"Hyung büyüyünce ne olacaksın?" yavaşça başımı gökyüzünden döndürerek jungkooka baktım. Gülümsüyordu. Ona karşılıp bende ufak bir gülümseme verdim.
"Astronot. Sen daha bebekken annem bana büyük annen ölüp gökyüzünde yıldız oldu demişti. Eğer astronot olursam oraya gidebilirim değil mi?" başını salladı.
"Benide götürürsün değil mi hyung? Bende annem ile babamı çok özledim" sol elimi kaldırıp başını okşadım. Bunu herzaman yapardım. Sevdiğini de biliyordum. Çünkü sevgiye muhtaçtık ve birbirimizden başka kimsemiz olmadığı için daha fazla birbirimize düşkündük. Onsuz bir yudum bile su içemezken onu bırakıp yıldızlara nasıl gidebilirdim ki?
"Elbette senide yanımda götüreceğim. Sensiz hiçbir yere gitmem" tekrar başımı gökyüzüneçevirdim. Bir yıldız gittikçe büyüyordu.
Ve gözlerim açıldı. Tepemde duran doktorla göz göze geldim. Doğrulmak için ellerimi iki yana koyarken o omzuma bastırarak geri yatmamı sağladı.
"Kalkmanıza gerek yok taehyung sshi. Bu gün birkaç kontrol amaçlı test yaptıktan sonra taburcu olup olamayacağınıza bakacağım. Tekrardan geçmiş olsun" bukadar uzun konuşmaya sadece bakınmakla yetindim. Oda benden bir cevap bekliyor değildi. Arkasını dönerek öylece odadan çıktı. Öyle sıkılmıştım ki yatmaktan hemen tekrar işe dönmek istiyordum.
İş demişken iki gündür buradaydım. Eğer kovulmadıysam muhtemelen paramdan keseceklerdi. Oysa planlarım vardı. Sanırım onları bir müddet erteleyecektim.
Kapının çalmasıyla irkildim. Başım hızlıca oraya dönerken jungwoo hyung kapıdan başını uzatarak bana baktı. Sanırım uyanık olup olmadığımı kontrol etmişti. Yavaşça içeri girdi. Oda yorgundu. Yürümesinden anlaya biliyordum. Sağ bacağı acıdan kasılmıştı belli ki. Çünkü yürürken hafifçe sendeliyordu.
Elindeki poşetleri yavaşça yanıma bırakarak kendini koltuğa attı."Nasılsın?"
"Yaşıyorum. Sen?" herzamanki gibi cevap vermiştim. Bu yüzden ufak bir kahkaha koydu ortaya.
"Bende yaşmaya çalışıyorum" cevap vermedim. Onun yerine gözlerime takılan poşetlerin ne olduğunu soracaktım.
"Bunlar ne?"
Kafasını koltuğun sırt bölüme yaslayarak gözlerini kapattı. Bir kaç dakika sonra muhtemelen uyuyacaktı."Yeni ayakkabı ve bir kaç parça kıyafet"
En sevmediğim şey ise başkasından gelen böyle yardımlardı. Bundan nefret ediyordum çünkü birine yük olmak istemiyordum. Böyle şeyleri düşünmek bile beni sinirlendirmeye yetiyordu."Böyle şeyleri sevmediğimi biliyorsun"
"Biliyorum. Ama evine gittiğimde ne bir ayakkabın nede doğru dürüst giysin vardı. Oyüzden huysuzluk etmede kullan"
"Bunu borç olarak kabul ediyorum. Paramı aldığımda geri ödeceğim"
"Tabiki ödemelisin! Bir haftalık alış veriş parasını buraya harcadım"
"Noona nasıl? Sujin ne yapiyor? Onları yalnız bırakmamalısın. Biliyorsun normal bir mahallede yaşamıyoruz. Özellikle geceleri hiç yalnız bırakmayacaksın!"
"İkisi de iyi. Kapıyı iyice kilitlemelerini ve benim sesimi duyuncaya kadar açmamalarını söyledim. Hem sadece kook gelene kadar buradayım sonra gideceğim" derin bir nefes aldım hala kendini suçladığını biliyordum. Büyük olasılıkla şuan bir köşede ağlıyordu.
"O nerde?"
"Aslında sabah hastane masraflarını ödediğini gördüm. Gözleri şiş ve kanlıydı. Onu azarladım ve eğer birşeyler yiyip okuluna gitmezse sana şikayet edeceğimi söyledim. Oda bunu yapmamamı okula gideceğini söyledi." saatine baktıktan sonra tekrar konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nepenthe/Kim Taehyung✔
FanfictionDüzenlenecek... Bu sefer bir kız bir erkeği koruyacaktı. * "Sen nekadar güzel olduğunu bilseydin. Hergün o yara izine dokunmak isterdin" Nepenthe; Eski Yunancada acıyı ve mutsuzluğu unutturan bir ilaç olarak tasfir edilmiştir. Şimdi ise mutsuzluğu u...