33. Bölüm

330 24 8
                                    


Ağzımdaki ekşi tat ve karnımdaki sızıyla gözlerimi zorla açmıştım. Ah! Boynum tutulmuş!
Boynumu sıvazlıyarak yerde emekler konuma geçmiştim ayağa kalkmak için. Bu halim bana bir şeyler anımsatıyordu ama şu an o sahneleri hatırlamasam daha iyi olacaktı.
Ayağa kalkıp duvar saatine baktığım anda merdivenleri ikişer ikişer çıkarak odama koşmuştum. Simsiyah kıyafetlerimi hızlıca giydikten sonra saçımı salıp taramış ve çantamı koluma takarak evden çıkmıştım.
-
Derse hocayla birlikte anca girebilmiştim. Zil çaldığında Ferhat' la konuşmak için sınıftan çıkıp, kantine -hep ilk teneffüste gittiği yere- gitmiştim. Kahvaltısını yapardı çünkü.
Kantine girmemle en köşedeki masada önündeki kahvesiyle masaya odaklanmış Ferhat' ı görmüştüm. Kahvaltı etmemiş miydi? Kahve dokunurdu ona aç karnına.
Masasına yaklaşmış önündeki sandalyeyi çekip oturmuştum. Kafasını kaldırıp bomboş gözlerle, fazla sakin gözüken tavrıyla bakıyordu bana.
"Ferhat."
Ferhat diyordum fakat benim tanıdığım Ferhat değildi karşımda oturan. O kaybolduğum yeşillik değildi baktığım gözler. Vahşi ormandı şimdikiler. Korkutuyorlardı beni içinde uğuldayan kurtlar.
Bana aldırış etmeden, sandalyesinin yerden çıkardığı sesle çekip gitmişti. O değil de kahvesi vardı önümde. Bardağına bakmıştım ardından. Bardağın dibindeki kahve tortularını görünce gözlerim irileşmişti birden. Böylesine acı, yoğun bir kahveyi nasıl içmişti ki?
Ferhat... Bana özellikle açık çay veren Ferhat, artık kopkoyu Türk kahvesi içer olmuştu. Dokunurdu ki ona. Aç karnına bozardımidesini böyle kahveler.

Üzgünce masadan kalkıp sınıfıma geri dönmüştüm, öğle teneffüsüne kadar da çıkmamıştım. Zil çaldığı gibi Ferhat' ı bulmak için çıkmıştım yine sınıftan. Bahçede olduğunu arkadaşlarından öğrenince adımlarımı hızlandırıp bahçeye gitmiştim.
Etrafta bir göz gezdirince karşımda bana ters yönde tek başına oturuyor görmüştüm onu bankta. Tam ona doğru yürüyordum ki Başak' ın yanına oturmasıyla çakılmıştım bir adım daha atamadan.
Hah! Yok artık! Başak?
Yanımdan geçen Cem' i görmemle koluna yapışmam bir olmuştu.
"Cem yardımına ihtiyacım var lütfeen..."
Kolundan onu çekiştirerek Ferhat' ların çaprazındaki banka oturtmuştum. Ne olur ne olmaz hırkasını çıkarttırmış ve giyip başıma kapşonunu örtmüştüm.
"Konuşuyormuş gibi yap Cem." diye fısıldamıştım o ne olduğunu anlamazken.
"Ne oluyor Aslı?"
"Şiişt sessiz ol duyamayacağım."
Cem afallamış şekilde ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu.
Pür dikkat onları dinliyordum. Ferhat dirseklerini dizlerine dayamış yere bakıyordu Başak ise ona bakarak konuşuyordu.
"Aslı yüzünden bu kadar üzgünsün değil mi Ferhat? Zaten kendinden başkasını düşünmüyor. Melih de sen de onun yüzünden zarar görmediniz mi? Bencilin teki..."
"Yeter."
"Ferhat Melih' e yüz veren de o değil miydi? Birbirinize düşürdü sizi."
"Haddini bil Başak."
Yerinden kalkıp giderken ardından duyduklarıma ve Ferhat' ın tepkisine şaşırmış, Cem' e bakakalmıştım.
"Hey! Aslı iyi misin?"
"Ah! Hırkanı al Cem. Çok sağol."
Hırkayı çabucak çıkarıp Cem' e verdikten sonra koşar adımlarımla Ferhat' a yetişmiştim.
"Ferhat."
Yüzüme bakmıyordu, yoluna devam ediyordu.
"Konuşmayacak mısın?"
Aniden durmasıyla ben de durmuştum. Gözlerime bakıyordu yalnızca. Kafasını sağa sola hafif sallayıp beni öylece bırakarak gitmişti.
Başım ağrıyordu. Sanki beynimi tornavidayla deşiyordu eşsiz yaratıklar. Elimle başımı tutup bir süre baş ağrısından yığılıp kalmamak için yere bakmıştım.
Gülüşünü, sesini, bana güzelim demeni özledim Ferhat. Yapma bana bunu...
Kafamı kaldırdığımda karşımdan Tuna geçiyordu. Beni gördüğünde ona gülümsemiştim. Kafasını selam verircesine sallayıp çok minik bir tebessüm sergileyerek o da geçip gitmişti işte.
Sınıfıma gitmeliydim şimdi demek. Ferhat yoktu artık beni sınıfıma bırakacak. Ama ben de Aslı' ysam bırakmayacaktım onun peşini. Böyle kolay değildi bu işler. Takmayıp, konuşmamalar, dinlememeler, kaçıp gitmeler...
Zamanında o benim peşimi bırakmamıştı, ne hallere getirmişti bizi, şimdi sıra bendeydi.
Onun için, elimden geleni yapacaktım, ona. Bu benim görevimdi. Yapmak zorundaydım, bir kısmım yok geziyordum diğer türlü.
--

Aslına BakarsanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin