İnsan, gerçekleri değiştiremeyeceğini fark edince en nihayetinde bu gerçeklerden kaçacak delik arıyordu.
"Yunus! Buradayım, hoş geldiniz beyler."
Abim, oturduğu sandalyeden kalkıp elini kaldırdı, onca kalabalık arasında bulmakta güçlük çekmiştik. Üstünde siyah takım elbise, ceketiyle aynı renkte ince bir kravat vardı. Sol bileğindeki gümüş rengi saat, tavandaki lambadan akseden ışık dolayısıyla parlıyordu.
Ömer, abime sıkıca sarılıp sırıttı.
"Faruk abi? Tanıyamadım seni, bizim için bu kadar hazırlanmana gerek yoktu."
Abim de aynı sırıtışla karşılık verdi.
"Hadi lan oradan, hemen kendinize pay çıkarmayın. Mülâkatım vardı, size söylediğim iş görüşmesinden geliyorum."
"Nasıldı Faruk abi? Görüşmeyi bir hanımefendiyle yaptıysan yeni işin hayırlı olsun." dedi Ömer, abimin yanındaki sandalyeye otururken.
"Yok oğlum... Muhtemelen fabrikaya devam edeceğim. Şerefsizler akrabalarını yerleştiriyor her yere."
Gülümseyip abime sarıldım.
"Nasılsın abi? Seni iyi gördüm."
"Çok canım sıkılıyordu, sizinle dalga geçerim sıkıntım geçer diye mutluyum."
Ömer'in karşısındaki sandalyeye oturdum, etrafıma bakındım. Bordo gömlekli, kot pantolonlu, kıvırcık saçlı bir çocuk elinde tepsiyle bahçe kapısının önünde duruyordu. Elimi kaldırıp buraya bakmasını işaret ettim.
Hızlı adımlarla, kalabalık masaların arasından yanımıza geldi.
"Buyur abi, hoş geldiniz."
"Hoş bulduk. Üç kahve alalım."
"Nasıl olsun?"
"İkisi sade, biri orta."
"Tamamdır."
Etrafımı süzüp abime döndüm.
"Burası neden bu kadar kalabalık? Başka bir yere geçseydik keşke..."
"Boş ver, oturduk artık. Anlatın bakalım. Siz nasılsınız?"
"Değişen hiçbir şey yok abi, garsonluğa devam. Ömer de iş değiştirmeye devam ediyor."
"Benzinciden neden ayrıldın?"
Ömer, sırıttı.
"Benzinci mi kaldı Faruk abi? Oradan istifa ettikten sonra kaç iş yeri değiştirdim... Bana uygun bir iş aramaya devam ediyorum."
"Neden ayrıldın?"
"Patronuyla kavga etmiş manyak. Tartışmış demiyorum, bildiğin dövmüş adamı."
"Ya ne yapsaydım? Zaten gıcık kapıyordum heriften..."
Kaşlarını çatıp masanın üstündeki mendillerle oynamaya başladı.
"Dükkâna yaşlı bir kadın geldi. Durumu yokmuş, para istedi. Bizim patron da onca kalabalığın içinde azarladı kaç yaşında kadını."
Abim, beni süzerken başını salladı.
"İyi yapmışsın o zaman Ömer, eline sağlık. Sen neden kızıyorsun?"
"Ben de aynı tepkiyi verdim ama beyefendi kaç yıldır kalıcı bir iş bulamadı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN KARANLIĞINDA: SALGIN
Fiksi Ilmiah*Tamamlanmış bir roman. Üç kitaplık bir serinin ilk adımı. Aniden yayılmaya başlayan bir salgın... İnsanların içinde bulunduğu kaos havası... Bir grup insanın bu salgın karşısında yaşadığı olaylar... Kimi zaman hüznün doruklarında, kimi zaman umut ı...