Selam! Nasılsınız? Şimdi bir sorum var! Sizce bizim matine mi kazanmalı yoksa Arog mu? Lütfen yazın! Bölüm şarkısı Tron Legacy- Recognizer.
Hızla benim odama geçiyoruz. 'Buradan geçin.' diyorum gardırobu göstererek. 'Merve Narnia oynamıyoruz.' diyor Can sinirle. 'Ya bir kere beni dinle! Buradan geçiliyor. Ha istemezsen gidebilirsin! Umurumda değil!' diyorum bağırarak. Gözlerini devirip yanıma geliyor. İlk ben geçiyorum. Kendimi Ream'in eskiden büyülü olan dünyasında buluyorum. Hava karanlık. Ağlayan insanlar var ve dedektifler bir yerleri arıyor. Sanırım değil kesinlikle bileşimi.
'Merve bileşim nerede?' diyor Efecan merakla. 'Arog'un bulamayacağı bir yerde.' diye kestirip atıyorum hemen. Hayır anlamıyorum. Bu çocuk bu bileşimi bulsa ne yapacak? Nasıl yok edecek? Dünyalar nasıl birleşmeden durabilecek? Biz neden gelemedik? Babam böyle pasta yapmayı nere-- Hatlar karıştı yine. İyi mi? Değil ne yazık ki? 'Vay be ciddi olamazsın!'. Yoo! Gayet ciddiyim. Yani Efecan sen ne garipsin arkadaş! Arkadaş da değil! Kuzen! Yani şimdi nerede olabilir? Bir Tellic Labirenti var bir de Urpha Tüneli! 'Efecan salak mısın? Sokağın ortasında nasıl söylememi planlıyorsun?' diyorum hızla ona. Salak bu çıcık! Ay teyzem de öyle salak değil, hani enişte de gayet zeki! E neden böyle bu çıcık yiaa! Herhalde bizim aileye yeni bir gen getiriyor! Yiaa ben salak yeğen istemiyorum! Aha yine gitti devreler.
BİR SAAT SONRA EVDE
O değilde Can nasıl bu kadar rahat!? Biz burada gezegen kurtaralım! O ooh otursun maç izlesin! 'Can istersen mısır falan da verelim!' diyorum sitemle. 'Valla olur mu olur güzelim!' diyor rahat bir edayla. Bu haline çakmayı ne kadar istediğimi bilse bırak Ream'i bu hayal gücünden Samanyolu’ndan tozu samana kata kata kaçar! Gülsenize! Hç mi? Pk! Tmm? Sz nsl istrsnz! 'Can Tellic Labirenti ‘ne gidiyoruz!' diyorum hızla. Aldığım ani kararla herkes ağzını yüz yirmi karış açıyor. 'Nee!? Neden? Bi şey mi var Merve! He bir şey derken kötü olan anlamında!' diyor Deniz iyice saçmalayarak. Kız sansür yapayım derken yedi bitirdi kendini! 'Evet Deniz! Bileşim var! Ve sanırım Arog orada çünkü herkes rahat! Yani diğer taraftan! Kötü yanı bileşimin nerede olduğunu unuttum!' diyorum bağırarak. Herkes tamam anlamında başını sallıyor ve yavaş çok yavaş bir şekilde arabama biniyoruz. Can ve Efecan öne oturuyor. Biz de Deniz ile yan yana oturuyoruz. O sırada Reina çıkıp ' İyi şanslar anne! Ama söz ver! Beni sakın bırakma.' diyor ağlamaklı bir ifade ile. O böyle deyince hüngür hüngür ağlamaya başlıyorum. Hıçkırıklarımın arasında başımı sallıyorum. Sonra ise Can'a gitmesini söylüyorum ve gidiyoruz.
Labirent ‘in girişine geliyoruz. 'Eee? Açsana kapıyı!' diyor Efecan hızla. Başımı sallıyorum. Derin bir nefes alıyorum ve enerjinin birikesinin bekliyorum. Sonra ise havadan elime gelen su damlacıklarını kapıya doğru yönlendiriyorum! Ay resmen Korra oldum! Paslı ve eski kapı yavaşça açılıyor. 'Bunu nasıl yapabildin?' diyor Can çok yüzünden çok olay okunabilinen bir şaşkınlıkla. 'Bugün gün dönümü. Böyle özel bir gücüm var.' diyorum ben ise sakinlikle. Can omuz silkip yanıma geliyor. İçeri geçince ikiye ayrılan yolları görüyoruz. Normal bence. Ne de olsa bir labirent burası. Labirentler karmaşık olur. Ay korkuyorum şu an!