Denizciyim dediğmde dünyan yıkılmıştı kalbinde. Bunu anlayabiliyorum. Bu yaz için bir staj teklifi vardı. Bilmediğim bir gemiden bilmediğim bir şehire. . .İkimiz için de özür dilerim, umarım benden uzakta ,stresten uzakta iyileşirsin. İnanıyorum ki kalbin benden uzakta daha sağlıklı ve daha genç olacak. Seni Seviyorum Küçük Sarışınıım. . .
İmza Koca Adamın
Bu satırları okurken gözümden tüm vücuduma inen aciyi hissetmemek elde degildi.Sandigimdan daha çok sevdiğimi fark ettim bu deli piçi. Evet gerçekten piçti. Her zorluğun üstesinden gelemediği gibi bir de hayatına ziyan ediyordu.
Burkhan geldi elinde iki fincan çayla.
''İyi misin?''
Aslında iyidim.Kendini kandirma Çiğdem nereye iyisin.
''Gitmiş ''dedim ağlayarak ardından büyük bir çığlık attım. Ne demeliydim ben bu mektubun ardından. Güle güle git mii? Hayatımda bu kadar mutlu olmuşken onu bırakamazdım. Aşka ilk defa bu kadar yaklaşmıştım. Onu beklesem? Hayır Çiğdemm. Böyle bir durumda içimdeki sesi mi dinlemem gerekiyor yoksa gelmesini beklemek mi?
Acemiyim, henüz çok acemiyim aşk konusunda. Ama herkesin yaptığını yapmayacağım. O gittikten sonra bir hayatım olmayacak nasılsa. Yaşayan ölü olmaktansa kırılan gururumla mutlu olmayı tercih ederim.
Ellerim, ayaklarım, başım, parmaklarım kısaca bütün vücudum titriyordu. Elimdeki kağıt sırılsıklam, benim gözlerim kan revan içinde. Bedenime doğru süzülen gözyaşlarım artık ruhuma renk vermeye başladı. Sanırım seçim yapmam gerekiyordu. Oysa ben seçimimi çoktan yapmıştım. Burkhan'ın bağrışına aldırmayıp içinde bulunduğum taksiyle hava alanına gidiyorum.
Takside o kadar çok şey düşünüyorum ki geldiğimizi fark etmiyorum bile. İçimdeki ses gitti, artık o yok dese de aldırış etmiyorum. Taksiciye durmasını, bir yere ayrılmamasını biraz sonra iki kişi döneceğimizi söylüyorum.
Evet iki kişi döneceğiz. O gelecek biliyorum. İnanmaya çalışıyorum ama beynim buna izin vermiyor. Kalbim mi? O çoktan kendini teslim etti bile.
Hangi şehire gideceğini bile bilmiyorum doğruca uçakların kalktığı piste gidiyorum bu yüzden. Bekliyorum. Çok uzun bir süre değil az sonra elindeki iki valizi ve annesine sarılırken buluyorum Alp'i.
İlk gördüğüm andaki kıyafetler var üstünde. Pembe şort ve parmak arası terlik. Saçları da son gördüğümden hafif uzundu. Sarılmak istiyorum ona yanına gidip ''gitme'' diyebilmek. Gururum başta izin vermiyor bırak piçi diyor. Ama ben ne olursa olsun koca adamımı bırakamıyorum ki.
Koşar adımlarla gidiyorum yanına. Ama öyle ilginç öyle kötü bir şey ki yanına bir an önce gitmek istesem de ayaklarım geri geri gidiyor. Yanına vardığımda duruyorum. Pür dikkat onu izliyorum. Baştan aşşağı pür dikkat süzüyorum onu. Kıvrımlı burnu, Kalem gibi kaşları, badem gözleri, minik dudakları, köprücük kemiği, uzun boynu, sıcak elleri tüm vucuduna göz gezdiriyorum.
Tam ben ayaklarına kapanıp gitme demek isterken birden elini uzatıveriyor. O beni kucaklayan, saran sımsıcak elini otuz iki diş gülümsemesiyle süslüyor ve ''Arkadaşça ayrılalım'' diyor soru sorarmışcasına. Ben onun için yalvarmayı düşünürken o bu kadar kolay vazgeçmişti benden. şimdi son bir hamle yapmam gerekiyor ya ona elimi uzatmak ya da küfür edip gitmek. Oysa ben tek bir şey istiyorum şu an . Onunla gidebilmek.
O el hala askıda bekliyor kocaman gülümsemesiyle. Bende uzatıyorum elimi ''Hoşçakal'' diyorum bütün sessizliğimle. Üzüldüğümün farkında. Ama şimdi, şu an ölümle inatlaştığımı bilmiyor. Yere uzanmayı yeğleyen tüm vücuduma karşı savaşıyorum onun gidişini görmek için. Son bir kez bakıyorum ona. Herşeyin farkında o da bana gülümsüyor. Tanıyorum onu zor tutuyor ağlamamak için kendini ama o inadına gülüyor. Sarılıyor bu sefer bana. ''Kendine iyi bak en iyi arkadaşım'' diyor. Bana arkadaşım diyor. İnsan sevgilisine meleğim der, aşkım der, bebeğim der, hayat arkadaşım der ama arkadaşım ne?
Elimi atıyorum omzuna sıkı giyin üşütme diyemem ona hava sıcak çünkü ama ''Terli terli su içme sakın ola '' Diyorum aslında seni seviyorum anlamına geliyor bu. Ya mesajı alamadı ya da safa yatıyor. ''Sende'' diyor bana . Tüm yaşadıklarımızı bir senddeye sığdırıyor. Bende son kez içime çekiyorum kokusunu. Vücudum daha fazla direnemiyor ve aslanın ağzında buluyorum kendimi.
Gözlerimi açtığımda Burkhan'ı buluyorum baş ucumda. Ambulansta ses gürültüsünden, telaştan başka bir şey yok üstelik. Oksijen tüpünü ağzımdan çıkarmak için bir çaba sarf ediyorum ama ambulans hemşiresi buna izin vermiyor. Tüm gücünle elimi tutuyor bir daha denememem için. O an anlıyorum durumumun kötü olduğunu. Uyuyorum sonra da ameliyathanede uzun uzun. Tam dört gün sonra herkes benden umudu kesmişken baş ucumda uyuyan Alp'i görerek uyanıyorum. Saat gecenin üçü. Nöbetçi doktor odaları gezerken gözlerimin açık olduğunu fark ediyor ve lambaları açıp kontrol ediyor. Lambaların açıldığı sırada Alp de uyanıyor. Kısılmış gözleri beni görünce birden büyüyor.
Doktordan ''Her şey yolunda''cümlesini duyduğunda bir iç çekiyor. Doktor çıktıktan sonra çareszilikle soruyorum
''Hala arkadaş mıyız?''
''Hayır''diyor sonra devam ediyor ''ben hiç bir arkadaşım hastanedeyken refakatçısı olup uykularımı kaçırmadım bunu sadece son aşkım için yapabilirim'' diyor.
Elimi sıkıyor, sonra devam ediyor konuşması yarım kalmış gibi ''Gitmek zorundayım ama söz geldiğimde sen daha iyi olacaksın hem de beni özleyip bana daha çok aşık olacaksın'' diyor. Ardından bir kahkaha patlatıyor. ''Sadece bir buçuk bilemedin iki ay. Her gün cam'dan konuşuruz''
''Sabah konuşuruz hadi gel'' diyorum ve kolundan çektiğim gibi yatağımın yanına koyuyorum onu. Uzanıyor yanıma, ardından sarılıyor ''En çok bunu özledim, kokunu''diyor ''Bendee'' diyorum sabaha kadar uyuyoruz mışıl mışıl. . .
ARKADAŞLAR RESİM SADECE TEMSİLİ VOTELAMAYI UNUTMAYIN CANLAR ÖPÜLDÜNÜZZ

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pembe Şortlu Piç
ChickLitGökyüzüne devirdim gözlerimi. Gökyüzünün maviliğine. Herşey mavi kadar uzak, mavi kadar yakın gibiydi.... ... Sonu olan bu dünyada, sonsuza kadar sevebileceğim kişiyi bulmuştum. Bunu onu ilk gördüğümde hissettim.Ve şimdi onu yumruklayarak parçalamak...