Tam hatırlamıyorum ama sanırım 15 yaşındaydım. Yardım sever bir amca jungkookla bana yardım etmiş bodrumun katında iki odalı bir yer vermişti. Aynı zamanda onun bahçesinde çalışıyor oradan aldığım bir kaç kuruşuda jungkooka ihtiyaçlarını alması için veriyordum. Yine o günlerden biriydi bahçedeki çiçekleri sularken bana seslendi.
"Taehyung" elimdeki hortumu yere koyarak ona döndüm.
"Buyur amca" ona efendim diye seslenmemi istemiyordu. Hep 'kimse kimsenin efendisi değildir Taehyung bunu asla unutma' diye tembihlerdi.
"Gel oğlum biraz dinlen hemde sohbet ederiz" başımla onaylayıp koşarak yanına gittim. Bunu sıksık yapıyorduk. İki oğlu olmasına karşın koca evde yapayalnızdı. Konuşmak istediğini biliyordum. Bunu yapmasını bende seviyorum. Onunla konuşmak gerçekten güzeldi. Yeni yeni şeyler öğreniyor veya uyguluyordum.
Karşısına oturmam için işaret etti. Ben oturuncada konuşmaya başladı.
"Çok yaşlandım biliyormusun Taehyung"
"Yok amca daha 18 yaşında gibisiniz" bu söylediğimde karnını tutarak kahkahalar atmıştı.
"78 yaşındayım oğlum sanırım rakamları karıştırdın. Herneyse bugün sana başka birşey anlatacağım"
"Sizi dinliyorum"
"Malum yaşlandım ya ölümü düşünmeden edemiyorum. Okuduğum bir kitaptan kısa bir yeri söyleyecektim." başımı sallayarak onu dinlediğimi belli ettim. Konuşarak saygısızlık etmek istemiyordum.
"İnsan öleceği vakiti hissedermiş. E tabi bu ölme şekline görede değişiyor diyordu. En önemli kısmı ise insan öleceği zaman ruhun bedenden ayrıldığında yani tam araf zamanı bir kaç dakika buradan ayrılmaz etrafında olan biteni görür ve neler olduğunu sorarmış. Sonra kendini görür ve artık dünyadan gitmek üzere olduğunu bilir diyordu. Normalde pek böyle konuları sevmemde ilgimide çekmezdi. Ama kitabın anlatış şekli çok güzeldi bu yüzden okumaya devam ettim. Dikkatimi çeken yerse insanın geçmişe dair olan bütün anılarının gözünün önünden geçmesiydi. Korkutucu birşey değil mi? Düşünsene yaptığın iyi kötü yada pişmanlıkların hepsi gözünün önünde canlanacak ve sen onları izlemekten başka birşey yapamayacaksın"
"Cidden birazcık korkunçmuş"
"Ama ben korkumuyorum biliyormusun Taehyung. Çünkü geçmişi yaşayacağım. Özlem dolu olan geçmişimi. Karımı tekrar göreceğim. Çocuklarımıda öyle. Hepsiyle olan anılarım canlanacak. Benim için heyecan verici birşey. Bu yüzden hemencecik ölmek istiyorum. İnsanların korktuğu o ölümün beni hemen sarmasını istiyorum. Okuduğum bu paragraflar bana okadar umut oldu ki böyle korkunç birşey ister oldum"
"Böyle söylemeyin. Daha yaşacak birsürü zamanınız var"
Son konuşmamız bu olmuştu. Ertesi gün benim gibi çalışan olan soomin teyze onun yatakta cansız bedenini bulmuştu. Çok üzülmüştüm. Çünkü bilgiye açtım sohbete açtım sevgiye ve saygıya da açtım minho amca bana hepsini veriyordu. Birazda olsa huzur dolu anlardı.
Şimdi nekadar haklı olduğunu anlamıştım. Çünkü anılar tek tek canlanıyordu gözlerimde. Hayatın sıcak kolları beni ölümün buz dolu yatağına bıraktığı andaydım. Acı heryerimi sarmıştı kanla beraber. Tek düşündüğüm şey gözümün önünde canlanan bu geçmişteki sahneler değildi. Gelecekte yaşamak istediğim dünya ve durumda buna dahildi. Jungkookun hayatının harika olduğu yer ve benim hayatımın artık huzurlu olduğu zaman. Bunların hepside gözümün önünde.
"Taehyunggg!" tüm anılar teker teker buhar olmaya başlamıştı.
"Taehyung aç gözlerini" ve yüzüme dökülen suyla gözümü açtım. Doğruldum ve etrafa bakınmaya başladım. Burası bildiğimiz bizim arabanın içiydi. Sonra göğsüme baktım ne kan vardı nede merminin açtığı delik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nepenthe/Kim Taehyung✔
FanfictionDüzenlenecek... Bu sefer bir kız bir erkeği koruyacaktı. * "Sen nekadar güzel olduğunu bilseydin. Hergün o yara izine dokunmak isterdin" Nepenthe; Eski Yunancada acıyı ve mutsuzluğu unutturan bir ilaç olarak tasfir edilmiştir. Şimdi ise mutsuzluğu u...