Bilginlerin Seçimi

136 16 0
                                    

Kutsal ağacın kurumasından, 149 yıl sonra.

Saraya, İlazeh'in odasına gizlice girmeye çalıştığı için uzun süre zindanda kalan Meda, krallık yarışına sayılı günler kala serbest bırakılmıştı. Zamanının çoğunu Kutsal Ağaç Tepesi'nin yamacındaki, önünde büyük bir düzlük bulunan mağarasında geçiriyordu. O günü bekliyor ve kendi ölümünü planlıyordu. Babasının yanına gelip, İlazeh'in öldüğünü haber vereceği günü...Geceleri uyuyamıyor, çok fazla yemek yemiyordu. Dün gece gördüğü rüyayı düşünüyordu. Dev dalganın suları, bir aslan siluetine dönüşmüş ve aslan kükremişti. Sanki onu çağırır gibi, "Gel" der gibi kükremişti. Her gün olduğu gibi; Hetma yanına geldi. Yanında yiyecek bir şeyler getirmişti. Sanki söylemek istediği bir şey vardı ama söylemiyordu. Meda'yı yemek yemesi için biraz zorladıktan sonra, asıl konuya geldi.

"Bir çaresi var. Sessizlik yeminimi bozamam. Orada gördüklerimi anlatamam ama bir çaresi var."

Meda, şaşkın gözlerle ustasına bakıyordu.

"Deli olduğumu düşünüyorsun. Biliyorum. Gözlerimle gördüm, hayal değildi. Anlattıkları gibiydi, gözlerimle gördüm."

Meda, daha fazla dayanamadı.

"Neyi?"

"Krallık yarışına katılmalısın. Dev dalganın ötesine gidersen, İlazeh'i kurtarabilirsin."

Meda, hızla doğruldu.

"Krallık yarışını beklememe gerek yok. Şimdi giderim."

Hetma, kolundan tutarak durdurdu çırağını.

"Hayır. Sadece onu kurtarmak değil amacın, ona sahip olmak istiyorsun. Krallık yarışını bekle. Babanı, seni aday göstermesi için ikna et."

"Geri dönmeyi başarabilsem bile, bir kanatsızı, lanetli bir kanatsızı, kral yapmazlar."

"En değerliyi getirirsen yaparlar. Renkli kristallerden bahsetmiyorum. Onu bulduğunda, beni anlayacaksın. Bana güven. Turkon'u ikna et."

Bir bilgenin kendi oğlunu aday göstermesi için hiçbir engel yoktu. Fakat şimdiye kadar hiç gerçekleşmemişti. Babasıyla konuştu, Meda. Ona aşkını anlattı, Hetma'nın söylediklerini ve İlazeh'in bir şansı olduğuna, inandığını...

Krallık yarışına iki gün kala, toplam on aday Kral ve bilginlerin karşısında toplandı. Önce Bilge Rama dolaştı, adaylar arasında. Rama, Mofzo'nun eğitim gördüğü uzak şehirde büyümüştü. Kendi şehrinden gelen, siyah tenli, uzun boylu, çenesinin altında az sakalı bulunan, uzak şehrin en iyi avcısı, genç Bali'nin boynuna geçirdi, kendi boynundan çıkardığı kolyeyi. Sıra Rutna'ya gelmişti, Sibra ve Mofzo'nun önünden geçtikten sonra, Meda'nın önünde durdu. Alaycı bir tavırla gülümsedikten sonra, devam etti. Diğer adaylar gibi başını öne eğmiş bekleyen, çekik gözlü, siyah uzun saçlı, sırtında iki kılıcı bulunan Kani'ye verdi kolyesini. Diğerlerine göre daha kısa boylu olan Kani, verimli topraklarında buğday ve pirinç yetiştirilen Konstana şehrinin, en hızlı uçan genciydi. Ve Turkon adayların önünden yürümeye başladı, oğlunun önünde durdu ve omzuna dokundu. Meda, heyecanlanmıştı, babasının sonunda kendisini anladığını düşünüyordu. Turkon, ilerledi...

Mofzo'nun önünde duran Turkon, diğer bilginlerin aksine konuşmaya başladı. Halka dönerek, Mofzo'yu işaret etti.

"Bu genç adamı hatırlıyor musunuz? Armik Dağı Yarışında uçamayan çocuğu...Hanginiz tahmin edebilirdi o tombul yanaklı ve küçük kanatlı çocuğun, bu genç adama dönüşebileceğini? Bu azim ödüllendirilmeli. Umarım Mofzo'nun çalışkanlığı, tüm çocuklarımıza örnek olur."

Turkon kolyesini Mofzo'nun boynuna takarken, Meda'nın tüm umutları tükendi. İlazeh'i kurtarma şansı, tükendi. İlk defa nefret ediyordu babasından. Ve Kral Hemfeti iki adayını belirlemek için kalktı ayağa, halkın sevinç gösterileri arasında, adayların önüne kadar yürüdü. 

İlk Kanatsız İnsanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin