2. Bölüm

1.4K 91 49
                                    

****"Olacak olan olur,beklenen gelir. Bugün doğan yarın elbet ölür"**** -I.P. (Babil'de Ölüm Istanbul'da Aşk)



Güçsüz ve darp edilmiş bedenimi canımın yanmasını umursamadan baş alfanın önüne fırlatmışlardı. Baş alfanın dipsiz bir çukur gibi derin bakan gözlerinin üzerimde dolandığını hissediyordum. Her kaçma girişimimde gittikçe ağırlaşan cezalarına bir yenisinin daha ekleneceğini düşünüyordum. Daha doğrusu biliyordum.

İri bedeninin bedeninin tahtından kalkıp yavaş adımlarla yanıma yaklaştığını duysam da yerimden bir milim bile kıpırdamamış, başımı önüme eğmeye devam etmiştim. Her an gelebilecek ağır bir darbe beklerken çekeceğim acıyı ve bana yapacaklarını düşünen zihnim, gözlerimin dolmasına sebep olmuştu. Gözyaşlarımın düşmesini önlemek için uzun kirpiklerimi bir kaç kere kırpsam da hiçbir işe yaramamış, gözümden düşen bir damla yaşın yerle buluşmasını önleyememiştim. Bundan nefret ediyordum. Onun karşısında ağlamaktan, acizliğimi onun gözleri önüne sermekten nefret ediyordum ama her seferinde bunun olmasını engelleyemiyordum.

Yavaşça önüme eğildi ve bir elini bana doğru kaldırdı. Refleks olarak hemen kendimi savunmaya çalışmış ve cılız bedenimi kollarımla sarmalamıştım. Bana doğru kaldırdığı eli havada asılı kalmış ve dolgun dudaklarından alaycıl bir kıkırtı bırakmıştı.

"Benden bu kadar korkarken, sana yapabileceklerimin bu kadar farkında iken yine de bana karşı geliyorsun. Başaramayacağını bile bile benden kaçmaya çalışıyorsun. Ben seni yakaladığımdaysa küçük bir kız çocuğu gibi ağlıyorsun. Benim tatlı omegam, söyle bana ben seninle ne yapmalıyım." Hafifçe yanağıma dokunmuş ve okşamıştı. Yanağımı geniş avuçlarından çekmeye çalışsam da buna izin vermemişti.

Derin bir nefes aldım ve cılız bir sesle mırıldandım. "Bırak." Söylediğimi duymazdan gelmiş, uzun ve biçimli parmaklarını dudaklarımda gezdirmişti. Bu sefer daha güçlü bir sesle tekrar denedim. "Lütfen beni bırak. Senin bir işine yaramam ben. Lütfen beni bırak. Hayatıma devam etmemem izin ver. Lütfen... Senin için yeterince güçlü değilim ben. Kırılırım... Parçalarımı nasıl toplarım sonra. Hep bir yanım eksik kalır. Nasıl yaşamamı beklersin benden paramparça. Yanına benden çok daha fazla yakışacak, sana koşulsuz itaat edecek omegaların var. Benden daha güçlü birçok omegan var. Bırak beni. Özgürlüğüm olmadan elimde neyim kalır ki. Ne olur bırak..."

Ona yalvarmaktan ne kadar nefret etsem de yalvardım. Çünkü çok yorulmuştum. Artık ölmekten başka bir şey istemiyordum. Defalarca denesem de ölmeyi bile beceremiyordum. Sertleşen dokunuşlarıyla çenemi kavramış ve yüzümü kendine döndürmüştü. Çatık kaşları ve duygu kırıntısı bile bulamadığım iri gözleriyle bana bakıyordu.

"Sen benimsin omega ve benden kurtuluşun yok. Gerekirse seni kıracağım ama parçalarını toplayan yine ben olacağım. Eksik parçalarının yerini doldurabilecek tek kişi benim. Bunu o küçük beynine sok omega yoksa ben zorla sokarım." Ağrımaya başlayan çenemi sertçe savurmuş. ve hızla ayağa kalkmıştı. "Onu odama götürün ve temizleyin." dedikten sonra büyük adımlarla açılan geniş kapıdan çıkmıştı. Kocaman olmuş kızarık gözlerimle az önce çıktığı kapıya bakıyordum. Bunu bana yapamazdı, olmazdı, yaşayamazdım.

İki beta başalfanın ardından kapanan kapıdan girmiş ve kollarımdan tutarak beni sürüklemeye başlamışlardı. Ağlayarak çırpınıyor, sıkı tutuşlarından kurtulmaya çalışıyordum. Banyo gibi bir odanın önüne gelene kadar başarısız kurtulma girişimlerime devam etmiştim. Beni itekleyerek içeri soktuktan sonra kapıyı ardımdan kapatmışlardı. "Eğer bizim gelip seni yıkamamızı istemiyorsan geri döndüğümüzde temizlenmiş ol. Dolabın üzerindeki gecelik sana ait. Onu giy." dedikten sonra kapıdan uzaklaştıklarını duymuştum. Gittiklerinden emin olduğumda bulunduğum yere çömeldim ve hıçkırarak ağlamaya başladım.

Beyaz Krizantem (KaiHun)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin