Meda'nın Kanatları

125 23 12
                                    

Krallık yarışında geri dönebilmeyi başarabilen adaylara verilen akşam yemeği için kurulan geniş ve uzun masada; en uçta Kral, sağ yanında Kraliçe ve solunda İlazeh oturuyordu. Sibra, Bilge Rutna ile birlikte İlazeh'in yanında, Mofzo ise anne ve babası ile birlikte tam karşılarındaydı. Turkon ve Meda, Mofzo'nun bulunduğu sırada en sonda, Bilge Rama ise kızıyla birlikte diğer taraftaydı.

Yemeğe katılan, tüm misafirler kendi aralarında alışıldık, gereksiz konuşmalar yaparken Meda; önünde ki tabağı seyrediyor ve kafasını hiç kaldırmıyordu. Yıllarca önce Armik Dağı Yarışı'nda en yüksekteki meyveyi koparmasına; deniz canavarı avlayan ilk anutlu olmasına; kanatları olmadığı halde krallık yarışını tamamlamasına ve her gece kurduğu imkansız hayallerine rağmen, gerçekliğin çaresizliğinde sessizce boğuluyordu. Prenses ertesi gün yapılacak Taç Töreni'nin akşamında, Sibra'nın karısı ve kraliçe olacaktı.

Herkesin merak ettiği soruyu, Bilge Rama sordu. Prenses İlazeh'e, öldükten sonra ne gördüğünü...?

Kendisine hiç bakmayan kurtarıcısına tekrar baktı Prenses ve gözleriyle işaret ederek,

"Onu gördüm." Dedi.

Meda, ürkek gözlerle kaldırdı başını.

"Yüzü ve gözleri şimdi olduğu gibi parlıyordu ve kanatları vardı."

Masada oluşan sessizliği, Kral Hemfeti'nin gülüşü bozdu. Gülüşünü yarıda kesip, su içtikten sonra, daha büyük kahkahalar attı ve kızına doğru eğildi.

"Haklısın kızım! Böyle bir şeyi ancak öldüğünde görebilirsin." dedi ve rahatsız edici gülüşüne devam etti. Bilge Rutna ve Sibra, Kral'a eşlik ederken, diğerleri sessizliğini korudu.

"Peki sen ne gördün, Meda?" diye sordu Rama.

Kanatları olduğunu ve İlazeh ile birlikte uçtuğunu; söyleyemezdi. Hayatında hiç yaşamadığı mutluluğu, öldükten sonra yaşadığını; söyleyemezdi.

"Ben... Sadece karanlığı hatırlıyorum. Karanlık ve boşluk..." diye cevap verdi Meda ve başını tekrar eğdi.

Taç töreninden sonra, Turkon'un eşi ve ustası Hetma gibi, kendini kutsal ağaç tepesinden boşluğa bırakmayı planlıyordu. Sibra'nın emrettiği gibi değil, kendi istediği gibi ölecekti. Çatal bıçak sesleri arasında ölümünü düşünüyor ve hayalinde yaşıyordu. Yapabileceği her şeyi yapmış, fakat hayat onu hep çaresizliği ile baş başa bırakmıştı. Meda'nın artık umudu kalmadı. Dev dalganın arkasında, son nefesini verdikten sonra gördüğü gibi; İlazeh'le birlikte gökyüzünde uçabilmesi için, ölmesi gerektiğini biliyordu.

İlk Kanatsız İnsanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin