Odamı toparlamak istemiştim. Tabiki tek el ile nekadar becerebilirsem okadar yapıyordum. Çekmecemi çekmemle yere hızla eşyalarım saçılmıştı. Eğilerek onları yerden toplamaya çalışıyordum ki hızla kapım açılmış ve nefes nefese taehyung içeri girmişti. Doğrulup ona baktım. Hızla bana gelip sarıldı.
"Oh! İyisin"
"Şu kapıyı çalmayı bir öğrenemeyeceksin" hızla geri çekildi ve çatılmış kaşlarla bana baktı.
" sana birşey oldu sandım ve sen hala kapı çalmamama laf yapıyorsun!"
"Aigoo! Seni sevimli şey! Merak etme iyiyim sadece çekmecemi biraz hızlı çekmişim"
"Herneyse sen otur ben yaparım"
Eğilerek dört bir yandaki eşyaları toplamaya başladı.Öyle odaklanmıştı ki sanki bu dünyada değildi.
"Teşekkür ederim" dedim her nekadar beni duymayacağını bilsemde. Bir kaç dakika sonra elinde tuttuğu birşeyle bana döndü.
"Bu resim... Ama bu benim. Babam. Annem. Jungkook" tek tek bana gösteriyordu.
O resimi çekindiğimiz günü asla unutamıyordum.
"Evet tamda dediğin gibi"
"Bu nezaman çekildi?"
"Hatırlamıyor musun?" başını olumsuz anlamda salladı. Onu ilk gördüğüm zamandı. O küçük kalbimle sevmiştim bu çocuğu öyle güzeldiki babasının teklifini reddettiğim için pişmanlık duymuştum. Yinede bana geldi. Daha bizim kaderimiz ozaman birlikte yazılmıştı. Belki zorluklar oldu. Yollarımız taşlıydı ve ayrı yöne gitmişti ama biz o yolu eninde sonunda birleştirmiştik.
"Sana hatırlatayım ozaman" dedim ve o günü tam anlamıyla hayal etmeye çalıştım.
"Baba nereye gidiyoruz?" merakla sordum babama. Genelde hep işte olduğu için onunla pek vakit geçiremiyorum. Bu yüzden çok heyecanlanmıştım. Nereye gidiyor olabileceğimi düşündüm. Belki bir park? Akvaryum? Yada okyonus? Hayır hayır belki bir dağ yürüyüşü.
Babam bana gülümseyerek gözlerini yoldan ayırdı ve saniyelik baktıp tekrar yolu izlemeye başladı.
"Seni çok sevdiğim bir yere götüreceğim. Eminim sende seveceksin" babam böyle söyleyince dahada heyecenladım olacak gibi. Babamın çok sevdiği yer mi? Neresi olduğunu tahmin bile edemiyordum. Benimde seveceğimi söylemişti.
"Daha çabuk gidemez miyiz?" babam bu söylediğim üzerine sesli bir kahkaha attı. Oysa komik birşey söylememiştim.
"Biraz daha sabret jisoo" dedi aynı zamanda gülmesini bastırmaya çalışıyordu. Dediği gibi yapacaktım. Önüme dönerek yolu izlemeye koyuldum. Kocaman kocaman binalar yükselmeye başlamıştı. Oysa ben küçük sevimli evleri beyeniyordum. Çünkü bu sayede birbirimizi daha çok görebiliyorduk. Eğer büyük bir evde yaşıyor olsaydık sanırım birbirimizi telefonla arıyor olurduk. Bu düşünceme hafifçe gülümsedim. Merak ediyordum daha zamanla neler olacaktı.
"Evett geldik" heyecanla etrafa bakındım ama burası bir sokak arasıydı.
"Burası neresi baba?" hayallerim tamamen suya düşmüştü. Düşündüklerim bu değildi. Zaten evde sıkılıyordum neden babam böyle bir yere beni getirmişti ki? Arabadan felan inmek istemiyorum.
Suratım asık bir şekilde babama bakıyordum. Mantıklı bir cevap veremezse ağlamaya başlayacktım.
"Süpriz. Burası benim arkadaşımın evi jisoo. Seni çok merak ediyorlardı.Eminim sende onları seveceksin. " tabikide bu benim için mantıklı bir açıklama değildi. Gözlerim dolmuş hatta yaşlar akmaya başlamıştı bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nepenthe/Kim Taehyung✔
FanfictionDüzenlenecek... Bu sefer bir kız bir erkeği koruyacaktı. * "Sen nekadar güzel olduğunu bilseydin. Hergün o yara izine dokunmak isterdin" Nepenthe; Eski Yunancada acıyı ve mutsuzluğu unutturan bir ilaç olarak tasfir edilmiştir. Şimdi ise mutsuzluğu u...