istedi.
" Olmaz ! Asla olmaz. Benim orada çalışmam lazım. Hem burada malzeme bile yok " Boran ağa bunu önceden düşünmüştü. Ama bir türlü Dila'nın bu ısrarını anlayamamıştı. Tamam yanında kalmak istemiyordu. Lakin başka çare yoktu. Aşiretin emri böyleydi...
" Merak etme karıcığım (!)Gerekli tüm malzemeler odamda var." Boran ağa yavaştan sinirlenmeye başlıyordu bu durum sesini de fazlasıyla yansımıştı. Dila ise son bir kez daha şansını denemek istemişti. Her ne kadar olmayacağını bilsede...
" Yine de öyle olmaz. Hem ben neden senin yanında çalışıyorum anlamadım ! "
" Aşiretin kararı bu ! Başka türlüsüne izin yok. Şimdi geliyor musun ? gelmiyor musun ? "
Dila , daha fazla uzatmak istemese de huzursuzdu. Boran yanında olduğu sürece , bilgi toplaması zor olacaktı. Tabi birde tüm gün boyunca katil bir adamla yan yana olacağı gerçeği vardı. Bu gerçekten korkunçtu. Ama başka yapılabilecek bir şey yoktu. Eğer kabul etmezse Boran anında geri eve gönderirdi. Bu da planın bozulması demekti. O yüzden de kabul etmeye karar vermişti.
" Tamam o zaman. " Dila'nın sonunda onaylaması ile ikili odalarına girmişti. Dila odayı görür görmez adeta küçük dilini yutmuştu. Burası harika bir yerdi . Gökyüzüne çok yakın iken Urfa da tam anlamıyla ayaklarınızın altındaydı. İç tasarımı ise tek kelime ile harikaydı. Boran Ağa'nın büyük camlı ihtişamlı masası , tam kapının önünde dururken ,Dila ' nın masası hemen sağ çaprazındaydı. Bu durum Dila'yı biraz sıkıntıya sokmuştu. Ama masanın diğer köşesinde büyük bir çalışma masası vardı. Bu işine gelebilirdi çünkü masa Boran'a çok uzak kalıyordu. İşte şimdi rahatlamıştı...
" Öyle ayakta dikilme ! Mesai başladı. İşine dön " Dila, tek kaşını havaya kaldırmış Boran'a bakıyordu. Hemen de patron havasına girmişti. Madem öyle Dila da pek âlâ havaya girebilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bİ'ÇARE
Fiction générale" Ben ruhumu kaybettim. Düşünemiyorum. Kimseye iyi davranmak istemiyorum... Sadece susup kendi ellerimle mahvettiğim hayatımı seyretmek istiyorum..." Dila KARADEMİR