Merakına yenik düşmek

712 90 36
                                    

Yoongi-

Oturduğu sıranın sandalyesinde rahatsızca kıpırdanan Yoongi burada ne yaptığını tekrardan sorguluyordu. Seçmeli sanat tarihi dersinin müziğine katkıda bulunup onu geliştireceğini ummuş ama sonunda sadece ezber yapmaya yönelik bir derse sıkışıp kalmıştı. Sessizce iç çekerken "Sadece kafanı koy ve uyu." diye mırıldandı kendi kendine. Böylece akşam uyanık kalıp son bestesi üzerinde çalışabilirdi.

Hocanın sesi sınıfı doldururken kafasını koluna yaslayıp gözlerini kapadı. Ama tam uykunun yavaş yavaş kendisini ele geçirdiğini hissettiği sırada kapının hızla açılma sesiyle irkildi. Kafasını kaldırmayan Yoongi gözlerini aralayıp sesin geldiği yöne baktı.

Jung Hoseok.

Okuldaki herkes Hoseok'u tanırdı. Buna dersler dışında müzik stüdyosundan hiç çıkmayan Yoongi bile dahildi. Okulun kavgacı tipleri namı diğer badboylarındandı Hoseok. Aslına bakarsak Yoongi bu durumu oldukça komik buluyordu. Üniversiteye gelene kadar hiç böyle bir şeyle karşılaşmamış ve "badboy" kavramının sadece genç kızların fantezilerini süsledikleri varsaymıştı. Kavgalar, tek gecelik ilişkiler ve partiler onun pek uzmanlık veya ilgi alanına girmemekle birlikte, bunlara ne vakti ne de enerjisi olan, mümkün olan tüm zamanını bestelerime harcayan biriydi Yoongi. Yine de bu saçma arkadaş grubunu pek sorun etmemişti. Etmesi için hiç bir nedeni olmamıştı ki? Genellikle kendi aralarında takılan gençler henüz ona hiçbir sorun yaratmamıştı. Ondan ne kadar uzak, o kadar iyi.

Bu grubun içinde olduğuna oldukça emin olduğu kişi ise okulun en iyi dansçılarından biri olarak tanınan Hoseok'tu. Onun hakkında bildiği tek şey ise insanların onu "nefes kesici" ve "dans tanrısı" olarak tanımlamasıydı. Nefes kesici olduğu gözü olan her insanın kabul edeceği bir gerçekti, standartları çok yüksek olan Yoongi'nin bile. Ne yazık ki dans edişini hiç görmemiş olduğu için bu konudaki yorumları sınırlıydı.

Hoseok nefes nefese kalmış ve terden hafifçe ıslanmış kırmızı saçları sweatshirtünün altından çıkmıştı. " Üzgünüm geciktim." derken kapüşonunu kafasından çıkartıp yüzünü tüm sınıfın görmesi için gözler önüne sermişti. Alnının ortasından ayrılmış saçlarını süsleyen parlak cildinin üzerine yaramaz bir gülümseme yerleşmişti. "Siktir." diye mırıldandı Yoongi ve aynı anda pişmanlıkla dudaklarını birbirine bastırıp sesinin kimse tarafından duyulmamış olduğunu umdu. Gözleri etrafı taradıktan sonra rahatlıkla tuttuğu nefesini verdi. Neyse ki etrafındaki herkes Hoseok'un sınıftaki varlığıyla çok meşgullerdi ve onun orada olduğunu bile unutmuşa benziyorlardı. " Dans stüdyosundaki işlerim yeni bitti." diye devam etti Hoseok sınıfın büyülenmiş bakışları arasında. Cümleleri derse geç kaldığı için mahcup olan bir öğrencinin sözleri olsa da ses tonunda mahcupluğun zerresi bile yoktu.

Tahtada ders anlatmakta olan kadın omuz silkti ve Yoongi'nin yanındaki boş sırayı gösterdi " Şöyle Yoongi'nin yanına geçebilirsin." Normalde olabildiğince yalnız olmaktan memnun olan Yoongi hep etrafı boş olan yerlere otururdu ve şu ana kadar kimse bunu sorun etmemiş, onu mutlu olduğu yaşam alanında bırakmışlardı, ta ki şu ana kadar.

Hoseok'un gözleri kadının elinin gösterdiği yeri takip etti ve Yoongi'nin yanındaki sırada bitti. Bakışlarının sıradan Yoongi'nin yüzüne kayması bir saniye bile almamıştı. Gülümsemesi daha da genişlerken boş sıraya doğru yöneldi. Yoongi bakışlarını her ne kadar ondan almaya çalışsa da Jung Hoseok'un büyüleyici bir erkek olduğu su götürmezdi. Genelde dedikodulara kulak asmayan Yoongi bile bunun doğru olduğunu görebilirdi.

Sonunda zor olsa bile kalan tüm iradesini kullanan Yoongi derin bir iç çekti ve kafasını iyice kollarının arasına gömdü. Böylece onu mükemmel bir şekilde görmezden gelebilir ve bahaneye ihtiyacı bile olmazdı. Hangi üniversite öğrencisi uykusunu tam alırdı ki?

His Muse | YoonSeok |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin