Multimediyada Pelin'le Barkın var.İyi okumalar :)
Pelin'in ağzından...
Beni bileğimden sürükleyip nereye götürüyordu bu pislik.Ha evet aynen, o tam bir 'pislik'ti.Beni Barkı'nla tanıştırdığı günü hatırladım da, teşekkür mü etsem kızsam mı bilemedim.Yani Barkın harika biriydi.Beni aldatmış olmasına rağmen evet,o harika biri.
Beni barın yanına götürüp duvara sıkıştırdı.Ha canımı yakıyordu aptal.Bileğimi öyle bir sıkıyordu ki sanırım moraracaktı.Yüzüme çok yakın duruyordu ve ben elinden kurtulamıyordum.Bu kadar gücü nereden bulmuş?
"Eren bileğimi bıraksan diyorum?"
"Nedenmiş? Yine elimden kaçıramam seni.Buna asla izin vermem! Anladın mı?!"
"Ne saçmalıyorsun Eren? Leş gibi içki kokuyorsun."
"Haahahha ! Barkın'da kokuyordu.Onunla niye oldun? Ne eksiğim var ondan? Söylesene!" Ellerimle göğsünü ittirmeye çalıştım.Ha o Eren! Sence senin gücün yeter mi? Her geçen saniye tüylerim hürperiyordu.
"Cevap ver ! Ne eksiğim var? Ondan daha çok sevebilirim seni.Daha çok sahip çıkarım. Yanıma bir tek sen yakışıyorsun, anlamıyor musun? Seni istiyorum!"
"Eren inanamıyorum sana ! Barkın'la beni kendin tanıştırdın,Almina'yla sevgili olanda sensin.Bunca zaman neredeydin? Hem Barkın'a benzeme çabaların neden? Senden bu yüzden nefret ediyorum!"
"Barkın! Sizi tanıştırdığım güne lanet olsun! Sana tam acılacakken gelip bana, sana aşık olduğunu söyledi.Benden hızlı davrandı pislik."
"Eren senin hiçbir kelimene inanasım gelmiyor.Madem beni seviyordun bunca zaman Almina'yı niye harcadın!'
"Sana başka nasıl yakın olacaktım? Barkın beni senin yanına yaklaştırmıyordu.Ben de sizi ayırmayı denedim."
"Ne!"
"Evet! Her şeyi biliyorsun,bunu da öğren; Barkın'ı öpmesi için o kızı ben tuttum.Barkın sana deli gibi aşık olan bir aptal! Sen de ona aşıksın ve o halde görünce ondan nefret ettin.Kabul et iyi düşündüm." Ne diyordu bu? Allahım bunca zaman Barkın'a da kendime de boşuna mı işkence çektirmiştim? Gözlerim dolmaya başladığımda yüzümde sıcak nefes hissettim.Ellerimle olabildiğince onu itirmeye çabalamaya başladım.Birden Eren'i biri geri çekti.İşte bu oydu.Barkın.
Bir yumruk,bir yumruk daha derken Eren ağzı burnu kan içinde yere yığıldı.Barkın'a baktım.Hızlı hızlı nefes alıp verdikten sonra Eren'e bir tekme geçirdi.Bana döndü.Bir adım attı.Onu gerçekten hala seviyor muydum? Bir adım daha. Depoda bana vurmuştu. Bir adım daha.. Benden nefret ediyor olmalı.Her şey benim suçum.Sadece benim! Aramızda son bir adım kalmıstı.Bileğimden tutup beni kendine çekti.Yüzünü bütü ayrıntısıyla inceledim.Bunu ona ben mi yapmıştım? Tanıştığımızda daha Eren yüzünden barlara alışmıtı fakat ayrıldıktan sonra duyduğuma göre barlar artık evi olmuştu.Gözleri çok yorgundu.Göz altları şişmiş,hatta morumsu bir renk almaya başlamıştı ama hala gözleri , gözleri hala ilk günki gibi bakıyordu.
"Özür dilerim." deyiverdim.Suçlu hissetmekten iyidir.
"Ne için prenses?" Benimle konuşmasını bile özlemişim.
"Eren her şeyi anlattı." Kendimi suçlu hissetip başımı eğdim.Birden parfüm kokusu yoğunlaştı ve kafam yumuşak bir yere dayandı.
"Ben de özür dilerim." Barkın bana sarılmıştı.Sarılıyorduk.Barkın'la.sarılıyorduk.Kafamı yine omzuna koyuyordum.Yine parfüm kokusunu içine çekiyordum.Allahım çok şükür!
"Ne için?"
"Her şey için." Ona daha sıkı sarıldım.Bir daha gitmesini istemiyordum.
"If the day comes that you must leave.. (Eğer gitmen gereken gün gelirse...)
Let me be the ground to your feet. (Ayaklarını bastığın yer olmama izin ver.) "
Cidden mi? Benim sevdiğim sanatçıları mı dinliyordu? O yabancı şarkıdan nefret ederdi? Ne diyeceğimi bilemedim ve şaşkın şaşkın suratına baktım. O ise devam etti.
"If the day comes that you feel weak... (Eğer güçsüz hissettiğin gün gelirse...)
Let me be the armor you need (İhtiyacın olan zırh olmamama izin ver.) "
Gözlerim dolmuştu.Cidden onunla birlikteyken bana yabancı şarkı dinletmiyordu.Ayrıldıktan sonra sırf ben seviyorum diye o da başlamıştı.Hemen kendime gelip sözlerin devamını söyledim.
"Oh, if you falling in love is a crime... (Oh, eğer aşık olmak suçsa...)
And the price to pay is my life... (Ve bunun bedeli hayatımsa...) "
Sevdiğim sanatçının, çok beğendiğim şarkısını , en sevgilimle , yolun ortasında söylüyorduk.Tamam melodisi yoktu, düz okuyorduk fakat sonuçta söylüyorduk.Ha Allahım bunlarıda mı görecektik.Mutluluktan ağlayacağım şimdi.
"Give me the sword, bring all the knives... ( Kılıcı ver, bütün bıçakları getir...)
Hand me the gun, I will not run. (Silahı elime ver, kaçmayacağım) "
Düşünebiliyor musunuz? Bu sözleri gerçek düşünün, benim için savaşan bir Barkın. O senin için ölmeye bile hazır sen bilmiyorsun. Şarkının devam sözümü düşünmeme bile gerek yoktu.Daha ilk dinlemem de ezberlemiştim. Şimdi de Barkın'la söylüyorduk. Ölsem unutmam her halde artık.
"And when they spare everything but my pride (Ve gururum haricinde her şeyi koruduklarında...)
But when they ask (Korkma, oğlum, ağlama) "
Gözlerim doldu.Sanırım ağlayacağım.Allahım Barkın'ı bana bağışladığın için binlerce kez şükürler.
"But when they ask ,Who was the one, who did you love.. (Fakat seni seven kişi kimdi diye sorduklarında...)
Let it be me (Cevabının) Ben olmama izin ver.)"
Gözlerim akan yaşlar eşliğinde
"Seni seviyorum!" dedim.Evet ağlıyordum hem de Barkın'ın karşısında ama bana ne. Sonuçta mutluydum ve o benimdi.
"Ben de seni seviyorum nefesim." Bana nefesim dedi.Nefesim dedi! Tama iç ses sakin. Kafamı göğsüne gömdüm ve huzurla göz yaşlarımı akıttım. Öylesine huzurlu, öylesine güzel duygular içerindeydim ki nerede olduğumuz, bize bakan var mı, hiçbiri umrumda değildi. Burada önemli olan tek şey Barkın'la birlikteydim ...