10. Bölüm

444 42 33
                                    

Y/N: Oy ve yorumlarınızı bekliyorum bebişlerim. 

Bu bölüm @alanurdilruba  minnoşuma erken doğum günü hediyesidir.  Happy birthday babe.

Ne kadar uzun süredir yazmadığımı benbile bilmiyorum ama hafi hayırlısı.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Previously on Beyaz Krizantem:

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Previously on Beyaz Krizantem:

    Başımı kaldırdığımda eşekten düşmüş karpuza döndüm. Gözlerim kafam kadar oldu ağzım yaklaşık bir metre ayrık kaldı. Az önce tahtta gördüğüm kişiyle zaman durmuş ve sadece aldığım nefesleri duyar olmuştum. Ağzımdan ise fısıltıyla, aynı şekilde bana dolu gözlerle bakan kişinin adı olan tek bir kelime çıkmıştı.

"Sehun!"

○●○●○●○●○●○●○●○●○●○

    Bana seneler kadar uzun ve meşakkatli gelen saniyelerin sonunda Sehun kendini toparlayabilmiş ve bana doğru yürümeye çalışmıştı. Tekrar ediyorum; 'çalışmıştı'. Ama yanındaki adam buna engel olmuş ve dostumu kolundan tutup yanına çekerek bana gelmesini engellemişti. Olan bütün bu olaylar karşısında dumur olduğum da söylenebilirdi. Olan biten hiçbir şeyi algılayamıyordum ve beynimin bütün bunları mantıklı bir sonuca çıkarma çabaları boşa çıkıyordu. Bakışlarımızı birbirinden koparan şey birinin neredeyse haykırmasıydı.

     "Baekhyun! Döneceğini haber vermemiştin oğlum. Peki... Bu insan da kim ve ... burada ne işi var?"

     Annesinin, kadının konuşmasına bakarak bu sonucu ben çıkarmıştım, sorusuna karşılık kucağında bulunduğum yaratığın ince ama insanın daima tadına bakmak isteyeceği kadar pembe dudaklarında, hafif ama güzelliği baş döndürücü bir tebessüm doğdu ve büyük bir özgüven ve mutlulukla, herkesi mest eden o derin ses tonuyla kazandığı büyük zaferi ilan etmek için konuştu.

     "Tanıştırayım anne; mühürlü eşim ve çocuklarımın babası."

     O an her şey durmuş ve herkes nefeslerini tutmuştu. Görüyordum ki kimse böyle bir şey beklemiyordu. Benim ise ne hissedip ne düşünmem gerektiğine dair hiçbir fikrim yoktu. Bütün bunlar benim için zaten en başından beri uyanmak için Tanrı'ya yalvardığım korkunç bir kabus gibiydi.

     Yaratığın annesi dehşete düşmüş yüz ifadesiyle geriye doğru bir adım attı. Ağzı sanki bir şeyler söyleyecekmiş ama kelimeler ağzından bir türlü çıkmıyormuş gibi birkaç kez açılıp kapandı. Sonunda kendini biraz olsun toparlayabildiğinde oldukça sakin bir ses tonuyla ,gereğinden çok daha sakin, konuşmaya başladı.

     "Oğlum... sen bize şaka yapıyorsun değil mi? Sadece son zamanlarda birbirimizi biraz üzdüğümüz için bize kötü bir şaka yapmak istiyorsun. Lütfen bana gerçeği anlat. Söz veriyorum sana kızmayacağım."

      Canavarımın yakışıklı suratında uğruna canımı verebileceğim korkunç ama ilahi bir gülümseme oluştu. Ulu Tanrım eğer bu kulunu birazcık seviyorsan sesime kulak ver. Eğer bir gün gerçekten biri tarafından öleceksem bunun onun elinden, suratında bu gülümseme varken olmasını istiyorum.

     "Neden böyle düşündüğünü anlayamadım anneciğim. Oysa ki ben sizin benim evlenmemi istediğinizi zannediyordum. Size istediğinizi verdim değil mi? Size bir gelin getirdim."

     Annesinin gittikçe sakinliğini kaybettiğini ve yüzünün kızarmaya başladığını görebiliyordum. Gözlerini tamamen oğlunun gözlerine dikti ve olanca öfkesiyle kuvvetle bağırdı.

     "Ben sana gidip bir insanla eşleşmeni mi söyledim? Bunu bize, ailene nasıl yapabildin? Bizi nasıl bu kadar küçük düşürebildin? Soyumuzu bir insanla mı davet ettireceksin? Beni hiç bu kadar hayal kırıklığına uğratmamıştın! Senden utanıyorum!"

     Kadının yüksek sesiyle ürküp yüzümü kucağında olduğum adamın göğsüne gömdüm. Benim güzel Azrailim ifadesini hiç bozmadan küstahça konuşmaya devam etti.

     Bu sözlerinden gelininle şu an tanışmak istemediğini mi çıkarmalıyım? Hmmm ,tahtın önündeki ve benim Sehun'umun cüsseli adama dönerek konuşmasını devam ettirdi, Sizi ve eşinizi tebrik ediyorum Baş Alfa. Umarım yavrularınız sağlıklı ve tüm dünyaya hükmedecek kadar güçlü olur. Biz artık izninizle kulübemize çekilebilir miyiz efendim? Yorucu bir hafta geçirdik."

     Esmer adam keskince onun gözlerinin içine baktı ve burnunu havaya kaldırarak hafif gülümsemesiyle cevabını verdi

      "Sanırım seninle daha sonra da konuşabiliriz sevgili Baekhyun. İyi dileklerini kabul ediyor ve yeni eşinle mutluluklar diliyorum. Düğününüzü de çok uzatmadan yapmanızı istiyorum. Çekilebilirsiniz."

      İtiraz etmek istiyordum. Sehun'la kalmak istediğimi, kardeşimin kokusunu içime çekmek ve şimdi oldukça sıska duran gövdesini sıkıca sarmak istediğimi ama kelimeler ağzımdan çıkmıyordu. Sanki biri dilime düğüm atmış gibiydi. Sehun endişeyle bir adım öne çıktı ve itiraz etmeye çalıştı ama yanındaki esmer adam ona engel oldu ve kolunu tuttu.

      Ben hiçbir şey diyemeden canavarım yönünü döndü ve hızlı adımlarla ilerlemeye başladı. Benimse gözlerim en değerlimin yaşlarla parlayan güzel gözlerinde kaldı. Artık onu göremeyecek kadar uzaklaşana kadar hiç durmadan birbirimize baktık. Anlatmaya çalıştık birbirimize nasıl özlediğimizi. 

●○●○●○●○

Beyaz Krizantem (KaiHun)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin