"Burası" dedim arabayı kenara çektikten sonra parmağımla göstererek.
"Bir berbere mi geldik yani?" merakla sormuştu gösterdiğim yeri. Evet aynen öyle. Kimin aklına gelirdiki bir berberde olabileceği. Hiçkimsenin.
"Aynen öyle"
"Acaba yanlışlıkla kafana mı vurdum? Ne işimiz var berberde? Saçını sonra kestirirsin." sanırım tanrı bu kıza güç verirken beynini vermeyi unutmuş.
"Zaten saç kestirmeye değil o videoyu almaya geldik"
"Bir berberden mi?"
"Evet bir berberden!" arabadan inince oda inmişti. Hızla karşıya geçip onu bekledim. Hala anlam veremeden bana bakıyordu. Kapıyı iterek içeri girdim. Birkaç kişinin gözü hemen bize çevrilmişti. Haklılardı sadece erkeklere özel bir yerde kadının ne işi olduğunu herkes merak ederdi.
"Hoşgeldiniz?" 30 larında olan adam bize merakla baktı.
"Merhaba biz birşey soracaktık"
"Tabiki?"
"Burada önceden kim jonghyun adında biri çalışıyordu onu nerede bulabiliriz?"
"Kendisi babam olur" heyecanla gözlerim açıldı.
"Ah cidden mi! Kendisiyle görüşebilir miyiz?"
"Hayır."
"Neden?"
"Çünkü artık burada değil" sevincim kursağımda kalmıştı.
"Ah üzüldüm" cidden üzülmüştüm. Çünkü insanın babasını kaybetmesinin acısını iyibilirdim. Yapa yalnız ve çaresiz kalıp sonra hayata devam etmenin zorluğu sizi bitirirdi. Birde kardeşiniz varsa sizden küçük ona bir aile olma sorumluluğu çok ağır gelir. Genç yaşınızda olgunlaşırdınız.
"Onu neden arıyordunuz?"
"Birşey soracaktık"
"Ne soracaktınız?"
"Birşeyin onda olup olmadığını"
"Kimliğinize bakabilir miyim?" tuhaf bir şekilde ona baktım. Kimlik mi?
"Kimlik mi?"
"Evet bakabilir miyim?" cebimden cüzdanımı çıkartıp içinden kimliğimi alarak ona uzattım. Birkaç saniye bakıp geri uzattı.
"Beni takip edin" adam giderken gelip gelmediğimizi kontrol etti. Jisoonun elinden tutup çekmeye başladım. Onu böyle bir yere getirdiğim için suçlu hissediyordum. Ne akla hizmet buraya bir geç kızı getirmiştim ki? Cidden aptalım ben.
Adam bir kapıdan geçmiş ve bizimde girmemiz için beklemişti. Biz girdikten sonra hızla kapıyı kapatıp kilitledi. Hala elini sıkı sıkıya tuttuğum jisooyu arkama aldım. Kimseye güvenemezdim.
"Bir dakika" dedi ve kenarda duran masaya gitti. Sifreli kasayı açarak içinden bir zarf çıkardı.
"Babam ölmeden bana Kim Taehyung adında birinin geleceğini ve bu zarfı ona vermemi söylemişti."
"Jonghyun amca ne zaman..." cümlemi tamamlayamadım.
"4 yıl oldu"
"Başınız sağolsun. Herşey için teşekkür ederim"
"Bende teşekkür ederim. Hoşçakalın" kapının kilidini açtı ve geçmemize izin verdi. Tekrardan kendimle birlikte jisooyuda sürükleyerek hızlıca ordan çıktım.
"Birşey demeyim dedim ama orada çıktığımıza göre elimi ne için tuttuğunu sorabilir miyim?" sanki bir ateşe değmiş gibi elimi geri çektim. Neden yapmıştım bilmiyorum ama o diyince cidden utanmıştım. Aptal Taehyung! Kız bir orduyu devirecek güce sahip senin korumana ihtiyacı mı var sence?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nepenthe/Kim Taehyung✔
FanfictionDüzenlenecek... Bu sefer bir kız bir erkeği koruyacaktı. * "Sen nekadar güzel olduğunu bilseydin. Hergün o yara izine dokunmak isterdin" Nepenthe; Eski Yunancada acıyı ve mutsuzluğu unutturan bir ilaç olarak tasfir edilmiştir. Şimdi ise mutsuzluğu u...