Kyungsoo burun deliğine, küçük parmağını sokmaya çalışan afacanla uyandığında saatin epey geç olduğunu gördü ama bugün dersi öğleden sonraydı, biraz daha Kai'siyle vakit geçirebilirdi. Yaptığı şeyle Kyungsoo'yu uyandıran Kai onun üstüne tırmanırken kıkırdıyordu. Ellerini Kyungsoo'nun yüzüne koyup sağ sola sallanan Kai kocaman gülümseyerek konuştu.
"Günay Kyunşum."
Kyungsoo, Kai'yi kendine çekerek yanaklarından öptü ve saçlarını kulak ardı ederek burnunu sıktı, bu yaptığıyla küçük adamının burnunun kırışmasına sebep olmuştu.
"Günaydın günışığım."
Kai sallamaya devam ederek bir yandan da konuşmaya başladı.
"Kyunşu, papi neyde? Papi özledi."
Kyungsoo çatılan kaşlarıyla anlamlandırmaya çalıştı. Papi diye neyden ya da kimden bahsediyor olabilirdi ki Kai? Geldiği yerde bir köpeği mi vardı acaba? Ayrıca ilginç bir şekilde geldiğinden beri hiç anne lafı etmemişti, hatta daha şimdiye kadar "Papi" harici hiçbir şeyden de bahsetmemişti.
"Papi ne küçük adam?"
"Papi ayka."
Kyungsoo anlamadığı için ne demesi gerektiğini bilemedi uzun bir süre. Ayka kelimesini Kai efendi "R" harflerini teleffuz ederken sıkıntı yaşadığı için, arka olarak dönüştürdü kafasında, daha sonra arkadaş demek istediğini kavradı.
Kai'ye ne cevap vermesi gerektiğini bilmediği için yapabilirse geçiştirmeyi denedi.
Kucağına aldığı Kai ile birlikte merdivenlerden indi.
"Aç mısın küçük adam?"
"I-ıh. Şen uyu, baba kayfaltı."
Kyungsoo anladığını göstermek için başını salladı ve Kai'yi oturma odasında koltuğun üstüne bırakıp mutfakta kendisine hemen sandviç hazırlayarak küçük adamının yanına gitti. Bir yandan yemeğini yerken bir yandan da Kai'nin yüzünü küçük ellerinin arkasına bir saklayıp bir göstermesi eşliğinde zaman geçirdiler, küçük adam hem ce-e eşliğinde oyun oynuyor hem de kıkırdıyordu.
Tepsisini mutfağa götürürken Kai de arkasından Kyungsoo'ya eşlik etti ve masadaki üzümleri işaret ederek ağzını gösterdi. Kyungsoo, Kai'nin bir şeyleri isteme stiline gülerken küçük adamın ağzına ona göre kocaman bir tane üzüm attı ve ardından bir tane daha verecekken zil çaldı. Kucağına aldığı Kai ile birlikte kapıyı açan Soo karşısında genç ve güzel bir kızla karşılaştı.
"Merhaba?"
"Merhaba."
"Kime bakmıştınız?"
"Bay Do'ya bakmıştım ben fakat..."
"Buyrun benim."
Karşısındaki kız elini uzatarak sıkması için beklemişti. Sol kolunda olan Kai'yi tek eliyle sabitlemeye devam ederken sağ eliyle kızın elini sıkmıştı.
"Tekrar merhaba Bay Do. Ben, Kim Jongin aracılığıyla burada bulunuyorum. Adım Jasmine."
"İsminiz değişik fakat yabancılara benzemiyorsunuz?"
"Tam olarak değilim zaten, annem Koreli, babam Türk."
Kaşlarını çatarak karşısındaki kızı süzdü. Jongin bu kızdan ona hiç bahsetmemişti.
"Jongin bana sizden bahsetmedi."
"Fırsatı olmamış olabilir, ben üniversite öğrencisiyim aynı zamanda boş zamanlarımda çocuk bakıcılığı yapıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Evlenmemiz Gereken 1 Konu Var
FanficBen senin; Sevgilin, Eşin, Baban, Ağabeyin, Arkadaşınım. Biri bitse biri kalır, Seni hiç bırakmayacağım. -Cemal Süreya