Sonsuza denk böyle mi olacak..Bir ömür sığmıyor mu bu dünyaya onlarca ömür sığdıran bu dünya beni neden kabul etmiyor..
**
"Bahar" diye seslen bu kız bizim sınıftan olmalı.
Arkamı dönüp kıza baktım nöbetçi öğrenci yazıyor yakasın da kısa eteği ile bütün okulun dikkatini çekiyordur eminim.
"Efendim" dedim memnunniyetsiz bir şekilde kimseyle konuşacak halim yoktu.
"Müdür seni çağırıyor 10 dakika sonra yanıma gelsin dedi ben de 1 saattir seni arıyorum nerdesin hadi hemen müdürün yanına git." nefes alıp "hadi" ekleyip müdür odasını gösterdi.
Bu ne şımarıklık sanki ben odayı bilmiyorum da gözlerimi devirip cevap vermeden sınıfa girdim çantamı bırakıp müdür odasına gittim.
Müdür Mehmet Erdem bu adam gösterişi seviyor.
Kapıyı bir defa yavaşca tıklatım.
"Gel" müdürün o gür sesi kapıyı açıp içeri girdim.
Müdür yardımcısı sınıf öğretmenim ve rehberlik öğretmeni de içeride ki deri koltuklar da oturuyorlardı.
Bir an hepsi neden burda diye düşünsem de onlara bakmayı kesip müdüre " Beni istemişsiniz" dedim.
Odanın sessiz ve anlamsız bir can sıkacak kadar kötü bir havası vardır.
Müdür kalın dudaklarını kımıltarak "Evet bahar konuyu uzatmayacağım" deyip gözleriyle rehber öğretmeni olan Begüm KAŞLI'ya işaret etti.
"Baharcım evde bir takım olaylar olmuş doğru mu." Dedi oldum olası bu hocanın konuşma tarzını sevmemiştim kendini beğenmiş sanene benim evim de olan olaylardan.
Benim evim ?
Artık o ev benim değil.
Gerci hiç evim olmamıştı.
Onların bu durumdan nerden haberleri oldu.
"Bu sizi ilgilendirir mi hocam" dedim.
Bu onları şaşırtmış olmalı ki birbirlerine baktılar.
" Haklısın bizi ilgilendirmez ama" deyip müdüre baktı.
Sabırsızca "ama ne" dedim begüm hocaya bakarken, bura da birşeyler olduğu kesindi ve benden saklanılıyordu.
Içime yine bir huzursuzluk girmişti.
Yine ne olacaktı hangi karanlığa sürülecektim.
Ikisi de bana tuaf tuaf bakıyordu.
Sinirlenip "söylemeyecekseniz çıkıyorum." deyip arkamı döndüm.Bu hakeretim onlara ne sakladıklarını söyletecekti.
Bir adım attığım da "Bahar artık bu okul da okuyamazsın." dedi ben durunca o da cümlesini durdurdu.
Arkamı dönüp anlamadım bakışları attım. Aslında çok iyi anladım.
Faruk Kavarcı babamın parmağı vardı bu işin içinde.
Müdür ayağı kalkıp " biliyorsun bahar aylık ücretlerini baban ödüyordu. Ama şimdi ödemeyecekmiş o yüzden de sen bu okul da okuyamazsın kusura bakma çıkış işlemlerini yaptık." dedi.
Dünden hazırlardı beni okuldan atmaya hiç şaşırmadım.
Cevap vermeden arkamı dönüp çıktım.
Bahar hoca arkamdan seslendi duymamazlıktan gelip sınıfa girdim, çantamı alıp arkama bile bakmadan bu liseden çıktım.
Tamamen yalnızdım artık.
Faruk Kavarcı hayatımı zehir etmek için elinden geleni yapacaktı.
Bu şehri belki de bana zehir edecekti.
Peki neden bunu öz kızına yapıyordu.
Peki ben buna ne kadar dayanabileceğim ne kadar daha böyle gidecek hayatım.
Kimin elin de oyuncak olacağım.
Telefonumun titrediğini farkettim çantamın küçük bölümü açıp telefonumu çıkardım.
Anne Arıyor..
Açmayıp sessize aldım. Babamın beni okuldan atacağını söyleyecektir kesin ama artık bir önemi kalmadı attılar anne beni okuldan da attılar.
Şimdi nereye gideceğim hangi çatının altına sığınacağım?
Derin bir nefes alıp otelin yolunu tuttum.
Sahildeki parkın oradan geçerken bir ailenin piknik yaptığını gördüm.
Biz ne zaman piknik yapmıştık hatırlamıyorum bile ah baba bir kere bana inansaydın belki de o mutlu kız ben olurdum.
Derin bir nefes alıp yürümeye devam ettim. 10 dakika yürüdükten sonra otele vardım.
Otele girken yaşlı bunağı görmemek için hızla lobi'den geçtim.
"Hey güzellik" ah gördü beni duymamazlıktan gelmeye çalıştım ama hızla yanıma geldi.
"Baksana" dedi arkamı dönüp baktım.
"Buyrun" dedim memnuyetsizce bana yine tuaf tuaf bakmaya devam ederken elindeki mektubu gösterip "Bu mektup sana gelmiş ve misafirin var odan da seni bekliyor." Dedi gözlerinin içinde mektubu okuma hissi vardı. Merak ediyor olmalı hızla mektubu alıp arkamı dönüp asansöre bindim.
Bu mektubu kim göndermiş diye düşünürken çantamın içine tıktım.
Daha otelin adresini anneme bile vermemişken mektubu gönderen kişi adresimi nerden biliyordu?Içime yine bir huzursuzluk doldu.
"Yoksa babam mı evet o olabilir yada abim beni bu otelden kovmak için gelmiş olabilirler."
Odamın kapısına geldiğim de derin bir nefes alıp kapıyı anahtarla açtım.
Pencerenin önünde dikilen arkası dönüp bu kadın...
O kadın evet o gece gördüğüm kadındı.
Karmakarışık ne oluyor bu kadın kim neden karşıma çıkıyor.
Bir mektup karşım da gizemli bir kadın...
Ve karanlığa sürüklenen ben..
Beğenmeniz dileğimle iyi okumalar.. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUDA YOLCULUK " Watty2019 "
Подростковая литератураZora mahkûm edilen iki küçük kız. Biri tüm bedeniyle toprak olmuşken, diğeri yaşarken, nefes alırken ölüyordu. Ve onun için ölmekten çok yaşamak zordu.