Merhaba! Yeni bir hikaye ile karşınızdayım. Bu bölümün şarkısı Radio Active- İmagine Dragons başlayın dediğimde açın. İyi okumalar. Bu arada Merve için Farah'ın Öyle Bir Geçer Zaman Ki'deki ilk halini, Efecan için Efecan Şenolsun'u, Deniz için ise Emma Watson'u düşündüm.
Karmakarışık dalgalı saçlar ve çökmüş mavi gözler. Korku filmlerinden uzak durun. Çünkü şuan tam o durumdayım. Mübalağsız. Ciddiyim. İşte dolabın önüne fırlıyorum. Okul formamı giyiyorum. Formamız kırmızı ekoseli etek ve mavi bir kazaktan oluşma. He bir de beyaz gömlek var. Formamı giyince aşağı iniyorum. Annem yerine herzaman olduğu gibi karşıma Ecem çıkıyor. Bana hazırladığı tostu hızla yedikten sonra Efe Abi arabanın kapısını açıyor. Bu evde en iyi anlaştığım kişi o denilebilir. 'Günaydın Merve hanım. Nasılsınız?' 'İyiyim Efe abi. Unutma Deniz'i almaya gidiyoruz ilk.' . 'Tabi Merve hanım.' diyor ve arabaya odaklanıyor. Ben ise kulaklığımı takıyorum ve Random tuşuna basıyorum. Gözlerimi kapattığımda kendimi Ream'de buluyorum.
Ream bu aralar hep olduğu gibi karanlık ve korkutucu. Burayı ilk kurduğumda küçük bir kızdım. Bu yüzden şekerden bir yerdi. Bunları hatırlayınca hüzünlü bir gülüş atıyorum. Tam on yıl oldu. On koca yıldır Ream var. Ve tam beş yıldır Ream mahvolmuş, dibe vurmuş durumda. Çocuklar ağlıyor. Tabi bu sıraada boyumun uzadığını ve saçlarımın sarılaştığını görüyorum. Duraktan eve kadar yürüyorum. Kapıyı açınca Reina üstüme atlıyor. 'Hoşgeldin anne.' 'Hoşbuldum güzellik. Nasılsın?' 'İyiyim ama bu gün okulda bir kavga yaşandı. Ben senin tarafındaydım.' Tabi bunu duyunca yüzüm düştü. Küçücük çocuklar siyaset yapıyordu. Bu dünyanın ikiye bölünmesi ise ayrı bir kötüydü. Biraz duraksadıktan sonra yüzüme sahte bir gülücük yerleştirdim. 'Ben işe gidiyorum. Fae bir saate burada olur. Onunla oynarsınız. Odandan ayrılma sakın.' 'Peki' diyor o da.
Evden çıkınca yine kavga eden insanlar görüyorum. Bir süre sonra holdingin kapısından içeriye giriyorum. Burası benim kurduğum bir yer. Ring Holding. Ancak kötü bir durumdayız. Tam odamda düşüncelere dalmışken telefonum çalıyor. 'Alo. Bayan Ring. Arog geldi.' 'İçeri al.' 'Emin misiniz?' 'Evet. Eminim.' (müziği açın bitince geri sarın) Karşıma çıkan beyaz gözler ile irkiliyorum. Arog'u ben yaratmış olabilirim ama böyle olacağı hakkında hiç bir fikrim yoktu. 'Direk konuya geçiyorum. Bileşimi ver. Bu dünya ile öbür dünya birleşmeli. O zaman ne gibi işler yapılacağını almıyor mu kafan?' diyor hırıltılı bir sesle. 'Hayır olmaz. Bu bileşim çok tehlikeli. Bu dünyayı ikiye bölüyorsun.' 'Neden düşünemiyorsun!?' 'Gerçek dünyamı senin pis işlerine bulaştırmayacağım.' 'Bu bir savaş ilanı mı?' 'Sanırım öyle.' 'Varım.' 'Varım.'.
Arog çıkınca deli gibi sinirleniyorum. Herşeyi devirmeye ve yıkmaya başlıyorum.'BEN ON YIL BOYUNCA BU DÜNYAYI SAĞLIKLA YAŞATTIM!!!! KAYBEDECEKSİN!!!!' diye bağırdım arkasından sinirle. Ellerim titriyordu. Gözlerim kararıyordu.Bayılıyorum. Sanırım...
Gözlerimi açtığımda kendimi okulun bahçesinde buluyorum. Hemen bizimkilerin yanına gidiyorum. 'Kızım beni almayı unuttun.' 'Üzgünüm ama önemli bir sorun var. O yüzden. Efecan nerede?' 'Sınıfta.' 'Gel çıkalım.' Sınıfa çıkıyoruz. Ben hala sinirden titriyorum.Berbat bir durum. Sınıfta Efecan bizi bekliyor. Benim yüz ifademi görünce yüzü düşüyor onun da. 'Neyin var kuzen.' 'Ben... ben beceremedim. Savaş başladı.' diyorum hüzünle. Ağlamaya başladığımı yeni fark ediyorum. En yakınlarım bana sarılıyor. 'Geçecek.' diyorlar. O sırada Sema içeri giriyor. 'Hey sulgöz! Ne oldu?' diyor NEŞEYLE. Sabahtan beri tuttuğum sinirimi dışa vurarak yere yatırım saçlarını çekmeye başlıyorum sinirle. O da ağlamaya kedi gibi ciyaklamaya başlıyor. Durunca sinirle konuşmaya başlıyorum. 'Git buradan allahın salağı.Biraz daha saç istiyorsan bana dokunma.' diyorum sinirle. O ise korkuyla dışarı çıkıyor. Yüzünde ise Psikopat mı bu be? ifadesi var.