final/nepenthe

2K 136 30
                                    

Üzüntü ve mutluluk..
Benim için bu iki kelime birbirini tamamlayan birer yapboz parçaları. Çünü biri olmadan asla diğerinin değerini anlayamıyoruz. Tıpkı biri gitmeden diğerinin sevgisini anlayamadığımız gibi.

Zaman benden birçok şeyi götürdü. Ailemi çocukluğumu güvenimi sevgimi herşeyimi elimden aldı. Dibe batmıştım tamamen. Yok olmuştum. Sadece jungkook sayesinde yasamaya karar verirken dünyama izinsiz girişler olmuştu. Yeni bir ailem olmuştu. Yeni bir hayatım. Ve o hayatın bana en güzel hediyesi olan jisoo..

Bitti dediğim hayatımın 'giriş' kısmı olmuştu. Sonra 'gelişme' şimdi ise sonucum. Sonucum oydu. Hangi formülü kullanırsan kullan bütün sonuçlar oydu. Hep onun ismi oluyordu.

Büyük yaralarımız vardı. Evet. Hayatımızda unutamayacağımız hatta unutmamıza engel olan izler vardı. Silemiyorduk belki ama birbirimize unutturuyorduk.

"Taehyung?" jisoo nun sesiyle kapıya döndüm.

"Hmm" arkasını dönmesiyle gözlerim bir anda açıldı. Elbisenin arka fermuarı çekilmemişti. Ve şuan iç çamaşırı gözüküyordu. Kafamı  döndürdüm. Yanaklarım yanıyordu. Bu kız neden bukadar utanmazdı anlamıyorum. Hangi akla hizmet bu kılıkla bir erkeğin odasına girebilirdi? Şaşıyorum. Cidden şaşıyorum. Onun yerine ben utanıyordum.

"Fermuarı çekermisin?"
Hala ona bakmamakta kararlıydım.

"Jisoo kafayı mı yedin? Neden bir erkeğin odasına gelip fermuarı çekmesini istiyorsun?"

Büyük bir kahkaha attı.

"Altı üstü bir fermuar tae. Daha önce odama daldıklarını hatırlatırım"

"Onların hepsi kazaydı!" sinirle bağrındım. O ise yine gülmüştü.

"Tamam kazaydı. Bende isteyerek burada değilim biliyorsun. Kolum.." dedi ona döndüğümde kafası koluna dönüktü. Hala kullanamıyordu. Üzülüyordu. Onu anlaya biliyorum. Bende yüzümde böyle hissetmiştim. Bu sorunumu onun sayesinde yendim. Şimdi ise sıra bendeydi. Ayağa kalkıp yanına gittim. Yanaklarımın kızarmasını unutmaya çalışarak fermuarı çektim.

"Sana söyledim jisoo. Bundan sonra birbirimizi tamamlayan parçalarımız olacağız..."

"Sen olmasan ben ne yapacağım"

"Ben olmasam bu halde olmazdın"

"Kaç sefer sana böyle söylememeni söyledim!" sinirle beni azarlayarak yüzünü bana döndü. Gözlerimizin içine bakıyorduk.

"Tamam birşey demedim. Hadi gidip bahçede oturalım" başıyla beni onaylayıp yavaş adımlarla indik. Bugün evde kimse yoktu. Jungkook yeni işine gitmişti. Evet jungkook yüksek başarısı sayesinde daha mezun olur olmaz bir sürü iş teklifi almıştı. Hayalini kurduğum hayata adım atmıştık. En çok istediğim buydu ve oda gerçek oldu. Jungkook artık kendi ayaklarının üzerinde durabiliyordu. Bense bunun mutluluğunu yaşıyordum.

Hyemi ise jungkooku koruma adı altında onunla vakit geçiriyordu. Kook'unda bundan şikayetçi olduğu söylenemezdi. Hyeminin yanına kız yaklaştırmama çabalarını görmek onunda hoşuna gidiyordu.. Ikiside birbirinden hoşlanıyor ama pek bunu söyleme taraftarıda değillerdi.

Bahçedeki ağacın altına oturdum. Bacağımı uzatıp jisoonun yatması için işaret ettim. Gülümseyerek bacağıma kafasını koydu. Sessizce etrafı izliyorduk. Kuş sesleri bizim nefes seslerimize karışıyordu.

Nepenthe/Kim Taehyung✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin