2 - nehirde iki kez yıkanamazsın

2.8K 279 98
                                    


"Çok fazla içiyorsun..." dedim elinde ki bardağı alırken. "...biraz ara ver. "

"Hyung..." Bardağa tekrar uzanmaya çalışırken, saçlarından gelen ferah kokuyla başımın döndüğünü hissettim. "...elma suyunun ne zararı var?" dedi gülerek.

"İçtiğin şey farketmez, fazla sıvı tüketince sana bir haller oluyor."
Gözlerini devirdiğinde, kollarından birini omzuma atıp beni göğsüne çekmişti. Yaptığı hareketle dünyam sarsılırken, parmağıyla kafenin geniş alanında dans eden nişanlısını göstermişti. "O kızla evlenmek istemiyorum." dedi.

"Ne-"

"O kızla aynı evde yaşamak, sabahlara onun yüzüyle uyanmak, çocuklarımın diğer sahibinin o olmasını istemiyorum." Lafı ağzıma tıktığında, daha da konuşabileceğimi düşünmezdim ama konuştum hem de kalp ritimleri, kulağıma çarpa çarpa.

"Evlenme," dedim. "Sana kız mı yok?"

Bir anneyi düşünün, acilen gitmesi gereken bir yer var çocuğunu birine emanet ediyor, aslında bırakmak istemiyor. "Evlenmeyeceğim." dedi. "Bana başka kız yok zaten." Çocuk kollarını açarak onu gelip almasını istiyor.

"Jongin, yardım et! Jaehwa kusuyor!" Emanet edilen kişi, ikna ediyor, çocuk başkasının kollarında annesinden ayrılıyor.

***
ocak 2011

"Sana hyung demeyeceğim," Elindeki boya fırçalarını bırakırken konuştuğunda, tulumumun kopçasını taktım. "Benden ufak gözüküyorsun zaten. Kimse saygısızlık ettiğimi anlamaz. "

"Ha yani yaptığının saygısızlık olduğunun farkındasın?" Kaşlarımı kaldırarak güldüğünde, siyah boya dolu olan kovaya elini daldırdı. "Çoğu şeyin farkındayım." Bir gün öncesinde boyadığımız boyanın üstüne ellerinin siyahlığını bulaştırdığında, kollarını tuttum. "Ne yapıyorsun?" dedim aceleyle. "Yeni kurudu, batıracaksın, yapma!"

Konuşmamın devamında gözlerimin içine güle güle bakıp, yine de değdirdi ellerini. "Madem farkında olduğum şeyleri insanlarla paylaşamıyorum, ben de duvara anlatırım."

"Nişanlın bunu hiç beğenmeyecek." Gözlerim dolmaya ansızın başkarken, yutkundum. "Bana anlatabilirsin, duvarları rahat bırak. " Kolundan elimi çektiğimde, gülümseyerek başını yanlara salladı. "Anlatacaklarım duvarları bile çatlatırken, inan bana insanoğlu ayakta duramaz." Kendimi boya damlalarıyla kirlenmiş gazetelerinin üstüne atarken, bulunduğum durumun ironikliğiyle gülümseye çalıştım. Kollarımda sevdiğim adamın, evlenceği kadınla yaşayacağı ev için boyadağım duvarların izleri vardı.

"Resimlerimi herkes anlamsız buluyor." Duraksadığında, siyahlığı yaydı. "Bu kasabadaki zihniyet, varımı yoğumu tüketti. "

Yanaklarımda, kurumaya yüz tutmuş gözyaşlarımın izleri vardı.

"Ama... " dedi dizleri üstüne çökerken, eğri büğrü siyahlığı beraberinde getirdi. "...Belki bir gün anka kuşu da bana uğrar, değil mi?" Yüzüme baka baka öylesine elinin tersiyle duvara bir şeyler anlatmaya devam etti.

"Baba olacaksın," dedim ayağa kalkarken. "Bebeğine anlatırsın içinde birikmiş tüm olup bitenleri." Neşeyle de gülümsedim. Gözlerim dolu dolu. "Koynunda uyutursun bebeğini de..." Gözlerimi yummazsam, devamı gelmez. "...eşini de."

Ellerini nazik nazik duvara dokunurken, bir çocuğun pastel boyalarıyla duvara anlamsız çizimleri gibiydi ama mutluydu, herkes için saçma gelen şekilsiz çizgilerinden zevk alıyordu. "Dünya kokusunu yeni almış bir bebeğe söylerim." Sustu. "Ağır gelmez mi?" dedi sonra.

koi no yokan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin