7. Bölüm

1.3K 75 67
                                    

Previously on Beyaz Krizantem 

     ...Ailemin çenesini kapamak için seninle bağlanmak istiyorum. Karşılığında ise canını bağışlıyorum. Şimdi bana cevabını söyle."

...İşte şimdi sıçmıştım.

* * * * *

Mektepteyken hayallerimiz olmayacak rüyalarla doludur. Sonra hayat birer birer onların icabına bakar.
-Reşat Nuri Güntekin

* * * * *

Y/N:Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum.

#3000 kelime 

UYARI: noncon (tam olarak noncon da sayılmaz sadece biraz)

* * * * * 

     Ne yanıt vereceğimi bilmiyordum ve kalakalmıştım. Açıkçası söylediklerine inanmıyordum bile, çok ütopiktiler. Tepkisiz suratına bakıyordum. Bana süre vermek istermiş gibi bir süre bekledi. Cevabımı vermem için gözlerimin içine bakıyordu. Sonunda cesaretimi topladım.

     "Teklifinden çok onur duydum ama ben reddetmek istiyorum. Mühür müdür nedir, artık adı her neyse eminim kendine bunu yapacak çok daha uygun birini bulursun. Beni serbest bıraksan ben de kimseye senin hakkında hiçbir şey söylemesem, kendi yollarımıza dönsek nasıl olur?"

      Saniye saniye gözlerinin kararmasına şahit oluyordum. Alnındaki damar belirginleşti, çenesi kasıldı ve üzerime gelmeye başladı. Her attığı adımda ben de bir adım geri gidiyordum. Sonunda sırtım gövdesi sarmaşık parazit bitkilerle kaplı ölmek üzere olan geniş bir ağacın gövdesine çarpınca durmak zorunda kaldım ama o durmuyordu. Dibime kadar girdikten sonra kulağıma alaycıl kelimelerini fısıldadı.

     "Maalesef böyle bir seçeneğin yok. Madem ölmeye çok meraklısın sana istediğini vereyim o zaman."

     Ani bir hareketle güçlü parmakları boynumu kavradı ve hırsla sıkmaya başladı. Nefessizlikten ve boynumun sanki kopuyormuş gibi ağrımasından gözlerim yanıyordu. Birazcık oksijen için olduğum yerde çırpınmaya başladım. Tüm hayatım, tüm günahlarım, tüm kalp kırıklarım ve canımdan çok sevdiğim Sehun gözlerimin önünden geçiyordu. Mosmor olduğumdan emindim. Ellerini çekmesi için tırnaklarımı onun ellerine saplıyordum ama nafileydi. Demirden yapılmış gibiydi ve çabalarım fayda etmiyordu. Sonunda tırnaklarımdan birkaçı elleriyle verdiğim savaşa dayanamamış, kırılmışlardı. Gözlerimden akan yaşlarla beceriksizce konuşmaya çalıştım.

     "Tamam. Kabul ediyorum. Dur! Lütfen! Lütfen..." Sesim gittikçe kısılıyordu. Tam göreceğim son yüzün karşımdaki adamın yüzü olacağına olmuşken ellerinin gevşediğini hissettim ve bacaklarım beni taşımadığı için yere yığıldım.

     Hıçkırarak ağlamaya devam ediyordum. Dizlerimi kendime çektim ve kendimi top haline getirdim. Boynum o kadar ağrıyordu ki sanki tüm kan oraya pompalanıyor, kalbim oradan atıyor gibi hissediyordum. Parmak uçlarımdan kanlar süzülüyordu, ince ince sızlıyordu.  Pezevenk herif yavaşça yanıma çömeldi ve oturdu. Kafamı kaldırmak istemiyordum. O da hiç ses çıkarmıyordu. Gözyaşlarım dinene ve  sadece hıçkırık seslerim kalana kadar bekledi.

     "Canını yakmadan önce kabul etseydin de bunları hiç yaşamasaydın olmaz mıydı? Her neyse... Kabul ettiğine göre anlaştık. Yaşaman karşılığında benin eşim olacaksın. Ama seni uyarmam gereken şeyler var - yavaşça başımı kaldırmış ve kızarık gözlerimle gözlerine bakmıştım- . Sana daha önce de söylediğim gibi insan-kurt eşleşmelerinde sevgi ve sadakat zorunlu değildir. Zaten bu yüzden seninle mühürlemek istiyorum. Eşim olduğun için benden sevgi ya da sadakat bekleme. Lakin bunlar senin için geçerli değil. Beni sevmesen de bana sadık olmak zorundasın. Sürüme beni rezil edecek herhangi bir hareketini görürsem seni buna pişman ederim. Sen benim için, diğerlerine göstereceğim bir paravansın. Evimi temizleyecek, yemeklerimi pişirecek, geceleri beni tatmin edecek sadık bir eş. Eğer benim sözümden çıkmazsan seni korurum insan ama itaatsizlik edersen ailemin ve sürümün yanında ezilirsin. Umurumda bile olmaz."

Beyaz Krizantem (KaiHun)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin