İmkânsızlıklar

299 19 16
                                    

Medya'daki önerilen müzik:
- (Pelin Akil - Bu Kalp Senin)

- (Teoman - Gemiler)


Seni ilk gördüğüm günü, halâ dün gibi hatırlıyorum.

Bi Nisan ayıydı. Güneş saklandığı o koca dağların ardından gülümsüyordu. Kaldırım kenarında bir papatya yeşermişti. Bir çocuk pamuk şeker yiyordu. Elinde kırmızı balonlarla bir çift yürüyordu. Bir adam, yetim bir çocuğa gülümsüyordu. Bir kadın, bir sokak köpeğinin başını okşuyordu. Onlarca, belki de yüzlerce insanın arasından yürüyordum. Tanıdık bir yüz, tanıdık bir beden aradı gözlerim.
Yoktu.
Yeni umutların yeşerdiği bu günlerde, benim saksımdaki papatyalar çoktan solmuştu.
Umutlarım ise bir uçurumun kenarında kurtarılmayı bekliyordu. Hem çok doluydum, bir o kadar da boş. Anlatacak çok şeyim vardı, ama dinleyecek kimsem yoktu.

Sahil kenarına varınca, kumsala oturdum. Deniz, köpüklü dalgalarını hemen ayaklarımın ucuna bırakıyordu. Martılar, çığlık çığlığa uçuşuyor, tatlı bir meltem saçlarımı okşuyordu.
Elimdeki sigaranın son dumanını ciğerlerime çekip, izmaritini önümde biriken köpüklü dalgalara fırlattım.

Seni ilk gördüğümde,
Önümden öylece geçerken, bana bakman için içimden yalvardım adeta.
Evet, bana baktın.
3 saniye gözlerimiz değdi birbirine daha sonra ise başını çevirdin.
Bilmezdim, o 3 saniyenin bende birikip günler, aylar ve hattâ yıllar edebileceğini.

Tam 3 sene geçti üzerinden.
36 ay.
1095 gün.
Bilmem kaç saat.
Bilmem kaç saniye..
Sahi, o 3 saniye neler yaptı
bana ?
Ya da nasıl böyle 3 yıl oluverdi ?

Ben, sevmeyi aslında biraz ölüme benzetiyorum. Ve insan, bence bir kez ölür. Ölmektende kötüsü nedir biliyor musun ?
Ayağa kalkayamacak kadar yara almış olmak.
Hani bazen ağlayamayacak kadar dolu olursun ya, işte o an bir duvar dibine çöküp, başımı ellerim arasına aldığım zaman "yoruldum" diyorum kendi kendime.
Ve bunun fiziksel olmadığını o kadar iyi biliyorum ki.

Ben, iyileşebileceğime inanmıştım. Yeniden ayağa kalkabileceğime. Belki de yaralarımı tek başıma sarabileceğime.
Ama olmadı.
Bir kez daha dizlerimin üzerine çökerken tutmadı kimse elimden. Bir köşede durup, öylece yıkılışımı izlediler.

Seni, her sabah durakta beklerdim. Akşamları sokağın sonunda. Pazarları ise sahilde.
Yolda, sokakta, bahçede, parkta, caddede.. aklına gelebilecek heryerde.
Güneşte, yağmurda, karda..
Yüzlerce otobüs kaçırdım, eve geç kaldım, öğretmenlerimden azar yedim.
Sayende sabahları otobüs durağına gelen insanları tanıdım, sokaktaki köpekle dost oldum, parktaki çocuklarla arkadaş..
Onca şey.. bunca bekleyiş..
Neden biliyor musun ?
Seni sadece 3 saniye görebilmek için.

Sen..
Bir kez bile görmedin beni.
Başını benden tarafa hiç çevirmedin mesela.
Gözlerini kaçırdın hep.

Beni sevmeni hiç beklemedim.
Çünkü bunu beklemek, bir taşı sulayıp çiçek açmasını beklemek kadar imkânsızdı.
Yadırgamadım ya da ne bileyim hiç kızmadım sana.
Çünkü, herkes herkesi sevmeyebilir.
Ne bileyim.
Yüzümü beğenmemişsindir, kiloluyumdur belki sana göre, sesim güzel değildir, gözlerimi, saçlarımı ya da.. ne bileyim işte.
Sevmemişsindir.
Sana, beni neden sevmedin diye soramam mesela. Çünkü insan bunu bile bile kendine yapmaz, yapamaz.

Bir pazar sabahı..
Sahildeki bir banka oturmuş, seni bekliyordum.
Uzaklardan tanıdım seni, yanında biri vardı.
Ellerin ellerini kavramıştı sıkıca.
Gülümsüyordun.
Başka biriyle el ele önümden geçip giderken, gülümsüyordun.
Umutsuzca yüzüne baktığımda, kırgın bir tebessüm oluşuyordu yüzümde.
Arkandan öylece baktım.
Belki biraz boğazım düğümlendi, gözlerim buğulandı.
Kulaklıkta çalan şarkı "sen geçerken sahilden sessizce, gemiler kalkar yüreğimden gizlice"diyerek devam ediyordu.

Sakın yanlış anlama beni.
Sana değildi elbet kırgınlığım.
Sanki hiç sonbaharlar yokmuşçasına yeşeren umutlarımaydı.
Dayanamadım. Teker teker yolup attım saksımdan.

Elbet sende birgün birini sevecektin. Seninde kalbin benim gibi çarpacaktı. Ellerini tutmak, ona delicesine sarılmak isteyecektin. Kim bilir belki sende benim gibi günlerce yollarını gözleyecektin.
Ben, sadece seni tek benim sevebileceğini sanmıştım.

Yine o sahil..
O kumsal..
O bank..
Karşı bankta oturmuşsun, kulağında kulaklık..
Bilmem hangi şarkının, kaçıncı mısrasında doluyor gözlerin.
Benim gözlerimse şimdi kaldırımlar kadar sırılsıklam.
Aynı kaderi paylaşıyoruz aslında.
Senin onun için doluyor gözlerin, benimse senin.






'Senin beni sevebilme ihtimalin,
tıpkı bir taşı sulayıp çiçek açması kadar imkânsızdı."











İÇİMİZDEKİ SAVAŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin