Hayat elinden geleni yapıyordu mutluluğumu elimden almak için. Bir veriyorsa 10 katını birden alıyordu. Herşey yoluna girdi demiştim. Herşey yoluna girdi ve ben artık mutlu olabilirim. Tahmin edemedim beni yine mahvedeceğini. Oysa bir kaç dakika önce herşey nasılda yolundaydı.
" jisoo" son söylediğim söz bunlardı. Sonrası beni içine çeken bir sis..
Gözlerimi zorlayarak açtım. Beyaz tavan bana bakıyordu. Hızla sağıma soluma bakındım. Kolumdaki serumla hastane yatağında uzanıyordum.
Jisoo.. Aklıma ilk gelen isim. Kolumdaki serum iğnesini hızla çekip ayaklandım. Okadar güçsüzdümki anında yere düşmem bir oldu.
"Jisoo.." ondan başka birşey düşünemiyordum. Kapım açıldı. Junkook beni görür görmez hızla yanıma gelerek kaldırdı.
"Hyung! İyimisin?" beni yatağa oturturken heycanla konuştu.
"Benim iyi olup olmadığımı bırak kook. Jisoo nerde? hemen ona götür beni!"
"Sakin ol lütfen jisoo iyi!"
"Bana yalan söyleyebilirsin kook! Onu görmeden içim rahat etmeyecek" tekrar ayaklanmaya çalıştım. Koluma girerek ona yaslanmamı sağladı.
"Ne uslanmaz bir hyungsun. Peki hadi gidelim!"
Odamdan çıktık. Yavaş ve emin adımlar atmamı sağlasada ben hızlıca onu görmek istiyordum. Bu halsizliğim bayılmamdan mı kaynaklanıyor yoksa ona birşey oldu korkusundanmı bilemiyorum.
O kötü an gözümün önünde tekrar tekrar dönüyordu. Nekadar aptal bir kızdı! Ben olmalıydım vurulan o değil!
Merdivenlerden çıkıp sağa dödük.
İki kapı sonra junkook durdu.
"Burası" kapıyı çalarak içeri girdi. Heycandan yada korkudan tam bilemiyorum kalbim delirmişcesine atıyordu.Onu görüyordum. Öylece yatıyordu.
"Bir kaç dakikalar hariç uyuyor. Doktor serumdan kaynaklı olduğunu söyledi. Bünyesi güçlü olduğu için toparlanacakmış..""Ah tanrıya sükür"
"Bir şey daha var. Omzundan vurulduğu için sol kolunu kullanamayacağını söylediler" beni yatağın yanındaki sandalyeye oturtup kapıya yöneldi.
"Kapının önünde olacağım" kapıyı kapattıktan sonra tekrar jisooya döndüm.
"Jisoo.." gözlerim doldu. Bu bedel benimdi. Onun değil! Şimdi benim yüzümden.. Benim yüzümden kolunu kullanamayacak.
"Özür dilerim. Hepsi benim hatam" gözümden yağan yaşlar yeri suluyordu. Durmak nedir bilmeden akıyorlar öylece.
"Yinede beni bırakıp gitmediğine seviniyorum"
"Daha birlikte geçireceğimiz zamanlar var."
"Zor olacak biliyorum ama sen beni bu çirkin halimle kabul ettiysen bende senin kolun olmaya hazırım" burnumu çektim ve kolumla gözlerimi sildim.
"Üzgünüm"
Tekrar akan yaşlara karıştı kelimelerim. Nekadar zordu bu acı. Bana öyle demişti. 'insan sevdiğine zarar geleceğini öğrenince inan gözü birşey görmüyor' bunu yapacak kadar çok mu sevdin beni?
"Aptal! Benim yüzümden hepsi!"
"Acı çekiyorsun! Ve ben birşey yapamıyorum!""Ağlamı kesermisin?" yutkunarak konuşsan bir jisoo bana bakıyordu sinirle.
"Hayır!" diyerek daha çok ağlamaya başladım. Hıçkırıklarıma engel olamıyordum.
"Bana aptal diyorsun ama sen daha aptalsın. Ölmüşümde sanki arkamdan yas tutuyor gibisin!"Yerimden doğrularak ufak bir buse kondurdum dudaklarına. Şaşkınca bana bakıyordu.
"Birdaha böyle bir cümle asla kurma!""Bilemiyorum. Bu yaptığından sonra mezara bile girersem şaşma!" hafif hıçkırıklarımın yanı sıra güldüm. Azalan gözyaşlarımı tekrar sildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nepenthe/Kim Taehyung✔
FanfictionDüzenlenecek... Bu sefer bir kız bir erkeği koruyacaktı. * "Sen nekadar güzel olduğunu bilseydin. Hergün o yara izine dokunmak isterdin" Nepenthe; Eski Yunancada acıyı ve mutsuzluğu unutturan bir ilaç olarak tasfir edilmiştir. Şimdi ise mutsuzluğu u...