Bir kutunun içerisinde, boğulup gidiyorum en derinlere.
Belki yaşıyorum belki yaşamıyorum.
Gözlerimi her kapattığım da aynı şeyleri görmek.
Bana yapılanları, acımasızca bedenime vurulan yumruk darbelerini...
Nasıl unutabilirim ki ?
"Kızım sen mi geldin?" annemin sesi, sessizce kapıyı açmama rağmen geldiğimi yine hissetti.
Bu evde bir tek annem varlığımı hissediyordu. Babam da abeyim de ben yokmuşum gibi davranıyorlar.
"Evet anne" dedim sessizce babamın evde olma ihtimaline karşı sessiz olmalıydım.
"Üzerini çıkarda gel kızım yemeğini ye."
Birazdan babam ve abeyim gelecek ve benim yemek yememe izin vermeyecekler o yüzden annemin sorusunu yanıtsız bırakıp odama girdim.Üzerimi çıkarıp yatağa girdim. Tam bu sırada babam ve abeyim geldi.
Yine duymak istemeyeceğim sözleri duyacağım. Sıkıca gözlerimi kapatıp yastığa başımı gömdüm.
"O kız geldi mi?" diye bağıran babam, onun bağırmasıyla gözlerimden akan damlaların gelmesi bir oldu.
Neden bu kadar korkuyordum ki?
"Geldi faruk bağırma!" annem sessiz konuşmaya çalışıyor ki duymayayım.
Bilmiyor ki; en küçük bir sesi bile duyuyor bu kulaklarım.
"Git çağır gelsin buraya " diye bağırıyor ve bana sesini duyurmaya çalışıyordu.
Ardından annem hemen odama girdi. Annemin konuşmasına fırsat vermeden başımı salladım. Ayağa kalkıp odadan çıktım.
'Korkma bahar'
"Gel buraya sürtük!" abeyimdi bu yavaşça başımı kaldırıp gözlerimi abeyimle buluşturdum.
Kız kardeşine 'sürtük' diyen bir abey peki bu kelimeyi hak edecek ne yaptım?
Gözlerinde nefret dolu bakışlar vardı.
Beni sevmediğini, hatta nefret ettiğini öylesine belli ediyordu ki...Kız kardeşi olduğumdan şüphe ediyordum.
Abeyime bakmayı kesip başımı yerdeki halıya diktim.
Öyle alıştım ki bu sözlere ve bu nefret dolu bakışlara artık bakıp geçiyorum.
"Artık bu evde yaşamanı istemiyorum! " babamın sözleriyle dona kaldım bir anda.
"Defol git!" abeyimin de cümleyi tamamlamasıyla şok oldum. Göz yaşlarımı bir kez daha tutamadım karşılarında.
Bir baba canından olan evladını neden istemez?
"Faruk o senin kızın kovamazsın?" dedi araya girerek annem "Kızım mı? Ne kızı, bu namussuz benim kızım değil. Defolup gidecek bu evden sende karşı çıkacak olursan senide kovarım halide" dedi babam. Abeyime baktim o da gitmemi istiyordu.
Zorla yutkunup "ben senin kızınım, benim suçum yok" dedim. Bu cümleme karşılık hızla yanıma gelip, tokat attı.
"Senin baban değilim evlatlıktan reddeli 8 yıl oluyor . " Babamın bu son cümlelerine bir kez daha dona kaldım bir baba nasıl kızını evinden atabilir nasıl onu evlatlıktan reddeder nasıl?
"Abey" dedim ağlayan gözlerimle, bana zavallıymışım gibi bakıp "Defol !" dedi.
Anneme başımı çevirdiğim de dolan gözleriyle elimden birşey gelmiyor dercesine bakıyordu. Oda babama esir olmuştu artık.
Yenilğiye bir kez daha teslim oldum ya da teslim edildim.
Ve arkamı dönüp gittim...
Bir umut daha yıkıldı kalbimde...
Evet bir bölüm yazdım iyi kötü begenirsiniz umarım. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUDA YOLCULUK " Watty2019 "
Ficção AdolescenteZora mahkûm edilen iki küçük kız. Biri tüm bedeniyle toprak olmuşken, diğeri yaşarken, nefes alırken ölüyordu. Ve onun için ölmekten çok yaşamak zordu.