1#

7.2K 111 15
                                    


Kolunun altındaki kutuyu düşmesin diye sıkı sıkıya tutarken elindeki oyuncak maymunu yerde sürüklediğinin farkında bile değildi. Öylesine heyecanlıydı ki, sadece gizli görevine odaklanabiliyordu.

Ses çıkarmamak için parmak ucunda adımlarken, önüne düşen bir tutam saça üfleyerek önünden çekilmesini sağladı. Hemen ardından etrafına hemencecik bir göz gezdirdi. Koridor boştu. Dışarıda havlayan köpeği dışında herhangi bir ses işitmiyordu. Derin bir nefes aldı. Ve aniden, koridor boyunca koşmaya başladı.

Yanından geçtiği her kapıdan birisinin çıkacağı korkusuyla ilerledikçe hızını daha da arttırıyordu. Çoktan kan ter içerisinde kalmıştı bile. Ama hızlı olmalıydı. Çünkü kimsenin onu görmesini istemiyordu. Eğer görürlerse, kolunun altında saklamaya çalıştığı kutunun ne olduğunu sorabilir, hatta onun elinden bile alabilirlerdi.

Birden duraksadı. Bu düşünce onu korkutmuştu. Henüz yeni bulduğu ve içinde ne olduğunu bilmediği bu kutunun elinden alınmasını istemiyordu. Köpeği de dahil, kimse elinde ne olduğunu görmemeliydi. Saklanmalıydı. Gidebileceği yerleri düşündü. Kimsenin onu görmemesi için nereye gidebilirdi ki?

Etrafında tam bir tur dönerek daha önceden saklandığı yerleri getirdi aklına. İlk önce odasındaki dolabın içine saklanabileceğini düşünse de, bu fikir düşündüğü andan itibaren onu huzursuz etmişti. Çünkü daha önceden pek çok kez orada saklanmış ve eninde sonunda da yakalanmıştı. Sonra, bahçedeki eski baraka birden gözünün önüne geldi. Bahçedeki çalılıkların ardında ne kadar eski gibi görünse görünsün, tahtaları üzerine bastıkça ne kadar ses çıkarırsa çıkarsın onu rahatlıkla saklayacağını biliyordu. Fakat ne kadar süre saklanacağını bilmiyordu ve uzun süre ortadan kaybolduğu an daha önce de olduğu gibi ilk bakacakları yer orası olurdu.

Ne yapacaktı? Kaşlarını çatarak kutuya baktı. Karar verecek durumda değildi. Çünkü ardında bıraktığı odalardan birinden konuşma sesleri geliyordu. Burada daha fazla durursa o daha harekete geçemeden korktuğu başına gelecekti. Bu düşünceyle beraber panik yaparak gözlerini kocaman açtı. Ardından, tekrardan koşmaya başladı. Koridorun sonuna geldiğinde aniden yön değiştirerek mutfağa girdi ve kapının arkasına saklandı.

Daracık alanda içine doldurabildiği kadar nefesi alırken, küçük göğsü hızla inip kalkıyordu. Her hızlı koştuğunda olduğu gibi karnının hemen yanında olan yer ağrımaya başlamıştı ve bu, dizlerinin titremesine, kollarının karıncalanmasına ve çaresiz hissetmesine neden oluyordu. Boğazını yakan kuruluk da canını acıtmaya başlamıştı. Ne yapacağını bilmez halde daracık alanın el verdiği şekilde kafasını eğdi. Gözlerine açılmış ayakkabı bağcıkları takılırken her şeyin bu kadar üst üste gelmesi ellerinin daha da titremesine neden oldu. Bağlamazsa düşebilirdi, bağlamaya kalkışırsa da eğilirken kafasını kapıya çarpabilirdi.

Bir kolunun altında esrarengiz kutu, ötekinde ise maymunu varken kolunu uzatıp bağlamaya kalkışması ise olası bile değildi. Ağlamak istiyordu. Eğer kolunun altındaki kutunun içinde ne olduğunu öğrenme isteği ağlama isteğine baskın gelmeseydi gerçekten de oraya çökerek hüngür hüngür ağlayabilirdi.

Öte yandan dizine bir yara daha eklenmesini istemiyor, o turuncu sıvının yarasını yakmasını hissetmek istemiyordu. Çaresizce ayaklarını hareket ettirmeye çalıştı. İlk önce bir ayağıyla bağcığı kaldırarak ayakkabısının üstüne attı. Tekrardan bağlayamazdı belki ama bağcığın ucunu ayakkabısının kenarına sıkıştırabilirse eğer... Belki biraz idare edebilirdi.

Terden alnına yapışan saçları bu işi daha da zorlaştırırken, burnunun ucuna kadar gelen sızı artık ağlaması için diretiyordu. Gözleri dolup görüşünü bulanıklaştırırken kolunun altındaki kutuyu daha da sıkıştırdı ve kolunu hafifçe kaldırarak sertçe gözünü sildi. Burnunu ses çıkarmadan çekmeye çalıştıktan sonra bunu beceremediğini fark edip gözlerinin daha da dolmasına sebep oldu.

GünlükHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin