7#

756 49 3
                                    

Multimedia; Black Veil Brides - Lost It All

Efe'ye ne kadar çok yüklendiğimi bu bölümle anlamış olacaksınız. Acımasız değilim, lütfen. Sadece çökmüş olan bir çocuğun önceki hayatını öğrenemezseniz sonrasında nasıl bir değişim yaşadığının fark etmenizin daha zor olacağını düşünüyorum.

Ayrıca, bölümlerin uzunluğu kısalığı ile bir şikayetiniz var mı? Söylerseniz sevinirim.

Keyifli okumalar.

Gözlerimi aralayarak, kulaklarımın dikkat kesilmesine izin verdim. Kaç saattir uzandığımı bilmiyordum ama perdelerin arasından sızan gün ışığından artık eser kalmadığını ve yoldan geçen arabaların da sesinin azaldığını işin içine katarsam, saatin gece üç civarı olduğunu söyleyebilirdim. Vücudum yorgunluk nedeniyle derin bir uyku çekememişti. Bu yüzden duyduğum her sese uyanabilecek haldeydim.

Ve az önce bir ses duyduğuma emindim.

Yatakta doğrulup, kendime gelmeye çalışırken gelen sesin kaynağını arıyordum. Yağmur yüzünden nemlenmiş saçlarımı gözümün önünden çekmek için geriye atarak ayağa kalktım. Ayaklarımdaki uyuşukluk hissinin geçmesi için biraz öylece durup bekledikten sonra yavaşça kapının önüne doğru ilerledim. Cama sertçe çarpan yağmur damlalarının sesini hala işitebiliyordum. Belli ki dışarıdaki fırtına bitmemişti, aksine daha da artmıştı.

Beni uyanmama sebep olan sesin bu olabileceğini düşündüm. Belki rüzgâr yüzünden cama çarpan herhangi bir şey ya da sadece yağmurun sesi bile olabilirdi. Ama duyduğum sesin beni huzursuz ettiğinin de farkındaydım. Bu yağmur dolayısıyla çıkan bir sese karşı oluşacak bir huzursuzluk değildi. Daha çok beni diken üzerinde hissettiren türdendi.

Ama şimdi sesten eser yoktu. Bilmiyorum, belki de çok kafaya taktığımdandı. Üzerimdeki nemli kıyafetleri değiştirmek için keyifsizce dolaba doğru ilerledim. Artık kendimden bile emin olamazken hangisi gerçek, hangisi benim kendime karşı sunduğum bir yanılsama ya da hangisi beni daha çok huzursuz hissettiriyor bilmiyordum. Tek bildiğim şey, düşünmenin sınırlarını fazlaca zorladığım ve bunun bende ters tepki yaptığıydı. Dolabın kapağını sertçe açarak içinden bir tişört alırken, duraksadım. Sesi tekrar duymuştum. Bu sesin fazlasıyla gerçek olduğuna neredeyse emindim. Sahi, ne zamandan beri kendimden şüphe etmeye başlamıştım ki?

Kafamı sola doğru yavaşça çevirirken, dinledim. Ve birden, asıl duymam gereken şeyi duymadığımı fark ettim. Kendimi doğrulamak istercesine gözlerimi yatağa doğru çevirirken yanımdaki eksikliğin nasıl farkına varamadığımı düşündüm. Her şey birden netleşirken, içimdeki panik beni atağa geçirecek kadar artmıştı.

Çakıl.

Hayır, dedim. Hayır, olamaz.

Karanlığı umursamadan, aniden ileri fırlayarak odalara teker teker bakmaya başladım.

Düşündüğüm şeyin olmamasını dinliyordum. Ama odaların hiçbirinde yoktu. Bütün odalara tekrar tekrar bakarken kendimi yeniden yatak odasının önünde bulmuştum. Yoktu. Ardından, koridorda esen rüzgârı fark ettim. Yavaşça önümden geçip, etrafımı sararken omuzlarım gerildiğini hissettim. Belimden yukarı doğru yükselen ince sızıyı. Rüzgârın nereden geldiğini düşündüm. Evde, mutfakta bulunan balkon kapısından başka cereyan yapacak yer yoktu. Koşarak mutfağa girdim.

Oradaydı. Fırtınadan dolayı açılmış balkon kapısının yanında. Kalorifer peteğinin kenarına kıvrılmış, ağlıyordu.

Yağmur rüzgâr nedeniyle içeri girerken, sokak lambası içeriyi biraz olsun aydınlatıyordu. Onu böyle görmek istemedim. Nasıl bir ruh hali içerisinde olduğu, başını kendi gövdesine saklayışından bile belliydi. O an kendimi bile unutabilirdim ki unuttum da. Çıplak ayaklarımın betondan kaptığı soğukluğu umursamadan ona doğru ilerledim.

GünlükHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin