37. Bölüm

229 18 4
                                    

"Hala çok güzelsin."

--

Öyle ses tonuyla öyle gözlerle söylemişti ki yüzümde yamuk bir gülümseme oluşmuştu. Mutluluktan artan göz yaşlarımı silen parmaklarıyla, deva bulan ruhum onun bedenine sarılmıştı sonunda. Kollarımı sımsıkı omzuna ve boynuna sarmıştım. Bir daha kaçıp gitmesine engel olmak istercesine, izin vermiyormuşcasına...

Kirli yüzümü onun temiz boynuna gömüp orda da ağlamıştım. Ben günlerdir bu anın hayalini kurarak ağlıyor, uyuyor, nefes alıyordum.

Ben ayaklarımda daha çok yükselip ona daha çok dolandıkça o da belimdeki ellerini sıkılaştırıyordu. Ilk defa iki eli de belimden bu derece sıkı tutuyordu. Önceden bir eli sırtımda diğeri belimde oluyorken şimdi sadece belime kenetlenmişti büyük ellerini.

Beni kendine çektikçe çekiyor göğsü havalandıkça havalanıyordu. Biliyordum bu kabarıklığı. Saçlarımın arasına yüzünü sokuyor içine çekiyordu kokusunu.

Ensemde hissettiğim ıslaklıkla içim cız etmişti. Belli etmiyordum o yaşı hissettiğimi. Çünkü benden daha fazlası akıyordu onun boynuna.

Ayaklarımı yere tam basınca ondan yavaşça ayrılmıştım. Bu gözler özlediğim gözlerdi. Bunu bir daha yaşayamayacağımı düşündükçe delirmiştim oysa ki.

Artık olamazdı zaten. Gerekirse okyanus dediği derinliklerimde boğardım da salmazdım, bırakmazdım onu.

"Eve bırakayım seni."

Bana eskisi gibi bakan Ferhat' a bir adım daha yaklaşıp tekrar yükselmiştim parmak uçlarımda. Dudağımı onun pürüzsüz yanağına hafiften bastırmıştım. Saniyelerdi belki bu.

Yumduğum gözlerimi açıp gerilediğimde huzurla gözleri kapalı duran Ferhat' ı görüp gülümsemeden edememiştim. Ben ona bakarken o da gözlerini açmış küçücük gülümseyip elimden tutarak yürümeye başlamıştı. Yan yana aheste aheste yürüyorduk.

Uzun süreden sonra bu kadar devasa bir mutluluğu yaşamak mükemmel bir duyguydu. Elimi saran eli, kapsayan parmakları onu ne kadar özlediğimi hatırlatmıştı bana.

Ferhat bambaşkaydı bende. Değer kavramını bulamamış, ölçeceğim kadar da küçük değerde olmayanımdı o. Ferhat bana aitti.

Ne kadar Başak onun yanına gitmiş olsa da, yüz vermeyen, gelmezsen bitecek dediğimde gelenimdi o benim. Başak' a haddini bil demesi bile ona olan sevgimin coşmasını sağlıyordu.

Ferhat' a bakmaya başlamıştım. Önüne bakıyor, arada başını yere indirip diğer eliyle saçını karıştırıyordu. Bir anda karşı tarafa dalıp giden Ferhat elimi bırakmıştı yavaşça.

Evim uzak olmasına rağmen ilk defa ikimiz de ağzımızı açmamış taksiye binmemiştik. El ele daha güzel değil miydi? Elimi bırakıp bana döndü asık suratıyla.

"O gün..."

Konuşmaktan zorluk çekiyor gibiydi. Sertçe yutkunup gözlerini kapattı ve lafını tamamladı.

"O gün Tuna' yla neden o haldeydiniz Aslı?"

Sorduğu sorudan o da memnun değildi fakat cevabını aldığında üzerinden tonlar azalacakmış gibi görünüyordu. Cevabı? Ne diyecektim?

Tuna hakkında hiçbir şey söyleyemezdim. Onun söyledikleri benim dışımda hiç kimsenin duyması gereken değildi. Ferhat'a güvenim başka, Tuna'ya bunu yapmayacağımın kesin olması başka.

"Bir açıklaması yok."

"Aslı... Söyler misin?"

"Ferhat bana güveniyor musun?"

Aslına BakarsanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin